(Gelecekte evlerinizin duvarları, kapıları altından, eşyalarınız elmas, zümrüt ve yakuttan olsun istiyorsanız lütfen çok dikkatli okuyun.) 

Kıymetli dostlar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın ve Maden Tetkik Arama Kurumu'nun verilerine göre Türkiye'de ki yer altı zenginliklerimizin bir kısmından sizlere bahsetmek istiyorum. Dostlar, bilmenizi istiyorum ki yer altı kaynaklarımızı tam ve kesintisiz olarak çıkartacak teknolojiye sahip olsak ve bu madenleri de yerin altından gün yüzüne ulaştırmayı başarsak ve devlet millet ortaklığı ile işleyebilsek, emin olun derdimi sizlere anlatabilmek için abartarak söylüyorum, kaldırımlar bordan, yollar yakut ve zümrütten, ev kapıları gümüşten, evler ve binalar altından olur. Ülkemizde yoksul ve muhtaç bir tane bile  insan kalmaz. Yüce devletimiz bu madenleri çıkarmak, işlemek için uğraşıyor lakin çalışmalar yetersiz kalmaktadır. Şu an madenlerimizi ve yer altı zenginliklerimizi tam olarak çıkartamıyoruz. Bunun belli başlı sebepleri var. Birincisi yeterli teknik alt yapı eksikliğidir, ikincisi dış güçler tarafından bir türlü rahat bırakılmıyoruz yani  sürekli bizleri sorunlarla uğraştırıyorlar. Üçüncüsü de var olan arkeolog, sanat tarihçisi (maden ya da doğal zenginlik arama çalışmalarının bazılarına belirli alanlarda destekler verirler), kimya, jeoloji, uzay bilimleri, maden mühendisliği gibi alanlarda ülkemizde yeterince gelişme yoktur. Bahsi geçen branşlara daha yeni yeni destekler  başlamıştır. Maden aramak konusunda gelişebilmek için ülkemizde var olan yetişmiş mühendis, teknisyen ve bilim uzmanlarının yeterince teşvik edilmeleri gerekmektedir. Son 17 yıldır bu mevzuda hiçbir çalışma yapılmadı demek yalan söylemek ve nankörlük olur ancak çalışmaların yeterli olmadığını da üzülerek söylemek isterim. Kıymetli dostlar, işletilebilir altın rezervimiz metal bazında toplam 840 tondur. Jeolojik yapısı ve dünyadaki altın oluşum modellerine dayanılarak yapılan hesaplamaya göre Türkiye altın potansiyelinin 6.000-7.000 ton olduğu bilimsel verilerle ispat edilmiş durumdadır. Ülkemizde yok denilen lakin Büyük Türk Muhteşem Süleyman Hazretleri zamanında dahi işletildiği arşiv vesikalarıyla sabit olan elmas, zümrüt, zirkon, topaz madenleriyle yeterince ilgilenilmemektedir.Devlet-i Aliyye arşivlerinde; Kanuni zamanında işletilen "zümrüt, elmas, topaz" sahalarının kayıtlarının bile tam olarak nerede olduğu bilinmemektedir. Bunun sebebini Sayın Yazar Hakan Yılmaz Çebi'nin araştırmaları ortaya çıkarmıştır. Sayın Çebi "İlgili bazı sayfalar niye kopuk ve yerinde yok" diye makalelerinde yazmıştır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında büyük oranda elmas, zümrüt gibi madenlerin çıkarılıp işlendiği ise kesindir. Günümüzde Ordu, Siirt ve Giresun'da bazı elmas ve zümrüt yataklarının varlığı bilinmektedir. Sevgili dostlar, yıllarca toprak altında yatan ve son senelerde fark edilen çok kıymetli bir de cevherimiz var, cevherimizin adı Diaspor kristali. Elmastan bin kat daha nadir bulunuyor ve yer altında yatan mucize olarak adlandırılıyor, sadece Türkiye'de çıkarılıyor. Bu değerli taş şimdi Hollywood ünlülerinin takılarında kullanılıyor. Sadece bu örnek dahi Türkiye'nin yer altı kaynakları bakımından çok zengin olduğu söylemini sonuna kadar doğrulamaktadır. Gem Quailty yani mücevher kalitesinde olan ve renk değiştiren Diaspor kristaline 70'li senelerde Etibank'ın açtığı bir alüminyum madeninde rastlanmıştır. Aziz dostlar, Türkiye’de işletilen tek gümüş yatağı olan, Kütahya-Gümüşköy gümüş yatağı, 21.5 milyon ton rezerve sahiptir. Bu da 3827 ton metal gümüş rezervine eşdeğerdir. İşletilebilir altın yataklarındaki gümüş rezervi ile potansiyel sahalardaki ve gümüşün yan ürün olarak bulunduğu sahalardaki gümüş rezervi de 1460 ton metal gümüş civarındadır. Şimdi geldik çok daha önemli ve ülkemizi olumlu manada uçuracak rezervlere. Sadece Eskişehir'deki toryum rezervi bin yıl boyunca Türkiye'nin elektrik enerjisini karşılayabilecek yeterliliktedir. Toryum, son yıllarda geleceğin yakıtı olarak dillendiriliyor. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) Bilim Komitesi Üyesi Prof. Dr. Saleh Sultansoy, Türkiye'nin toryum rezervinin dünyada birinci sırada olduğunu anlatarak, "Eskişehir’deki bilinen rezervler bin yıl boyunca Türkiye’nin elektrik enerjisini karşılayabilir” demiştir. Ülkemizde 12.614 ton uranyum  (U₃O₈) ve 380.000 ton toryum (ThO₂) (Eskişehir-Sivrihisar-Kızılcaören) görünür rezervleri  bulunmaktadır. TAEK CERN Bilim Komitesi Üyesi Prof. Dr. Saleh Sultansoy, 2030 yılında gelişmiş ülkeleri seviyesine çıkabilmek için en az 100 gigavatlık ek güç kurulması gerektiğini belirtmiştir. 50 ton toryumla 50 gigavat enerji üretilebileceğini de belirten Sultansoy, bu miktarın Türkiye'nin toryum rezervinin onbinde birinden az olduğunu da ifade etmiştir. Sevgili dostlar, 20 yıl içerisinde dünyanın enerji haritasının toryum ile değişeceğini bilimsel olarak ortaya çıkartan Sultansoy, şunları da kaydetmiştir: "1 gigavatlık enerji için 3,5 milyon ton kömür veya 200 ton uranyum gerekiyor. Aslında 1 ton toryumdan da bu enerji elde edilebilir" demektedir. Dünya'da toryum rezervi açısından üç ülke başı çekiyor. Bilinen toryum miktarı açısından Hindistan ilk sırada bulunuyor. Onun hemen ardından Türkiye ve Brezilya geliyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ve OECD verilerine göre 880 bin ton ile dünyadaki toryum rezervinin yüzde 11'i Türkiye'de bulunuyor. Diğer bağımsız kaynaklar, rezervlerin bundan 3-4 kat daha fazla olduğunu söylemektedirler. Dostlar  

Türkiye'de, geçmiş yıllarda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, Eskişehir- Sivrihisar-Kızılcaören yöresindeki nadir toprak elementleri ve toryum kompleks cevher yatağında, ortalama tenörü %0,2 ThO2 olan 380.000 ton görünür rezerv tespit

edilmiştir. Ancak, söz konusu sahadaki toryumun zenginleştirilmesiyle ilgili teknolojik sorunlarımız henüz tam olarak çözülememiştir.

Dünya bor rezervlerinin %73’üne sahip olan Türkiye’de bilinen ilk çalışmalar Sultan II. Abdülhamid Han döneminde başlamıştır. Bilinen bor yatakları; Eskişehir- Kırka, Kütahya- Emet, Balıkesir- Bigadiç, Bursa- Kestelek’te bulunmaktadır. Türkiye’de rezerv açısından en çok bulunan bor mineralleri Tinkal ve Kolemanit’tir. Türkiye’de Tinkal yatakları Eskişehir- Kırka’da, kolemanit yatakları ise Kütahya- Emet, Balıkesir- Bigadiç ve Bursa- Kestelek’te bulunmaktadır. Ayrıca, Balıkesir- Bigadiç’te üleksit rezervi mevcut olup Bursa- Kestelek’te zaman zaman üleksit yan ürün olarak elde edilmektedir. Yer altı zenginliklerimizin listesini uzatmak mümkündür lakin bendeniz bu makaleyi sizlere fikir versin diye kaleme almış bulunmaktayım. Daha detaylı bilgiler edinmek isteyenleri konu ile ilgili makalelere ve kitaplara bakmasını tavsiye ediyorum (1- Hakan Yılmaz Çebi: Türkiye'nin Petrol Savaşları, 2- Raif Karadağ: Petrol Fırtınası, 3- Süreyya Özyurtkan: Bor ve Toryum Madenleri Tarihi Gerçekler ve Siyasi Entrikalar, 4- Can Giray: Bor Büyüsü). Aziz dostlar, bu madenleri ve doğal zenginliklerimizi tam kapasite kullanabilmek için yapılması gerekenler bulunmaktadır. Kısaca bunları da sıralayıp yazıma son vermek istiyorum.

1- Ülkemizde var olan ve üretimi yapılan hammaddelerin uzantısında yer alan sanayi kolları belirlenmeli ve bu sanayi kolları arasında ki iş birliği olanakları geliştirilmelidir.

2- Her türlü maden arama, çıkarma ve işleme teknolojisi satın alınmalı ya da geliştirilmelidir ve alt yapısı kurulmalıdır.

3- Ülkemizde var olan kaynaklar devlet millet ortaklığı ile kurulacak şirketler tarafından çıkartılmalı, işlenmeli ve pazarlanmalıdır.