(Yeniden Cihan Devleti Olma Aşkına Şevkine Okuyun Okutun Paylaşın Dostlar!)

(Yalanlar, Gerçekler)& (Farkındalık Sahibi Olmak ve Gerçek Bilgiyi Öğrenmek için Okuyalım Okutalım)

(Kanuni Sultan Süleyman'ın İktidarı Bilim Üretmiştir Tasavvuf Ehli de Hünkara Yol Göstermiştir)

Kıymetli dostlar, Kanuni Sultan Süleyman'ın hâşâ aptal, beceriksiz olduğunu söyleyenler olduğu gibi devrinde ilime bilime önem verilmediği, haşa mutasavvıfların onu bilimsel çalışmalardan soğuttuğu ve devrinde bilim adamı yetişmediğinden söz edilmektedir. Bu sözler doğruyu yansıtmamaktadır. Aksine Sultan Süleyman'ın saltanatı  öyle bir devirdirdi ki basiret gözü açık insanlarla yani El Basir (El Basir: Bütün mevcudatta gizli açık her şeyi kemaliyle gören demektir. Her şeyi bütün incelikleriyle gören o'dur) ismi şerifinin tecellilerine mazhar olmuş zatlar ile doluydu. Örnek vermek gerekirse kısaca Abdullah Kırımî Hazretlerinden bahsetmek yerinde olacaktır diye düşünüyorum. Abdullah Kırımî, Şeyh Hamdullah'ın torunu Derviş Mehmed'den ilim okumuş, yazı talim etmiştir. Musikiyle de meşgul olmuş tambur meşketmesini öğrenmiştir. Kaynaklara göre vefat edeceğini rüyasında görerek anlamıştır. Vefat edeceğini anlayınca da Sur dışında Emir Buhari Türbesi civarında mezarını hazırlatmış mezar taşını da yazmıştır. Tarih yerine de 99 rakamını koymuştur. Öğrencilerinden birine de "vefatımdan sonra bir tane daha 9'u mezar taşıma yazın" buyurmuştur. Hakikaten de kendisi H 999'da vefat etmiştir. Bu taş halen Türk İslam Eserleri Müzesi'nde bulunmaktadır (Kaynak: Uğur Derman, Kanuni devrinde yazı sanatımız).

Bizler Müslümanlar olarak şimdilerde neden El Basir ismi şerifinin tecellilerine mazhar olamıyoruz bu da gerçekten üstünde düşünülmesi gereken ayrı bir konudur. Kıymetli dostlar, Kanuni devri zaferlerin kazanıldığı, düşmanın defalarca kez imha edildiği, mimaride ve sanatta zirve olduğumuz bir devirdir. Lakin yazımın konusu mimari ve sanat değildir, yazımın konusu Kanuni Sultan Süleyman devri bilimsel gelişmeleri ve mutasavvıflarıdır. "Muhteşem Süleyman" devrinde sayısız bilim adamı yetişmiş ve derin  bilimsel kitaplar yazılmıştır. Makalemde bir kısmına olsun temas etmek istiyorum. 

Abdülali Bircendi: Matematikçi, Astronom. vefatı 1528'den sonradır.  Yavuz Sultan Selim'in akıl hocalığını yapmıştır. Kıble tayini konusunda kitap yazmıştır. Kanuni Sultan Süleyman hünkar olunca da O'nun akıl hocası olmuştur. Yazdığı astronomi kitapları Osmanlı medreselerinde okutulmuştur. Dostlar, Abdülali Bircendi'nin astronomi kitaplarından başka coğrafya kitapları da bulunmaktadır. Batlamyus, Uluğ Bey, Ali Kuşçu, Mirim Çelebi gibi zevatı kiramın (kıymetli insanlar) kitaplarına açıklamalar da yazmıştır. Bilimsel eserlerinin tamamının 15 tane olduğu bilinmektedir. 

Abdüsselam Mühtedi 1526'dan sonra vefat ettiği bilinmektedir. II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman'ın danışmanlığını yapmıştır. 

Tüm kaynaklar kendisinden tıp, astranomi, aritmetik ve geometri alimi olarak bahsetmektedir. Veba hakkında yazdığı kitap ve top mühendisliğiyle de bilinmektedir. Muhteşem Süleyman'a birbirinden yıkıcı ve düşmanı yok edici toplar dökmüştür. O öyle sıradışı bir alimdir ki Er Risaletül Hediyye isimli kitabıyla da muharref tevratın dahi Hazret-i Peygamber (as) Efendimizi tasdiklediğini ispat etmiştir.  

Ahi Çelebi (V: 1524): II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman'ın hekimbaşılıklarını yapmıştır. Fâide-i Hâcet adıyla yazdığı kitapta  böbrek hastalıklarının teşhis ve tedavisini anlatmıştır. Topçubaşı Mühendis Ahmed Ağa (V: 1526): Kanuni Sultan Süleyman'ın Rodos Seferi için iki top döktü (1522). Rodos kuşatmasından sonra bu toplar Çanakkale'nin savunulmasında 1919 yılına kadar kullanılmıştır. Toplar halen Dolmabahçe Sarayı bahçesinde durmaktadır. Her ikisi de tunçtan yapılmış olan  topların isimleri Şayka'dır. Her iki topun da boyu 470 cm, çapı 64 cm, namlu kalınlığı 14,5 cm'dir. Toplar 270 kg gülle atabilmektedir. 

Hekimbaşı Bedreddin Mahmud: Amcası mutasavvıf Şeyh Alaaddin Kaysunî'den icazet almıştır. Kanuni Sultan Süleyman devri Hekimbaşısı'dır. Sultanın nikris hastalığını da tedavi etmiştir. Vefatı 1567'den sonradır.  Hekimbaşı efendinin pek az eseri günümüze gelmiştir ancak sadece günümüze gelen eserleri bile onun büyük bir hekim olduğunu ortaya koymaktadır. Kitaplarında Frengi hastalığından ve tedavi yollarından bahsetmiştir.  

Edirneli Emrullah Çelebi: Matematikçidir. Vefatı 1575'ten sonradır. Türkçe geometri kitabı yazmıştır. Ayrıca 1560'ta tıp, astronomi ve hesap meselelerinin anlatıldığı kitabını yazmıştır. 1576'da Emrullah Çelebi'nin Mecma'ül garâib fi ilmi'l misâha isimli tıp, hesap ve astronomi konularını içeren eseri 1576'da basılarak Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. 

Bakkalzade Mehmed Efendi: Vefatı 1595'tir. Hazret hekimbaşı, müneccimbaşı ve astronomdur. Takiyüddin Rasıd'ın talebesiydi. Onun yerine müneccimbaşı olmuştur. Matematik ve astronomi konusunda yaptığı çalışmalarla meşhur olmuştur. Devlete takvimler neşretmiş, hastalar tedavi ederek doktorluk yapmıştır. Süleymaniye Şifahanesi müderrisliği ve hekimbaşılık yapmıştır. Uluğ Bey Zicine yeni bir bakış açısı getirmiştir. Arapçadan çok sayıda matematik ve astronomi kitabı da çevirmiştir.

Kehhal Musa: 1520'den sonra vefat etmiştir. Göz doktoru, müneccim, matematikçi, geometri uzmanıdır. Mehmed isminde kendisinin yetiştirdiği bir de doktor oğlu vardı. Eserleri: el cevher'ün nefîs bi şerh-i: İbn-i Sinan'ın genel sağlık ile ilgili bir kitabının açıklamasıdır. Muhtasar fi't Tıb genel tıbba dair bir eserdir. Kehhal Musa'nın bunlardan başka humma hastalığının teşhis ve tedavisi hakkında yazdığı bir kitap ile Kanuni Sultan Süleyman'a arz ettiği zaman ve saatler konusunu işleyen bir eseride vardır. Kıymetli dostlar, yazımın tam da burasında sizlere Kanuni Sultan Süleyman devrinden hemen sonra yaşamış bazı bilgelerin isimlerinden de bahsedeceğim ki Sultan Süleyman'ın iktidarının  hazırladığı bilimsel ortamın hünkardan sonra da canlı olarak devam ettiğini ortaya koyabileyim. Aşık Mehmed (1556-1605): Coğrafyacı, Abdülkerim Cezmi (v:1693) Astronom, Fındıklı Silahlar Mehmed Ağa (1658 -  ?) Tarihçi,  Sedefkar Mehmed Ağa (v: 1618) Mimarbaşı, Mehmed Birgivi (V: 1573) Dil bilgini, Aşık Hanefî Mehmed (1543-1622) Coğrayacı ve tarihçi, Mustafa b. Ali (V:1571) Muvakkit Matematikçi Müneccimbaşı, Kanuni Sultan Süleyman devri müneccimbaşılarındandır. Astronomi ve coğrafya konularında pek çok risale ve kitap yazmıştır. Rub-ı afaki denilen astronomi gözlemlerine kullanılan yeni bir de alet icat etmiştir. Toplam da 24 eser yazmıştır eserlerinin üçünü Arapça gerisini de Türkçe olarak kaleme almıştır. Yazdığı eserler Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak kullanılmıştır. Öte yandan astroloji ve astronomi konularını keskin bir biçimde ayırmış, ikisinin de birbirinden istifade eden ama iki farklı disiplin olarak ortaya koymuştur. Kıymetli dostlar, Sultan Süleyman devri tasavvufuna da ağır sözler ediliyor. Yok mutasavvıflar yerlerinde oturmuşlar, yok Kanuni'yi ilimden, bilimden soğutmuşlar vs. Bunlar asla doğru değildir zira devrin velilerinin, pirlerinin hayat hikayeleri, uygulamaları ortadadır. Bilimden sultanı soğutmak şöyle dursun aksine sultanı bilimsel çalışmalar yapmaya teşvik ettiler. Ötesi asla yerlerinde durmayarak devletin düşmanla yaptığı harplerde devletin sultanın yanında oldular. Konu ile ilgili örnekler vermek gerekmektedir, bakalım kimler neler yapmışlar. 

Gubârî: Vefatı 1566'dan sonradır. Hazret hem cengaver ve savaşçı müderris hattat hem de ordu katibiydi. 1534'te Kanuni'nin Irak seferinde hem kılıç salladı hemde ordu katipliği yaptı. Büyük hattat Şeyh Hamdullah'ın oğlu Mustafa Dede'den sülüs ve nesih yazılarını öğrenek icazet almıştır. 

Irak seferi dönüşü Nakşibendi Şeyhi Abdüllatif Efendi'den seyri sülukunu tamamlayarak Akşehir Sultan Abdullah Zaviyesi'nde şeyhlik makamında bulunmuştur. Ka'benâme ile Mesâhatname hazretin en önemli eserleridir. Bu iki eser Kabe'nin özelliklerini, sırlarını, tarihini anlatması bakımından çok derin ve sıradışıdır. Yani dostlar öyle bazılarının iddia ettiği gibi tasavvufi akıl kötü değildir aksine eğer gerçekse sahte değilse Hazret-i Resul (as) Efendimizin izinden de  gidiyorsa asla hurafe filan değildir. Zaten Osmanlı'yı cihan devleti yapan sır bu sırdır ve üstün akıldır. Muslihüddin Musa Merkez Efendi: Merkez Efendi ile Kanuni Sultan Süleyman arasında Manisa’da başlayan yakınlık İstanbul’da da devam etmiş, padişah 1537’de Korfu seferine çıkarken Merkez Efendi’yi ordu şeyhi olarak atamıştır. Kanuni Sultan Süleyman’ın ondan bahsederken “Bizim Merkez” dediği rivayet edilir. Merkez Efendi Hazretleri Kanuni Sultan Süleyman'ın validesi Ayşe Sultan'ın Manisa'da yaptırdığı imarette ruh hekimi olarak da çalışmıştır. 1552 yılında vefat eden Halveti Şeyhi  Sofyalı Bâlî Efendi ise Etvâr-ı Seb'a eserinde karmakarışık nefsi ve ruhi problemlere çözüm ve tedavi önerileri yazmıştır.

1560'ta vefat eden İbn-i İsa Saruhani Hazretleri de dönemin hem ruh hemde gönül doktorlarındandır. 

Babası Mecdüddin İsa Hazretlerinden Bayramiyye yolundan icazet almıştır. Devrin tüm medrese ve eğitim kurumlarında okumuş, cifr, vefk, ilm-i nücum yani kısaca havas ilimlerinde üstad olmuştur. Osmanlı kaynaklarında tabib olduğu tıp kitabı yazdığı belirtilmektedir. Kıymetli dostlar, velhasıl Celal Şengör ve onun izinden gidenlere inanmayın. Bunun yerine okuyun, araştırın hakikatlerin peşinden gidin. Okura son bir not Kanuni Sultan Süleyman devrinin ilmi irfani bilimsel gelişmelerini öğrenmek için arşivde çok sayıda eser ve belge çevirilmeyi bekliyor. İftira atmak kolay, çalışmak zor öyle mi? Zor olanı tercih etmeliyiz ki hem dinimize uygunluğu bulunsun  hemde yeniden cihan devleti olmamıza vesile olsun vesselam.