Felaketin üzerinden iki buçuk aya yakın zaman geçti.

Karamsar değilim.
Yardım tırlarının önünü kesen, kiraları üçe dörde katlayan, evi müsait olduğu halde çadırlardan, yardımlardan faydalanmaya çalışan, ağır hasarlı evlerin eşyalarına göz diken, çalan, çırpan, ağlayanın malından yüksek oranda kâr elde etmeye uğraşan, yalan söyleyen insanları gördükçe iyi ki başımızda devletimiz varmış, iyi ki bizi o pislikler yönetmiyorlar diye şükrediyorum.
Dökme su ile değirmen taşı dönmez demiş ecdadımız. Yardımlar her geçen gün azalıyor. Olayın sıcaklığı geçtikçe yardıma koşanlar, doğal olarak dağılıyorlar. Şov yapanlar, sürekli eleştirenler, yapılanların hiçbirini görmeyenler, milleti devletine düşman etmek isteyenler ise en başta çekimlerini yapıp gitmişlerdi. 
Baş başa kaldığımız devletimiz, bütün imkanlarıyla bölgede. Bakanlardan biri gidiyor, diğeri geliyor şehrimize. Toplantı üstüne toplantılar yapılıyor. 
AFAD, KIZILAY ve resmî kurumlar daima işbaşındalar...
OHAL ilan edildi. Yaralar sarılmaya çalışılıyor.
İlk etapta evsizlere ev telaşına düştü devletimiz. Bu sebeple hazine arazilerine binalar dikmeye başladı. Biraz uzak olsalar da kimsenin itiraz etme, mahkeme yollarına düşme, malımı gasp ettiler deme lüksü yok. Böylece vakit geçirmeden temeller atılmış oldu.
Bir yandan konteyner işyerleri oluşturulmaya başlandı.
Paralar dağıtılıyor, borçlar erteleniyor, devlete olan borçlar siliniyor vs. hummalı bir çalışma var.
Devletimiz, sağlam evinin önüne çadır isteyenlere dahi şefkatle yaklaştı. Gönlü kırık insanları gücendirmemeye çalıştı.
Şehrin dokusunu, çarşısını, kültürünü bizim kadar yetkililer de düşünüyor. Söylentilere bakıp aldanmayalım. Yıkılan binaların tamamının sahipleri ya da varisleri var. Sıra çarşıya geldiğinde devletimiz o insanlara da tercihler sunacak. Çarşıyı yeniden ayağa kaldırmak için çalışmalar yapacak. Aşağıdaki fotoğrafı az önce özel idare binasının önünden çektim. Trabzon Caddesinden enkazlar tamamen kaldırılmış. Trafik normale dönmüş. İnsanlar, harabe de olsa, vakit erken dememişler, çarşıya inmeye başlamışlar.
Kahramanmaraşlılar olarak hepimiz biliyoruz ki, hiçbir cadde, eski çarşımızın boşluğunu dolduramaz. Alternatif çarşıların oluşturulmasına sözümüz yok. Ancak eski çarşımız, üç-dört katlı binalarla, sağlam bir şekilde yeniden açılmalı.
Aynı şekilde Gafarlı, Önsen, Tomsuklu gibi uzak yerlere yapılan uydu kentlere sözümüz yok. Buna ihtiyaç da var. İsteyen oturur, isteyen oturmaz. Ancak Divanlı, Kümbet, Sakarya, Tekke gibi eski mahalleler, kentsel dönüşümle ve kültürel değerleri korunarak ivedilikle yeniden yapılandırılmalı. 
Bunları yetkililerin de düşündüğünden kuşkumuz yok. Özellikle çarşı ve işyerleri konusunda aceleci olunursa daha iyi olur kanaatindeyiz.
Sürekli kötü örnekler vermenin ve yıkıcı konuşmanın hiçbir faydasının olmayacağını düşünenlerdenim. 
Memleketimin kahraman insanları bu badireyi de atlatacak inşaallah. Her gün ayrı güzellikler yaşanıyor. 
Rabbim, devletimize ve milletimize zeval vermesin.