Kıymetli dostlar, 31 Mart'ta belediye seçimlerini geride bıraktık. Ülkemiz ve insanlık için hayırlar getirmesini Cenab-ı Hak’tan diliyorum. Türkiye gibi çok önemli ve kadim bir devlette olan her seçim ya da hükümetlerimizin aldığı her karar hem ülkemiz ve bölgemiz hem de masum insanlığa yön gösterecek ya da hedef çizecek kuvvettedir. İnsanlarımız haklı olarak ve lazım olduğundan dolayı seçimlerden sonra çalışma gayret ile memleketimize hizmet, imar, üretim ve şantiyeye dönüştürülecek bölgeler, alanlar bekliyor. Tamda bu noktada sizlere arz etmek isterim ki göreve başlayan her belediye başkanı veya yöneticilere acizane hatırlatmak istediğim bir ayeti kerime bulunmaktadır. Hazret-i Allah yüce kitabımız da buyurmuşlardır ki: "Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir. (Nisâ Suresi 58. Ayet)” 

Sevgili dostlar, Kur'an'ı Kerim’den kıymetli yöneticilerimiz için hatırlattığım ayette çok önemli iki husus bulunmaktadır. Bu hususlardan birincisi, emanetin ehline verilmesi; ikincisi adaletle idarecilik yapmak ve adaletle hüküm vermektir. Şayet yöneticilerimizin tamamı her daim sadece bu iki hususa dikkat etseler emin olun ki sırtımız yere gelmez, cihan devleti olmak için çıktığımız yolda da çok süratli bir şekilde ilerleriz ve hedefimize de engelleri aşarak kavuşuruz, insanlığa da böyle hizmet olur. Zaten iki cihan güneşi sevgililer sevgilisi efendimiz de "Seyyidü'l-kavmi hadimühüm", yani "Bu kavmin efendisi, onlara hizmet edendir" buyurmuşlardır. Efendimiz (S.A.V) "kavmin efendisi, onlara hizmet edendir hadis-i şerifini vaaz ederken de buyurduğunu uyguluyor, müminlere su dağıtıyordu. Dostlar, insanı fethetmek istiyorsanız, gönlüne hükmedeceksiniz. Gönlüne hükmetmek için de tevazuuyla, samimiyetle, gayretle, inanarak hizmet etmek gerekmektedir. Ancak bu şekilde “gönülden gönle bir yol gider, birlik ve beraberliğimiz asla kopmaz. İşte bu yüzden yöneticilerimize çok büyük işler düşmektedir. Efendimizin hayatında insana değer vermenin ve onu incitmemenin büyük önemi vardı. İnsan gönlünü kırmamaya özen gösteren efendimizin bu güzel tabiatına rağmen Allah onu Âl-i İmrân Suresi 159. ayette uyarmış ve “Sen onlara sırf Allah’ın lütfu sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah’a güven, doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever" buyurmuştur. Dostlar ayetten yöneticilerimizin payına düşenler ayan beyan ortadadır. İcraatta danışma, müzakere, insanlarla ilişki de merhamet, affedicilik bütün bunlar idare mekanizmamızı çok derin bir şekilde kuvvetlendirir ve toplumumuzun kopmaz bağlarla birbirine kenetlenmesini sağlar. Yani dostlar demek istiyorum ki bizim için hayatın bütününde örneklik teşkil eden Efendimizin (S.A.V) bu tatlı üslup ve gönüllere hükmedişini siyasi hayatımızda da yöneticilerimiz insanlarımıza göstermelidir. Kibir, müstekbir tavırlar ve halkına tepeden bakmak gibi İslam’ın asla onaylamadığı kötü hasletlerimizi, varsa başka zaafları da terk etmek, yükseliş, kaynaşma, adalet ve ilerleme için gereklidir. Dostlar Türkiye'nin gayretle hizmet edecek başkanlara, insanların elinden samimiyetle tutacak yöneticilere, ülkemizi şantiyeye çevirecek mühendis, bilim adamı ufkuna sahip idarecilere ihtiyacı vardır. İlerlemek, zengin olmak ve işsizliği bitirmek için fabrikalara, dev tesislere, bilim teknoloji merkezlerine şiddetle ihtiyaç duymaktayız. Ülkemizde son 17 yıldır hayırlı, faydalı hizmetler yapılmıştır ama yetmez üretim ekonomisine dönmek zorundayız. Patent sahibi, buluşlarını kaleme alan bilim adamlarımızın çoğalması gerekmektedir. Sizlere arz ettiğim bu hususların hayata geçebilmesi için işinin başından asla ayrılmayan, ufuk sahibi, sabah akşam çalışan idarecilerimiz olmalıdır. Aksi takdirde başarı beklemek hayalcilikten başka bir şey olmayacaktır. Sevgili dostlar, yeri gelmişken makalemi kaleme almama da sebebiyet veren ve 13 gündür bendenize ve birçok insana gelecek için ufku, merhameti, çalışkanlığı, uygulamaları, zarafeti ve bizlere anlattığı hedefleriyle umut olan Ağrı Belediye Başkanı Sayın Savcı Sayan Beyefendi’ye işaret etmek istiyorum. Sakın sanmayın ki bu yazı bir şahıs güzellemesidir, hayır asla öyle değildir. Görülmek istenen ve olması gereken siyasetçi, yönetici profilini çok kısa sürede gösterdiği 13 gündür yaptıkları da doğru olduğu için Sayın Savcı Sayan Beyefendi’ye acizane işaret ediyorum. Gittiği yol doğru olduğu müddetçe de duacısı olmaya ve şahsını alkışlamaya devam edeceğim. İnşallah Savcı Bey gittiği doğru yoldan asla ayrılmaz ve aziz milletimize, yüce devletimize hizmet etmeye uzun yıllar devam eder. Sevgili dostlar Savcı Bey, sabah sabah 13 gündür Ağrı sokaklarını turluyor, esnaf dükkanlarını tek tek ziyaret ediyor, sorunlarını dinleyip hayırlı işler diliyor. Kapalı bir dükkan varsa da sebebini soruyor. Beyefendi makam odasının kapısını da halk ile arasında hiç bir engel olmaması için söktürdü. Faaliyetleriyle Ağrı'da ve tüm Türkiye'de gönülleri fethetti. İşte milletin istediği yönetici, İşte özlediğimiz tablo! Umarım uzun yıllar bu şekilde devam eder ve tavırları böyle olmayan yöneticilerde kendisinden örnek alırlar. Dostlar göreve başlar başlamaz çok hızlı hareket eden Savcı Sayan Beyefendi, resmi Twitter hesabından yaptığı çağrıda İstanbul'da çalışan Ağrılılara da seslendi: "İstanbul’dan Ağrı’ya tamamen dönüş yapıp Ağrı’da işe başlayacak usta makineci kardeşlerimizin bir yıllık ev kirasının %50’sini belediye olarak biz ödeyeceğiz. 1 yıl boyunca su parası almayacağız." dedi. Sayın başkan söylemleriyle de gönülleri fethetti: "Ben size hizmetkârlık yapacağım. Resmiyet yok. İstediğiniz yerde sorun, istediğiniz yerde yanıma gelin, istediğiniz yerde beni bulun, durdurun. Hepiniz benim büyüğümsünüz.” Başkan beyin söz konusu ifadeleri olması gereken, beklenen, özlenen ifadelerdir. Kendisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüştüğünü, Ağrı'nın sorunlarını anlatıp yardım istediğini de anlatıyor. Ağrı'nın kötü kaderine "dur" diyeceklerini belirten Sayan, "Cumhurbaşkanımız İstanbul'da belediye başkanı olurken su yoktu ya, her tarafta çöp vardı ya… Cumhurbaşkanımız o şehri yıldız şehir yaptı ya… Ben de onun neferiyim. Cumhurbaşkanı'nın talebesiyim. İnşallah ben de burayı yıldız yapacağım" cümlelerini kullandı. Dostlar ayrıca Savcı Sayan Beyefendi, Ağrı'yı tekstilde marka şehir yapacaklarını söyleyerek, birçok tekstil firmasını Ağrı'ya gelmeleri için davet ettiğini de belirtiyor. Ağrı Belediye Başkanı seçilir seçilmez Savcı Sayan, vatandaşların su borcunu da sildi. Kendisinden sosyal medyada yardım isteyen öğrenciyi belediyeye davet etti, yardım sözü verdi. Öğrenciyi dinlerken çekilen fotoğrafta ki hali, tavrı bana Osmanlı'da divanı hümayunun halka açık günlerini takip eden seyyahın şu sözlerini hatırlattı: "Yaşlı kadın bağıra çağıra, koca kavuklu, beyaz sakallı ihtiyar vezire dert anlatıyor. Güngörmüş vezir de sabırla ve saygıyla muhatabını dinliyordu. Bizde biri bir asilzadeye ya da prense böyle bağırsa emin olun ki derisini yüzerler." Hanım öğrenciyi dinleyen başkanımızın tavrı, zarifçe boynunu büküp elini bağlaması inanın hem gözlerimi yaşarttı hem de geleceğe karşı umutlarımı arttırdı. Dostlar belediye başkanı olduğu ilk günden beri adeta bir örnek başkan modeli sergileyen sayın başkan beyefendinin spor merkezleri, statlar ve tesisler, fabrikalardan oluşan çılgın projelerini Ağrılılara söz verdiğini biliyoruz. Türkiye'nin tamamının da ihtiyacı olan projelerde süt ve et işleme tesisleri, tekstil fabrikaları, teknoloji merkezleri var ve internetsiz tek bir mahalle ve sokağın kalmayacağı imkanlar bulunmaktadır. Hazret-i Allah Savcı Sayan Beyefendi’ye çıktığı yolda başarılar ihsan eylesin. Verdiği sözleri yerine getirecek güç kuvvet nasip etsin. Ayrıca en önemlisi de sayın başkanın hali tavrı yöneticilerimize örnek olsun vesselam.