Sevgili dostlar, Amerika'nın, İngiltere'nin, Vatikan'ın, İspanya ve Hollanda'nın ajanlarının Osmanlı mülkünde cirit attığı yıllarda Yıldız istihbarat Teşkilatı hafiyeleri de yurtiçindeki işbirlikçileriyle birlikte hareket eden düşman ajanlara, Sultan Hamid Hazretlerinin emri ve direktifleriyle püskürtme, önleme ve taarruz yapıyorlardı. Bazen bir gazeteci bazen bir arkeolog bazen de bir tüccar görünümünde memleketimizde faaliyetlerini yürütmek için ellerinden geleni yapan hainlere karşı Sultan Hamid Hazretlerinin de tüccar, din adamı, arkeolog, esnaf kılığında hafiyeleri vardı ve sıra dışı teşkilatın sıra dışı neferleri canlarını dişlerine takarak vatan savunmasın da bulunuyorlardı. Bu manada Sultan II. Abdülhamid Hazretlerinin öyle derin adamları vardı ve öylesine gizemli çalışmalar yapıyorlardı ki deyim yerindeyse Avrupa'nın ve Amerika'nın ajanlarının aklını alıyor, onları labirentlerde bocalatıyor, hainlere çıkışı bulma şansını da asla vermiyorlardı. İşte dostlar, Bernard Maimon isimli casus da Yıldız İstihbarat Teşkilatı’nın derin adamlarından biriydi ve bendeniz de sizlere onun akıllara zarar çalışmalarından bazılarını anlatacağım. Şimdi bir nefeslenin, kahvenizden bir yudum alın ve arkanıza yaslanın zira birazdan adrenalinin dozu çok fazla artacak. Kendinizi hazır hissettiğinizde okumaya devam edebilirsiniz. 

Yıldız Sarayı’ndan Cihanı İdare Eden Sultan ve Hafiyesi 

Sevgili dostlar, ülkelerin dış ilişkiler bakanlıklarından sultan hazretlerinin emriyle evrak, vesika, plan kroki, harita, belge, kitap almak konusunda gayet başarılı olan Bernard Maimon, Filistinli bir Yahudi’ydi. Gençliğinde Protestanların etkisinde kalmış, dinini değiştirerek Hristiyan olmuştu. Asıl adı “Me’mun” olmasına rağmen daha sonra Bernard Maimon olarak ismini değiştiren bu sıra dışı casus, 1911 yılında Fransa dışişlerinden kaybolan vesikaların sorumlusu olarak suçlanmıştı (Yıldız İstihbarat Teşkilatı sultanımızın 27 Nisan 1909'da tahttan indirilmesinden ve 10 Şubat 1918'de ki vefatından sonra da faaliyetlerine devam etmiştir ve çok kuvvetli iddialara göre de hâlâ da devam etmektedir). Bu konu Osmanlı gazetelerinde de kendisine yer bulmuş, hatta Sultan II. Abdülhamid devrinde bizde de bazı nezaretlerden evrakların çalındığından bahsedilmişti (Dostlar, bahsi geçen evraklar sultanımız tarafından Bernard Maimon'a hazırlatılıyor ve düşman devletlerin ajanlarına yem olarak atılıyor ve yanılmaları sağlanıyordu). Hünkâr hazretlerinin sıra dışı ajanı Bernard Maimon mükemmel derecede İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca konuşabilen bir casustu. Derdini anlatacak kadar Arapçası da olan Maimon Abdülhamid Hazretlerinin emriyle dünyanın pek çok yerinde çeşitli görevlerle bulunmuş, zekâsıyla kendisine kısa sürede geniş bir çevre edinmişti. Pek çok operasyona da başarıyla imza atmıştı. Sevgili dostlar, Bernard Maimon, İstanbul’a geldiği tarihlerde Samsun-Sivas demiryolu imtiyazı henüz kimseye verilmemişti. Viyana’daki Rus Büyükelçisi’nin kardeşi, Çar’ın yakın dostu Kont Vladimir Kapnist ise demiryolu imtiyazını almak istiyordu. Rusya ile henüz bu hat ile ilgili olarak bir anlaşma imzalanmamıştı. Sultan II. Abdülhamid Hazretlerinin ince eleyip sık dokuma politikasından ötürü de vatan milletin hayrına proje yavaş yürüyordu. Sultanın emriyle devreye Maimon girdi, amaç Rusları yanlış yönlendirmekti. Sözde Osmanlı Hükümeti yapılacak ihalede Rusya’yı diğer firma ve sermayedarlardan üstün tutacaktı. Maimon faaliyetleriyle Rusları buna inandırma vazifesi almıştı. Bu hizmeti sayesinde de hünkârımızdan hatırı sayılır ödüller ve ihsanlar görmüştü. Maimon daha sonra yine sultanın emriyle İngilizlere çalışmaya başladı, yani İngilizler öyle sanıyordu. Rechnitzer adlı bir Macar bankeri İngiliz sermayesi adına, İskenderun veya Konya’dan Bağdat ve Basra’ya uzanacak bir demiryolu projesini gerçekleştirmeyi hedefliyordu. Maimon İngilizlerin kandırılması için sultana demiryolu haritasının kusursuz olmasını rica etmiş hatta yapılabilirse haritanın kıymetli mücevherlerle donatılmasını da arz etmişti. Bu sayede gösterişe meraklı İngilizler aptal yerine konacaktı. Sonunda harita yaptırıldı, saraya getirilip II. Abdülhamid'in huzurunda ve İngilizlerin yanında açıldı. Harita tam anlamıyla bir sanat eseriydi ve İngilizlerin gözleri kamaşmıştı. Yollar, nehirler, dağlar haritada kıymetli mücevherlerle işaret edilmişti (Bu harita Sultan II. Abdülhamid Selanik’e sürülürken Yıldız Sarayı’ndan kayboldu ve bugüne kadar hiçbir tarihçi de yerini yazamadı, kısmet olursa Abdülhamid'in Akıl Oyunları 2'de haritanın yerini yazacağım). İngilizler sultan hazretlerinin oltasına gelmişlerdi. Lakin daha sonra bu projenin yapılacak Bağdat Demiryolu yatırımını gizlemek ve İngilizleri şaşırtmak için yapıldığı ortaya çıktığında düşmana yapacak çok bir şey kalmamıştı. Bernard Maimon İstanbul’da kaldığı süre içerisinde Sultan II. Abdülhamid ile defalarca görüştü. Görüşmeleri sırasında padişaha, hoşuna gider ümidiyle Araplara ait meşhur eski kasideleri okudu. Kasideleri çok beğenen sultan hepsini tercüme ettirdi. Kısa sürede kendisini sultana sevdiren Maimon, getireceği özel haberler sayesinde hünkârında dehasıyla insanlığın ferahlayacağını anlayınca yabancı milletlerin, bilhassa devlet adamlarının Osmanlı hakkında ne düşündüklerini, ne gibi fikirler beslediklerini öğrenip bildirmek, gizli antlaşmalar hakkında bilgiler toplayıp saraya yollamak vazifesini de üstüne aldı. Yıldız Sarayı’ndan artık ayrılmayan Maimon, topladığı haberleri sultanın en yakın adamlarıyla paylaşmaya başladı. Getirdiği haberler doğru çıktıkça da Yıldız İstihbarat Teşkilatı başarıdan başarıya koştu. Sultan II. Abdülhamid Han hakkında İngiliz ve Amerikan gazetelerinde övgü dolu sözlerle makaleler neşreden Maimon (Matbuat-ı Hariciye Dairesi/ Avrupa Basınını Yönlendirme Dairesinin yardımlarıyla), İngiltere’nin Osmanlı hakkındaki menfi siyasetini engelleyebilmek için elinden geleni yapmıştır. Daha sonra Paris’e giden Bernard Maimon, burada Prens Sabahattin’in yurt dışına çıkmış babası Damat Mahmut Celalettin Paşa’yı Avrupa’da takip etmeye başladı. Maimon’un verdiği bilgiler sarayı memnun etmiş olacak ki maaşına zam yapıldı ve kendisine teşekkür beratı ihsan edildi. Sevgili dostlar, Maimon sultan hazretlerinin emriyle Paris'ten sonra Londra'ya geçti. Avrupa’da Jön Türklerin İngilizleri bilgilendirmesi sonucu Londra’da beş ay hapis yatıp çıkan Maimon, Osmanlı’nın Girit meselesi yüzünden Yunanlılarla yaşadığı siyasi kriz sırasında bir İngiliz gazetecisi kisvesiyle Atina’da Osmanlı adına casusluk yapıyordu, yani sultan adına çalışmaya devam ediyordu. Ancak Girit’te kaldığı dönemde faaliyetleri fark edilince adadan ayrılmak durumunda kalmıştı. İstanbul’a gelen Maimon bu sefer de hünkârın direktifleriyle Makedonya meselesi görüşmeleri için Bükreş’e gitmiştir lakin kral tarafından kabul edilmeyince Londra’ya dönmüştür. Bir müddet sonra kendisine ödenen tahsisatlar kesildi çünkü sultan tahttan indirilmişti. Hakan hazretlerinden son aldığı mektupta teşkilat ile ilgisini mektup eline geçince kesiyormuş gibi yapması ve faaliyetlerine gizlice devam etmesi emredilmişti. Durum böyle olunca da dikkat çekmemek için Sultan II. Abdülhamid’i eleştiren makaleler kaleme almaya başladı. İttihatçıların iktidarda olduğu dönemde devletin yeni kadroları ile içlerine sızmak için irtibat kurmak istemişse de Yıldız Jurnallerinde adı çok sık geçtiği için kendisine soğuk davranılmış, partiye alınmamıştır. İttihatçıların arasına sızamayınca elinde ki talimatlar nedeniyle tekrardan Paris’e dönen Bernard Maimon, Fransa Hariciyesinden evrak çalmak suçuyla bir kez daha tutuklandıysa da ellerinden kurtulmayı başarmış, ardından da izini kaybettirmiştir.