Bu aralar kafalar epey karışık. Yasa koyucu, 6502 sayılı yasaya koyduğu bir hükümle bankaların uyduruk isimler altında ücret almalarının önüne geçmeye çalıştı. Ancak görünen o ki bankacılık sektörünün lobi faaliyetleri, tüketici örgütlerinin tehlikeyi kavrayamaması gerekli reaksiyonu gösterememesinin verdiği rahatlıkla, genel müdürlüğün de tam desteğiyle bu ibare tam aksine bir sonuca evrilmiş oldu.

Peki durum gerçekten böyle mi?

Bu ücretlerin alınması yasal hale geldi mi?

Tabi ki HAYIR…

       Ancak HAYIR demekle yetinmeyelim, bu sorunun cevabını verebilmek için öncelikle eski yasada bu ücretlerin alınmasını engelleyen hükümlere, sonrasında da yeni yasada eski yasadaki hükümlere karşılık gelen hükümler var mı yok mu buna bir bakalım, isterseniz.

Eskiden nasıldı?

       Bankaların aldıkları `faiz dışı ücretler`in ezici çoğunluğu 4077 sayılı yasada 6.madde süzgecinden geçirildiğinde yasaya aykırı düşüyordu.  Yasanın mezkur maddesine göre,

1- Sözleşmenin banka tarafından önceden hazırlanan matbu bir sözleşme olması,

2- Sözleşme şartının iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine yükümlülük getiriyor olması, halinde bu şartlar `haksız şart` kabul ediliyor, maddenin devamında bu şartların tüketici için bağlayıcı olamayacağı hükme bağlanıyordu.

       Ancak, yasa koyucu yine aynı maddede `Haksız Şart` niteliğindeki bir şartın alınabilmesine bir kapı aralıyor, Tartışmanın yapılıp yapılmadığına ilişkin bir uyuşmazlık olduğunda ispat yükümlülüğü de satıcı/sağlayıcıya ait olmak üzere bu şartın sözleşmeden ayrı olarak, yani yasanın lafzıyla `münferiden` tüketici ile tartışılması halinde alınmasına cevaz veriliyordu.

Bugün nasıl?

       Cümle kurguları farklı olmakla birlikte `Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar`  maddesinin aynen korunduğunu görüyoruz. Her iki yasa karşılaştırıldığında "iyi niyet kuralına aykırı" tümcesi `dürüstlük kuralına aykırı`,  `haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir.` Tümcesi de `haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür` şekline dönüştürülmüştür ki, bu da tüketicinin korunmasını etkileyen bir husus değildir.

       Yeni yasada, 4077 sayılı yasada farklı maddelerin arasına serpiştirilen ilkelerin yanına yeni yasanın ruhuna uygun ilkeler de eklenerek bir başlık altında toplanmıştır. Buna göre ayrı bir düzenleme bulunmayan hallerde tüm işlem ve uygulamaların temel ilkelere uygunluğu aranacaktır. İşte, eski yasada bulunmayan yeni yasayla getirilen yeni ilkeler:

1- Sözleşme bir kez düzenlendikten sonra artık herhangi bir gerekçe gösterilerek tüketici aleyhine değiştirilemeyecektir.

2- Diğer taraftan, sözleşmeler üzerinden alınması muhtemel bazı ücretlerin alınmasına yasak getirilmiştir: Tüketiciden; “Kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler, (Vergi mevzuatına göre mükellefi olmasına karşın tüketiciye yüklenen BSMV benzeri vergiler alınamayacaktır)”, " sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar” nedeniyle ek bir ücret alınamayacaktır.

       Bunlar önemli yenilikler elbette, ancak kamuoyunda BDDK tarafından belirlenen ücretlerin hükmü ne olacak, ne gibi bir farklılık yaratacak? Asıl soru bu.

BDDK tarafından belirlenen ücretlerin alınması yasal hale geldi mi?

Elbette HAYIR…

       Bilindiği gibi, önce `dosya masrafı` adı altında ücret alınmaya başlandı, bunun haksız olduğu yönünde yargı kararları çıkmaya başlayınca bu kez farklı isimler türetilerek bu adlar altında yeni kesintiler yapıldı. Sonunda Bankalar Birliği başkanına bile `bu kadar da olmaz` dedirten, dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı`nın da "deli dumrul ücretleri" diye isyan ettiği noktaya gelindi ve yeni yasada buna dair bir düzenleme yapılması gerekliliği ortaya çıktı.

       İşte yeni yasada deli dumrul ücretlerine çeki düzen vermek üzere bir çerçeve çizildi: "…tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir."

       6502 sayılı yasaya konan bu hüküm nedeniyle, artık çok net olarak şunu söyleyebiliriz:

1. BDDK`nın yayınladığı listede yer almayan bir ücret kalemi ne kadar haklı bir gerekçeye dayanıyorsa dayansın alınamayacaktır.

2. Listede yer alan bir ücretin alınması mümkün olabilecek, ancak eski yasanın yürürlükte olduğu dönemde yasanın 6 ncı maddesiyle yapılan denetim, yeni yasanın 5. Maddesine göre yapılmaya devam edilecektir.  Yukarıda açıklandığı gibi eski yasanın 6 ncı maddesi ile yeni yasanın 5nci maddesi arasında bu yönden herhangi bir fark olmadığından yine aynı şartlar aranacaktır.Yani, bir ücret alınacaksa bu ücret sözleşme anında tüketiciyle müzakere edilmeli ve sonuç üzerinde sözleşilmelidir. 

Özetle, eskiden aranan tüm şartlar bugün de aranmaya devam edilecektir. Yeni yasanın eski yasadan farkı; eskiden alınmış her ücret "haksız şart" süzgecinden geçirilirken şimdi BDDK tarafından belirlenen ürünleri bu süzgeçten geçirilecektir, listede yer almayan bir kesinti yapılmışsa "haksız şart" süzgecinden geçirmeye bile gerek görülmeden haksız olduğu sonucuna varılabilecektir.

Karşılaştırmalı "Haksız Şartlar"

4077 sayılı yasa (Madde:6)

       Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır.

       Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir.

       Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir.

       Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir.

6502 sayılı yasa (madde:5)

       "…tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir."

6502 sayılı yasa (madde:5)

       Haksız şart; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır.

(2) Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür.…

(3) Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmış ve standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmeyi düzenleyen, bir standart şartın münferiden müzakere edildiğini iddia ediyorsa bunu ispatla yükümlüdür.

       Hatırlatmakta fayda var, Tüketici Hakem Heyetleri tamamen ücretsizdir.

 

Yazarın www.maraspusula.com daki diğer yazıları.