Hiç unutmuyorum, ‘dosya masrafları’nın yasaya aykırı olduğunun yüksek yargı kararıyla tescillendiği bir dönemde aynı zamanda Ticaret İl Müdürü olan bir tüketici hakem heyeti başkanı ‘siz bu konuda ne yapıyorsunuz?’ şeklindeki soruma, ‘biz reddedip geçiyoruz!’ demişti, hoyrat bir tavırla. O cevabın bende yarattığı travmayı halen atlatabilmiş değilim.

Bir çok hakem heyetinde bu hoyrat davranış halinin baskın olduğunu söyleyebilirim. İyi niyetle çalışan heyetlerin olduğunu da biliyorum ancak bunların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Bir dönem bu tür hakem heyetlerinin tüketici sorunu haline dönüşmelerini konu edinen bir yazı yazmış ve başlığını da şu şekilde koymuştum: ‘Tüketici Sorunları: Hakem Heyeti’. O dönem tüketici hakem heyetlerinin resmi unvanı ‘Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ idi, bu unvanın ortasına ‘:’ noktalama işaretini koyduğumda, başlık meramımızı anlatır hale geliyordu: Tüketici Sorunlarını çözmek için kurulan hakem heyeti tüketicinin karşısına sorun olmuş çıkmıştı.

Bu güne baktığımızda, bakanlık verilerine göre, tüketici taleplerinin yarıya yakını reddediliyor, ki gözlemim o ki reddedilen taleplerin ezici çoğunluğu hukuka uygun talepler, tüketiciler reddedilen talepler konusunda haklı olmasına karşın mahkemeye gidenlerin oranı yok denecek kadar az. Hal böyle olunca kuruluş amacı tüketici problemlerini kısa yoldan ve hızlı bir şekilde çözmek olan heyetler tüketicinin karşısına bir engel olarak çıkmıştır.

Yardımcı hizmetleri sunmak için ihdas edilmiş raportörlük müessesi kararları alan bir güce dönüşmüş durumda. Ancak yıllarca eğitime tabi tutulmuş olan ve belirleyici aktör haline dönen raportörlerin öncelikli amacı, gelen problemlerde hukuka uygun sonuca ulaşmaktan çok gelen iş yükünü hafifletmek, dosyaları bir şekilde sonuca bağlayıp rafa kaldırmaktan ibaret.  Maalesef, çok uluslu şirketlerin sözleşmeler üzerinde yaptığı atraksiyonları çözmek bir yana, kanunun elifba'sı diyeceğimiz 'tüketici' tanımını hakkıyla bilen raportör sayısı bile bir elin parmaklarını geçmiyor. Uygulamada raportörlerin hazırladığı karar metninin dışına pek çıkılmıyor, hatta heyet çoğunlukla toplanmıyor, üyeler fırsat bulduklarında uğrayıp  hazırlanan karar metinlerini imzalıyorlar.

İlçe hakem heyetleri ‘yazı işleri müdürü’ ya da ‘Mal Müdürü’ olan kişilerin inisiyatifine terkedilmiş ve bunların olaylara bakış açısı kararların içeriğini belirlerken, işin asıl sahipleri konumundaki Ticaret İl Müdürlerinin başkanlık ettiği il hakem heyetleri de bundan çok farklı davranmıyor ne yazık ki. Büyükşehir olan  iller dahil olmak üzere il @hakem_heyeti'lerinin büyük çoğunluğunda tüketici faturayı heyete  sunmamışsa ya da başvuran ile faturada adı geçen kişilerin adları uyuşmuyorsa başvuru usul yönünden reddediliyor. Nersinden tutarsanız elinizde kalan bir yapıdan bahsediyorum.

İşin kötüsü de tüm bunları düzeltmesi gereken @ticaret bakanlığının kılı kıpırdamıyor. Tüketici lehine hareket etmekte güçlük çeken bu bakanlık, ne yazık ki, çok uluslu şirketlerin talepleri söz konusu olduğunda bu talepleri jet hızıyla hayata geçiren vahşi bir çarka dönüşmüş durumda.

Nihayetinde, tüketiciyi korumak için büyük umutlarla kurulan gün geçtikçe gelişmesini ve bu bağlamda mükemmelleşmesini beklediğimiz @hakem_heyeti'leri bugün kuruluş amacının aksine evrilmiş bu yönüyle neşter vurulması gereken büyük bir soruna dönüşmüş durumda. Yaklaşık yirmi yıldır büyük emek harcanarak hukuka uygun hale getirilmeye çalışılan ancak hukuka aykırı yorumların kemikleştiği bu yapının iflah olması da mümkün görünmüyor.

Yeni bir paradigmaya ihtiyaç olduğu kesin. Organik ömrünü doldurmuş olan ve hukuka uygun hale getirilme ihtimali de kalmayan @hakem_heyeti müessesesi kapatılmalı, bunun yerine Tüketici Mahkemeleri ikame edilmeli, tüketici hukuku yargı erkine iade edilmelidir. Söylemeye lüzum yok, Tüketici Mahkemeleri olabildiğince yaygınlaştırılmalı, büyük illerde ihtiyaca göre uygun sayıda olmak üzere her ilde en az bir adet Tüketici Mahkemesi kurulmalıdır. Elbette Mahkeme nezdinde açılacak davalarda tüketicilerden vergi, harç vb. herhangi bir ücret alınmamalıdır.