(2022 Yılının Gizemi İsrail İçin Neden Önemlidir? & ABD'nin Golan Tepeleri Kararı Sonrası İnsanlığı Bekleyen Tehlikeler Bulunmaktadır & Lütfen Tefekkür Ederek Okuyun)

Gazeteciler eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e 1986 yılında “Kur’an-ı Kerim, sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor” diye hatırlattıklarında Perez şu cevabı veriyor: “Kur’an’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz.” (Tercüman Gazetesi, Ergun Göze, 1986) Kıymetli dostlar, ABD Başkanı Donald John Trump her zamanki gibi ben yaptım oldu şeytani anlayışıyla hareket ederek İsrail’in işgal ettiği Suriye-İsrail sınırındaki Golan Tepelerini Netanyahu'nun şahsında İsrailoğullarına verdi. ABD başkanının sinsi hareketi uluslararası siyasi anlaşmalara, uluslararası hukuka, Birleşmiş Milletler anlayışına, insani akla, insani vicdana sonuna kadar aykırıdır ve savunulacak hiçbir tarafı da yoktur. İsrail’in sapkın, Tapınakçı ve Siyonist idarecileri duracak gibi gözükmüyor. Kur'an'ı Kerim'de Bakara Suresi 250. ayette var olan duayı sizlere hatırlatmak istiyorum zira ayeti kerime de bulunan duayı dilimize tesbihat yapmak, halimizi Mevlamıza arz etmek zorundayız. Rabbimizin bizlere ayette öğrettiği dua şudur: "Ey Rabbimiz! Üzerlerimize sabır dök, ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!" Ancak dostlar sadece dua etmek yetmez, çalışmak, gayret etmek, uyanık olmak ve Müslümanlar olarak kendimize çeki düzen vermek zorundayız çünkü günümüzde Suriye’nin ya da Âlem-i İslam'ın memleketlerinin harap, karanlık, kederli durumunun suçu uyuyor oluşumuz ve gafletten ayılmak bilmez, vefasız, gamsız halimizdir. Nitekim sevgililer sevgilisi Efendimiz (S.A.V) Hazretleri buyurmuşlardır ki: "Şam helak olduğunda artık ümmetimde hayır kalmamış demektir. Ümmetimden bir taife ise (kıyamet gününe kadar) hak üzere Deccal ile savaşmaya devam edecektir.” Dostlar hadis-i şerifte ki "artık ümmetimde hayır kalmamış demektir" cümlesi bugünkü halimizin kısa özeti olmak ile birlikte gözlerimizi yaşartacak kadar da önemli ve derindir. Şimdi geldik ABD'nin Kudüs’ü İsrail'in başkenti ilan etmesinin ve Golan Tepelerinin Netanyahu'ya hediye edilmesinin sebebine. Tapınakçı Sion Tarikatı mensupları bildiğiniz üzere Mescid-i Aksa'yı yıkma çabasındalar ve Allah korusun eğer engellenmezlerse de hedeflerini maalesef gerçekleştirecekler, Mescid-i Aksa'yı yıkmak istemelerinin nedeniyse İsrail'i yaşatmak. Yahudilerin sözde kutsal kitabı muharref Tevrat'a göre, Arz-ı Mev'ud (İsrailoğullarına vaadedilen topraklar) için yapılması gereken, Mescid-i Aksa'yı yıkıp Süleyman Mabedi'ni yeniden inşa etmektir. Tevrat'a göre İsrail, kurulduktan 74 yıl sonra eğer Mescid-i Aksa'yı yıkıp yerine Süleyman Mabedi’ni inşa edemezlerse kendileri yıkılacak. İsrailoğulları inanışları gereği yok olmamak için Süleyman Mabedi’ni inşa etmek zorundadır zaten tam da bu yüzden 2017'den beri ABD ile birlikte İsrail çıldırmış gibi davranmaktadır ve yaralı vahşi hayvan gibi sağa sola saldırmaktadırlar çünkü yok olma tarihleri yaklaşmaktadır. Dostlar, İsrail için hazin, insanlık için huzurun başlayacağı tarihi sizlere söylemek istiyorum. Mabed-i Süleyman'ı yeniden dikemezlerse işte o zaman 1948 yılında kurulan İsrail için yıkılış tarihi 2022 yılına tekabül etmektedir. Eğer bu tarihe kadar Süleyman Mabedi'ni inşa edilmezse, İsrail Devleti İsrailoğullarına göre son bulacak işte bu nedenle ölmemek için de can almaya, zulmetmeye devam ediyorlar. Zaferi kazanmak istiyorsak Zümer Suresi, 61. ayete kulak vermek zorundayız. Rabbimiz buyurdular ki: "Allah, takva sahiplerini (inanarak ve inançlarını uygulayarak) zafere ulaşmaları dolayısıyla kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz ve onlar hüzne kapılmayacaklardır." Ayetten ayan beyan anlaşılanı da sizlere arz etmek isterim. Zafere ulaşmak istiyorsak üstümüze kötülük ve hüzün çökmesini istemiyorsak takva sahibi olmak yani kısaca kendimize çeki düzen vermek zorundayız. Sevgili dostlar, İsrail jetlerinin Gazze’yi bombardıman altına aldığı dakikalarda ABD Başkanı Donald Trump, 1967 yılında İsrail’in işgal ettiği Suriye-İsrail sınırındaki Golan Tepelerini İsrail’in toprağı olarak tanıdı. Trump ilgili kararnameyi canlı yayında İsrail Başbakanı Netanyahu’nun önünde imzaladı ve kalemi de Netanyahu'ya hediye etti. Hiçbir şey tesadüf değildir. Trump'ın kalemi hediye etmesinin de sebebi bulunmaktadır ve yazımın sonunda bu bilgiyi de sizlerle paylaşacağım. İmza töreninden önce ABD Başkanı Trump, İsrail’in Hamas karşısındaki kullandığı orantısız zalimane güç için “İsrail’in kendini savunma hakkı var” ifadelerini de utanmadan sıkılmadan kullanmıştı. Karara Türkiye adına ilk olarak Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu Beyefendi tepki gösterdi. Sayın Bakan Çavuşoğlu açıklamasında dedi ki: “ABD bir kez daha uluslararası hukuku yok saydı. Ancak bu karar, İsrail’in ilhakını asla meşrulaştırmayacak. Aksine, Orta Doğu’daki barış çabalarını engelleyerek, bölgede gerilimi daha da artıracak.” Dostlar Trump'ın kalemini imzadan sonra Netanyahu'ya hediye etmesi de Tevrat’ı ve Yahudi geleneklerini bilenler için asla tesadüf olmamıştır çünkü İbraniler Tevrat'a ve Talmud’a geleneklerine, kültürlerine çok sadık bir şekilde yaşarlar (Âlem-i İslam'ı oluşturan Müslümanlar olarak bizlerde zafere giden yolu açmak için dinimize sonuna kadar sarılmak zorundayız). Trump kalemini İsrail başbakanına hediye ederek tamamen Tevrat ve Talmud’a uygun davranmıştır. Yahudilere gelince onlar kitaplarına olan aşırı düşkünlükleri sebebiyle kendi içlerinde tarih boyunca çok hassas olmuşlardır. Dinsel öğretilerde en küçük bir hatayı bile yapmaktan korkarlar zaten muharref dinleri ne emrediyorsa yaptıkları için zalimlerdir. Yani anlayacağınız genelde İbrani olmayan herkese özelde de Müslümanlara kötü davranmaları dinlerinin emridir. Dostlar, Yahudiler Tevrat’ta bulunan “RABBİN işini gevşeklikle yapan lanetli olsun (Yeremya 48: 10).” sözüne sonuna kadar uyarlar ve gazaba uğramaktan korkarlar. Onlara göre Tanrı’ya olan imanı geliştirmek amacıyla bile olsa söylenen bir yalan ortaya çıktığında cezası ölümdür ya da aforozdur. İşte bu yüzden Tevrat’ın emirlerini yerine getirirken de Tevrat’ı kopya ederken de çok dikkatli davranırlardı. Kitaplarının kelime ve harf sayısını bile sayıyorlar ve ezberliyorlardı (Biz Müslümanların ise maalesef yüce kitabımızdan ne kadar uzak olduğumuz ortadadır. Sadece meal okuyarak Kur'an'ı anladım diyenlerin, sünneti, hadisi şerifi, Arapça öğrenimini, tefsir dersini ve kitaplarını reddedenlerin kulakları çınlasın, Allah onlara izan ve vicdan lütfetsin). Dostlar, sözde kutsal yazılarını kopya ederken Yahudi kâtipler ve hüküm sahipleri (Başkan Trump gibi) öyle  titizlerdi ki kopya ettikleri her yeni sayfanın bütün harflerini dikey, yatay ve çapraz olarak  tek tek sayıyor, eksik veya fazla çıktığı takdirde sayfayı yakıp yeniden başlıyorlardı. Hatta bu titizlik öyle bir noktaya varmıştı ki bazı kâtipler, Yahudi hâkimler ve hahamlar kopya ettikleri nüshada bir yanlış gördüklerinde bile onu korumuşlar ve doğru kelime veya ibareyi metnin kenarına kaydetmişlerdir. Buraya kadar arz ettiğim hususlar anlaşıldı ise yazıyı okumaya devam edebilirsiniz çünkü makalemin en can alıcı kısmına gelmiş bulunmaktayım zira Evanjelist ve Yahudi Trump’ta kendisini hüküm sahibi olarak görüyor, Tevrat’a da uygun davranıyor. Kalemini Netanyahu'ya vermesinin nedeni çok açıktır çünkü hüküm sahibi hükmünü icra etmiştir ve artık Tevrat'ta olması gereken yaşanmalıdır. Dostlar, Evanjelizstlerin okuduğu Yuhanna İncili 3. bölümde ki ifadelere dikkat buyurun lütfen: "Kiliseye bazı şeyler yazdım; fakat aralarında faik olmak sevdasında olan Diotrefis bizi kabul etmiyor. Bundan dolayı, eğer gelirsem, bize karşı fena sözlerle gevezelik ederek onun yaptığı işlerini hatırlatacağım." Şimdi de yine Yahudilerin (Evanjelistlere Siyonist Hristiyanlar da denilmektedir.) okuduğu İncil’den kısa bir bölüme bakalım: “(Matta 5: 18) Size doğrusunu söyleyeyim, gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’da ufacık bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek.” Tevrat’ta ise çıkış bölümünde yazmaktadır ki: “Ve Sina Dağı’nda, Musa ile söyleşmeği bitirince iki levhasını, Allah’ın parmağı ile yazılmış taş levhaları ona verdi (Çıkış 31: 18).” Dostlar, şimdi anlıyor musunuz Trump neden Netanyahu'ya kalemini hediye etti? Ayrıca neden her tasdik ettiği kararnameyi herkesin gözü önünde imzalıyor, hükmünü de kameralara gösteriyor? Demem o ki hiçbir şey tesadüf eseri değildir ve bizler de Müslümanlar olarak uyanık olmak, gafil bulunmamak zorundayız vesselam.