Kıymetli dostlar, tasavvuf ve ilm-i ledün sözde aydınların, akademisyenlerin, yazarların iddia ettiği gibi haşa miskinlerin, delilerin, işsiz güçsüz takımının uğraşı veya mesleği değildir. Bilakis tasavvuf ilmi bilim adamlarının, sanatkarların, ilim ve fikir adamlarının, kaşiflerin mesleğidir. Söylediğimin delili tasavvufla uğraşan yüzlerce binlerce sanatkar ve bilim adamı kaşifin varlığıdır, eserleridir, hayatlarıdır. Kıymetli dostlar, aşağıda ki satırlarda çalışmalarından eselerinden ve hayat hikayelerinden kısaca bahsettiğim dört insan-ı kamili lütfen tefekkür ederek ve yavaşça okuyun. Haklı olduğumu göreceksiniz.

Prof. Dr. Süheyl Ünver- Tıp Doktoru (D: 17 Şubat 1898-14 Şubat 1986) İntisap ettiği şeyhler: Hazret-i Şeyh Ahmed Amiş Efendi (Halvetiyye'nin Kuşadaviyye şubesi), Hazret-i Şeyh Abdülaziz Mecdi Tolun (Halvetiyye'nin Kuşadaviyye şubesi Abdülaziz Mecdi Efendi  Ahmed Amiş Efendi'nin halifesidir). Süheyl Ünver Hazretleri çalışmaları, sohbetleri, eserleriyle tasavvufu fen bilimleri ve pozitif ilimler ile  uzlaştırmıştır. Gıpta edilecek bir çalışma azmiyle eserler üretmiştir. Tıp fakültesi bünyesinde tıbbi yayınlar yapmıştır. Osmanlı bilim, tıp, sanat ve tasavvuf tarihi konularında kitaplar yazmış, dergiler çıkarmış, araştırmalar da bulunmuştur. Selçuklu Dönemi Tıp Tarihi eseri hazretin en meşhur eserlerindendir. Osmanlı rasathaneleri ve müneccimlik kurumu hakkında da derin incelemelerde bulunmuştur. Gezdiği her ülke, şehir için seyahat defterleri hazırlamıştır. Defterleri karakalem ve sulu boya resimleri ile süslemiş, gazete haberleri ile donatmış, çektiği fotoğrafları yapıştırmıştır. Hazırladığı defterlerden sadece 1150 tanesini Süleymaniye Kütüphanesi'ne bağışlamıştır. Defterlerinin bilim tarihi ile ilgili olanını Kandilli Rasathanesi'ne, tarihle alakalıları (yaklaşık 400 defter) Türk Tarih Kurumu'na, tıp defterlerini de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enstitüsü'ne vermiştir. Kendisi aynı zamanda ressam, hattat ve müzehhibti. Hat, resim, tezhib konularında da çok sayıda öğrenci yetiştirip icazet vermiştir.  Çizdiği resimlerin 240 tanesi ile üç tane albüm dahi kendisinin vefatından sonra  yayınlanmıştır.

Prof. Dr. İsmail Hakkı Izmirli- Muallim, Müdür, Dil Uzmanı (D: 1869-V: 1946) İntisap Ettiği Şeyh: Şazeli Tarikatı, Hazret-i Şeyh Hüseyin el Ezherî.

Öğretmenlik ve müdürlük yıllarında okullarda felsefe, Arapça, Farsça, Fransızca, Kelam, Kuran ilimleri, hadis tarihi dersleri okutmuştur. Kur'an ilimleri, hadis tarihi ve hadis usulü, kelam, fıkıh, felsefe, mantık konularında eserler kaleme almıştır.  

Prof. Dr. Hasan Reşad Sığındım- Tıp Doktoru, Cildiyeci (D: 1884-V: 1971) İntisap ettiği Şeyh: Nakşibendi, Hazret-i Şeyh Küçük Hüseyin Efendi.

Hasan Reşad Sığındım, Monositer Löseminin kaşifidir. Hasan Reşad Beyefendi Afgan kralı Nadir Şah'ın davetiyle Kabil'e gitmiş, 1933-1938 arasında orada kalarak Afganistan'a tıp fakültesi kurmuştur ve ilk mezunların diplomalarını vererek Türkiye'ye dönmüştür.

Bestekar Seyyid Abdülkadir Töre- İnstisap ettiği şeyh: Hâlidiyye tarikatı, şeyhi Küçük Hüseyin Efendi. Doğu Türkistan Kâşgar’da doğdu. Babası, Kâşgar Emîri Muhammed Yâkub Han’ın yeğeni ilim ve siyaset adamı Yâkub Han’dır. Babasının elçi olarak İstanbul’da bulunduğu sırada dünyaya gelmiştir (D:1873-V: 1946). Türk müziği alanında pek çok eser vermiştir. İstanbul'da devletin ilk resmi müzik okulu Darülelhan'ın kurulmasında rol oynamış bir müzik adamıdır. Kendi evinde açtığı müzik okulunda çok sayıda öğrenci yetiştirmiş ve müzikoloji alanında özgün çalışmalar yapmıştır. Türk mûsikisi nazariyatı konusunda yaptığı çalışmaların yanı sıra yetiştirdiği talebeler ve bestelediği eserlerle tanınan Abdülkadir Töre ilk mûsiki derslerine on iki yaşlarında başlamış, Kanûnî Hüseyin Hâlid Bey’den kanun ve usul dersleri almış, 1899’da Kemânî Tatyos Efendi ve 1908’e kadar Kemânî Kirkor Efendi’den keman dersleri görmüştür. Bu arada neyzen Kirkor’dan ney ve Albert Braun’dan batı tarzı keman öğrenmiş, sonuçta keman sazında karar kılarak bundan sonraki mûsiki çalışmalarını kendi başına sürdürmüştür. Ayrıca Seyyid Nizam Dergâhı zâkirbaşısı ve Hekimoğlu Ali Paşa Camii müezzini Cerrah Fehmi Efendi’den yetmiş kadar durak ve 200 kadar ilâhinin yanısıra usul ve makam; Durakçı Hacı Nâfiz Bey’den pek çok durak ve ilâhi; Hacı Kirâmî Efendi’den fasıllar meşkederek zâkirlik ve hânendelik sahasında da kendini yetiştirmiştir. Küçük Hüseyin Efendi'nin  müridlerinden Mehmed Emin Paşa’nın hazret  hakkında yazdığı, “Pertev-i nûr-ı Hudâ’sın yâ Hüseyn-i Nakşibend” mısrasıyla başlayan şiiri Abdülkadir Töre Hazretleri bestelemiştir.

Kıymetli dostlar, ilim, fikir, sanat, keşif ve eserleriyle İstanbul'u ve dahi Anadolu'yu mayalayan erenlere, velilere, bilgelere selam olsun. Şefaat himmetlerine nail olmak ve ahlaklarıyla ahlaklanabilmek dileklerimle vesselam.