Dünyanın en önemli buluşudur kalem.

Kalem, insanoğlunun hayata tutunmasını sağlayan, kültürünü sonraki nesillere aktarmasında kullandığı en önemli araçtır.

Taş, tüy, demir, kurşun, kömür, boya. Ne türden olursa olsun, kalem, insan olmanın farklılığıdır.

                                                                                                

Kalemle insan, hatıralarını, tarihini, sevgisini, nefretini, sevincini hüznünü yazar. Silinmemek üzere insanoğlunun belleğine kazır.

Kalemle, devletler kurulur, devletler yıkılır, savaşlar yapılır, barışlar yapılır.

“Kalem kılıçtan keskindir”, deyişi sadece üç kelimeden ibaret söz olmanın ötesinde, insanoğlunun parmakları arasında tuttuğu, Atomdan daha güçlü bir silah olduğunu da anlatır.

Bir millet, kalemle ne kadar çok muhabbet halinde ise, medeniyete de o kadar yakındır.

Eli kalem tutmak; dilini en güzel şekilde kullanabilmek, düşüncelerin resmini çizebilmek, bilgisini, ilgisini başkalarıyla paylaşabilmek yeteneğidir.

Kalem, Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de andığı özel nesnelerden biridir. Çünkü kalem özeldir ve kaleme hükmeden, âleme hükmeder.

Kalem, kelam, âlem, ilim, bilim gibi kelimelerle garip bir şekilde ikiz kardeş gibidir. Bu ikizleri bir birinden ayırmak mümkün olmadığı içindir ki, kalemde alem saklıdır.

Âlimler, hocalar, öğretenler, yazarlar, şairler, bilginler, kaleme âşık oldukları için değerlidir.

Kalem, bilenle bilmeyenin ayırt edildiği yerdeki kapıdır. “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?”

Kalem düşünen insanın tefekküre, tefekkürden hikmete, ulaşması için Allah’ın sunduğu özel bir binektir.  Kalemi anlatmak için bütün ağaçlar kalem, bütün denizler mürekkep olsa hikmetini yazmakla bitiremeyeceğimiz, yaratıcının bizlere lütfettiği en güzel hediyedir.

Kalem, bir arkadaşa verilebilecek, bir dosta sunulabilecek en güzel hediye, en güzel mesajdır.

"Yaz, kardeşim… Duygularını, tarihini, anılarını, acılarını yaz.. Yaz ki seni senden sonrakiler de anlasın" demektir.

“Söz uçar, yazı kalır”, der atalarımız.

Doğru, söz uçar, yazı kalır. Bizden öncekiler, yazmasalardı, kalemi sevmeselerdi, bugün bize kalan ne olurdu? 

Bizden sonrakilere ne kalırdı?

Arşivler, tarih, kültür, edebiyat, düşünce aklınıza gelebilecek her şey, kalemle muhabbet eden, kalemle arkadaş olan insanlar sayesinde değil midir?

Çocuklarımıza verilebilecek en güzel hediye, bir kalem olsa gerek.

Kalem tutan her el yazmak için bir çaba gösterecektir.

Şimdi evine dönerken, bir kalem ve bir defter alıp en yakınlarımıza hediye etme zamanı.

Çocuklarımızın, arkadaşlarımızın, dostlarımızın kalemle arkadaşlığını pekiştirme zamanı.

Bir kalem al, bir kalem ver.

Dünyanın, insanlık yolunda daha, eşref-i mahlûk olma yolunda, medeniyet mefkûresinin inşasında çalışacak, bir çırak, bir kalfa, bir usta yetiştir.

Kalem Al,

Kalem, ver, ve de ki;

Kalem Tut.

Kaleme hükmet.

Âleme Hükmet,

Çünkü kaleme hükmeden, âleme hükmeder.

 

Bir Kalem,

Bana bir kağıt, bir kalem ver! Sana,

Annemin yüreğindeki meleği

Babamın alnındaki emeği anlatayım

Bana bir kağıt, bir kalem ver!  Sana,

Ertuğrul Gaziler, Fatihler getireyim

Sakarya’dan, Çanakkale’ye destan yazayım

Bana bir kağıt, bir kalem ver! Sana,

Horasan’dan, Konya’dan selam getireyim

Maraş’tan, Erzurum’dan cesaret getireyim

Bana bir kağıt, bir kalem ver! Sana,

Farabilerden, İbn-i Sinâlardan akıl getireyim 

Bana bir kâğıt, bir kalem ver,

Aleme hükmedeyim..

 

Maraş Pusula Haber - www.maraspusula.com / Yazar Nadir Yıldırım