İçinde bulunduğumuz ay yaşanan taciz, tecavüz olayları,  bağlılık taassubunun siyaset yapma üslubunu nerelerden nerelere getirdiğinin anlaşılması bakımından yeni bir tecrübe daha kattı hafızalarımıza,

Karaman’da yaşanan çocuk istismarları çok konuşuldu. Eğer basın yayın organları vesayet altında olmasa daha da konuşulurdu.

Bu talihsiz olay gündemimize girdiğinden hemen sonra gördük ki ne kadarda yaygın ve bir o kadarda örtülü kalmış bir istismarın bataklığına düşmüşüz.

Bu yaşananlara çok üzülüyorum ve cidden anlamakta zorlanıyorum. Soruyorum o yüzden?

Buz dağının sadece bir kısmına tekabül eden ve görünenin en az iki katı kadar olduğu iddia edilen Ensar Vakfı olayında, çocukların ve ailelerin düşürüldüğü durumamı üzüleceğim? Yoksa!

Başta sayın ilgili bakan olmak üzere siyasi iktidarın tüm mensupları ile birlikte vakfın sorumluları ya da bu olayın bürokratik sorumluğunu taşıyanlar aleyhinde tek kelime uyarıcı söz etmediklerinemi?

Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan’ın, asıl sorunu pas geçerek ‘önüne yatma’ polemiğinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ‘yok hükmünde’ ilan edişine mi üzüleyim? Yoksa!

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, "Mümkün olsa önce Kılıçdaroğlu'ndan başlamak üzere bütün evlere, bütün evlerin başköşesine 'Edep Ya Hu' hattını yerleştirmek isterdim derken asıl sorumlulara dair bir imada bile bulunmayışınamı?

Siyasi İktidarın,  Aile Bakanına yönelik  “önüne yatma”  gafına (ki tasvip etmiyorum) karşı  kıyamet kopararak, bu şuçlarla ilgili hesap verme sorumluluğunu örtbas etme çabalarına mı üzüleyim? Yoksa!

Tüm bu yaşananları göre göre oy verdikleri partileri uyarma sorumluluğunda olanların hala körü körüne bir bağlılığın rüyasında uyuyor oluşlarına mı?

Siyasetçi milletin ikbalini kendi ikbalinin önünde gördüğü gün gerçek manada siyasetçi olur. Kendi gelecek kaygılarına ve hesaplarına bütün bir milleti feda edenler belli ki yarın hak divanını hesap etmiyorlar.

Milletin, doğruya doğru yanlışa yanlış deme erdemi kemale ermedikçe ipi elinde tutanların bizi nereye sürükleyeceklerini kestiremeyiz.. Hep hikmet ararız hikmetsizlerin yaptıklarında..

"Vardır bir bildiği" diye den ibaret fütursuz bağlılıklar yüzündendir  başımıza gelenler..

Sorgulamak mensubiyete engel değildir. Mensup olduklarına takip edildiklerini hissettirmeyen ve ölümüne bağlılık zaafı gösterenler akıbetlerinden şikayetçi olamazlar..

Parti bağlılığı inanç bağlılığı değildir. Silkelenin de kendinize gelin, Allah Rızası için.

 

Maraş Pusula Haber - maraspusula.com / Haşim Yanar