HİÇ yazmak istemediğim, kendi adıma keyifsiz ama meslek adına zorunlu bir yazı…

Ah bu sosyal medya ah! İnsanların karakterini, yapısını, siyasi düşüncesini vs. nasıl da güzel çıkartıyorsun ortaya…

“İstisnayım” diyorsanız üzerinize alınmayın ama sayıları hiç de azımsanamayacak kadar çok, kolaycı bir insan topluluğu var Kahramanmaraş’ta.

Emeksiz, araştırmasız, copy paste insanlar.

Vicdanı olduğunu sanıyor, yok.

Her fırsatta inancını kullanıyor ama bilgisi ezberden öte değil.

Empati’nin ne olduğundan bihaber ama hepsi birer profesyonel eleştirmen…

Sözümona Mark Zuckerberg’in Kahramanmaraşlı klavye kahramancıkları.

Hayatında bir yerel gazeteye abone olmamış.

Her gün kentinden haberlerini okuduğu internet haber sitesine destek amaçlı ilan reklam vermemiş.

Kendimizden, mesleğimizden böyle bir konuda bahsetmeyi zul addederim ama şu “vurun abacıları” gördükçe Maraşlı tabiriyle bende tohaçla onların ağzına vurmak istiyorum.

Konu: Gazetecilerin ilan reklam meselesi…

Sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde medya sektörü çalışanları çok para kazanmazlar.

Devlet, değişik kalemlerde medyanın yaşaması için destekler verir.

Tıpkı Kahramanmaraş’ta da üç beş yıldır belediyelerin ilan desteği verdiği gibi.

Okuyucu bir kuruş para pul vermeden giriyor internet sitesine, kentinde ne olup bitmiş haberleri alıyor. Yani bir bedel ödemiyor.

Ağzını açtığı zaman mangalda kül bırakmayıp, gazetecilerin belediyelerden avanta aldığını iddia eden şom ağızlı kardeşlerim!

Biliyor musun, sana bedava haber ulaştıran o gazeteci de ev geçindiriyor.

Allahaşkına Türkiye’de devasa holdingler, şirketler, devletten trilyonlarca teşvikler alırken hezeni, merteği görmüyorsun ama benim gözümdeki çöpü görüyorsun.

Yapma bunu sevgili okur, kolaya kaçma, zayıf olana vurma!

Zira bizim size, sizin de bize ihtiyacınız var.

BOL SIFIRLI RAKAMLARI TV VE İSTANBUL BASINI GÖTÜRDÜ!

BELEDİYENİN verdiği de öyle çok sıfırlı rakamlar olduğunu sanmayın ha! 300 lira, 500 lira gibi komik rakamlar.

Konuşulan o büyük rakamlar, bu haberlerini okuduğunuz yerel medyaya verilenler değil, onu karıştırmayın!

İktidar gücünü arkasına alan İstanbul medyası ve yerel TV gelip alıyor o büyük rakamları ama genel olarak “basına şu verildi” deyince sizinle beraber bizim de gözlerimiz faltaşı gibi açılıyor.

Bak senin 30 saniyede bedava okuduğun o haberleri “taşı sıksa suyunu çıkartacak” o gazeteciler, saatlerce emek vererek yapıyorlar.

Hele hele o genç gazeteciler bu mesaiyi pazarda limon satarak geçirseler, bağ bahçe sahibi olurlar ama bu biraz da meslek sevdasıdır, verdiğin mesai, harcadığın efor.

Sevgili okur, yazdığım bu kadar yazı, “Mektup yazdım Hasan’a, ha Hasan’a ha sana” olmasın, şimdi değerlendir: “Topluma, sana haberleriyle göz kulak olan gazeteci, nereden geçinsin?”

O ÜÇ GÜZEL İSİM

BU memlekette yazana çizene değer verilmediği ortada ama ben unutmadığım, küçük bir anekdotu yazmadan geçemeyeceğim.

 2013’de “Politika Caddesi, Best of Maraş” isimli bir kitabım çıkmıştı.

Ben hiçbir şey talep etmeden üç işadamı aradı ve kitaptan bir miktar istedi. Amaçları kitap yazana, eli kalem tutana destek olmaktı.

İskur Yönetim Kurulu Başkanı A. Kadir Kurtul

OSB Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Çinkay

Hascevher Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Dinçer

Benim için unutulmaz üç güzel isim…

YATACAK YERİ YOK:

SURİYELİLER

BİZ her fırsatta “Biz Sütçü İmamın, Rıdvan Hocanın torunuyuz…” diye övünüyoruz? Çünkü kaçmayıp, canı pahasına vatanını savunup bizlere teslim ettikleri için. Eyyy memleketimin kafelerinde nargile tüttürüp, vatan satan Suriyeliler, sizin gerçekten yatacak yeriniz yok!

YATACAK YERİ ÇOK:

O İŞADAMLARININ

YAZAR çizer takımının, yani genel adıyla medya çalışanlarının hangi zor şartlarda çalıştığını bilerek, bu işi meslek aşkı ve gönüllülük çerçevesinde yaptığını iyi bilip her zaman her koşulda maddi manevi desteğini esirgemeyen bilcümle o güzel yürekli işadamı dostlarımızın…