Sultan Abdülhamid'in Sudan Valisi ve Darfur'a tacidar yani kral olarak atadığı Ali Dinar Hazretleri, Sultan Halife Abdülhamid Efendimiz tarafından 1901 yılında göreve başlatılmıştır. İngiliz Valisi'ne “Cehennem valisi ve ateşlerin müfettişi” diye hitap etme cesareti gösteren kahraman Darfur Sultanı ve Yıldız İstihbarat Teşkilatı hafiyesi Ali Dinar 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın cihâd çağrısına derhal iştirak edip halifeye bağlılığını bildirerek emperyalistlere savaş açmıştı. İngilizlere karşı galip gelemedi ama iki paha biçilmez hediye ihsan edildi kendisine: Şehadet şerbeti ve camilerinde hâlâ  Osmanlı Halifesi Abdülhamid adına hutbe okutulacak şerefli bir memleket. Darfur Hakimi Ali Dinar Hazretleri 1898-1916 yılları arasında Sudan ve Darfur bölgesini şan ve şerefle idare etmiş, yiğit ve cengaver bir zat-ı şerifti. Darfur’ u kendine türlü uğraşlar sonucunda  bağlayamayan İngiltere kendi hanedan ailesinden bir kişiyi Darfur sultanı olarak gönderdiği dönemde Ali Dinar ibn Zekeriya ibn es-Sultan Muhammed El-Fadıl Darfur’a ulaşarak eski Fur sultanlığını yeniden kurmuştur. Ali Dinar İngilizlerden hiçbir destek almayarak bu başarıyı göstermiştir. 1898′de Halifemiz Abdülhamid Hazretleri Darfur’da yeni bir dönem başlatmıştı ve Ali Dinar çevresinde 300 muhafız alayından  askerle önce Sudan hakimi sonra da 1901'de Sudan valisi ilan etmiştir. Kıymetli kardeşlerim, bu ilginç liderin yaptığı hamleler tarihin diğer ilginç ve derin Sultanı Abdülhamid ile aynı döneme denk gelmekteydi ve birlikte İngilizlere kök söktürmüşlerdi. Her geçen gün güçlenen Ali Dinar Hazretleri, Abdülhamid Han hazretlerinin emriyle yurt dışına da açılmaya çalışmakta, kitap bastırıp Darfur’u anlatmakta gazetelere ve mecmualara önem vermektedir. Bunun Sultan Abdülhamid’ in yöntemleriyle de tam olarak örtüştüğünü de fark ettiğinizden eminim.Siyonizmin kölelerinin etkilerinin karşısına  sultanın kurtlarının çıktığı görülmektedir. Ali Dinar her fırsatta Osmanlı'ya bağlılığını belirterek Osmanlı'nın emriyle kâfirlerle cihat etmiştir. Dünya savaşı yaklaşırken dünya tamamen kamplaşmış, savaşın önünde ki tek engel ise Abdülhamid’dir. İngilizler savaşa hazırlanırken Osmanlı'yı yıkma hesapları yapmakta lakin Afrika’da özellikle Darfur bölgesinde tek bir asker kullanmaktan yani gücü bölmekten korkmaktaydılar. Bunun farkında olan Ali Dinar İngilizlere rahat vermemekte ve İngiliz karargahlarına baskınlar yapmaktaydı. Tam bu dönemde İngiltere her zaman ki oyununa başvuracaktı. Asimetrik savaşın altın kuralı “Düşmanı kendi gücüyle vur.” Bakara kabileleri olarak bilinen güney bölgesinde ki kabilelere vaatlerde bulunan İngiltere, Ali Dinar’ı bu kabilelerin saldırılarıyla zora sokmaya başlamıştı. Ali Dinar’ın askerleri karşı saldırıya geçtiğinde ise bakara kabileleri geri çekilerek İngiliz korumasında ki bölgelere sığınmaktaydılar. 1903 yılına gelindiğinde Darfur yakınında ki Veday Sultanlığı Fransızlar tarafından işgal edilmeye başlanmıştı. 1909 yılında işgali tamamlanan Veday halkı Ali Dinar tarafından ülkesine davet edilmiş ve onlar da koruma altına alınmıştır. Enver Paşa 3 Şubat 1915 yılında Ali Dinar’a bir mektup yollayarak “Rusya, İngiltere ve Fransa ortak olarak Türkiye ve İslâm’a yaptıkları saldırıları anlatmış İslâm'a karşı yapılan bu saldırılara karşı Müslümanların halifesi olan Osmanlı sultanının cihad ilân ettiğini ve her Müslüman için cihadın farz olduğu da bilhassa vurgulayarak ve halifenin yanında yer alınması gerektiğini bildirmişti. (Lakin Sultan Abdülhamid'in emri Ali Dinar Hazretlerinin Sudan ve Darfur bölgesinden çıkmaması, umumi bir savaş çıksa bile sadece Sudan ve Darfur'u savunması, genel taaruzlara katılmaması gerektiğiydi. İttihatçı iş bilmezler yüzünden Enver Paşa'nın mektubu ile  Sudan ve Darfur'u kaybedecektik zira her ne kadar Sultan Abdülhamid'in emri farklı olsada yeni yönetime Ali Dinar karşı gelemezdi.) Bu mektuptan şeref duyan Ali Dinar’ın şu sözleri tarihe geçecekti “Halife hazretlerine bunu bildirmek istedim ki, İslâm sultanı ile kafir ve zındık olan İngilizler ve Fransızlar ve onların müttefikleri arasında bu savaş başlar başlamaz Allah ve İslâm için kâfirle ilişkileri kestim ve onları düşman kabul ederek savaş açtım.” İngilizlere saldırı planlayan Ali Dinar’ın bu hareketinden korkan İngiltere karşı saldırı yapmak amacıyla 3000 askeriyle yola çıkmıştı. İngilizler kendileri için önemli olan bu savaşta Selahaddin Eyyübi’nin zaferinden ders alınmasının gerektiğini bilerek su yollarından ayrılmadan uzun bir yoldan harekata başladılar. Bu harekat esnasında cihad ilan edildiği halde bazı din alimleri İngiltere’den yana tavır takınarak Ali Dinar’ı zayıflatmayı amaçlamışlardı. Darfur askerleri yol üzerine pusu kurmuş, gelecek olan İngiliz askerlerine ani saldırı yapacak vaziyeti almışlardı. Bundan şüphelenen İngiliz komutanı küçük bir öncü kuvvet göndererek keşif yaptırdığı sırada Darfur askerleri bunları ana birlik zannederek saldırıya geçmiş, çoğunu öldürerek geri püskürtmüş fakat asıl kuvvet ile karşılaşılınca 5000 şehit vererek Ali Dinar ve askerleri Merre Dağı'na çekilmişti. Zamanın aleyhlerine işlediğini bilen İngilizler Ali Dinar'ın çevresinden bazı askerlerin çekildiğini duyunca tekrar kuvvetlenmeden saldırıya geçme kararı aldılar. Son Darfur Sultanı Ali Dinar gerçek bir Müslüman gibi bir elinde hilafet bir elinde de Sultan Abdülhamid'in kendisine yolladığı sancaklar ile savaşarak şehit olmuş ve Darfur Krallığı yıkılmıştır (1916). Darfur eskiden güçlü bir Afrika sultanlığı imiş, itibarlıymış, zenginmiş. Hatta hacıların ağırlanma işini Darfur sultanları üstlenir, her yıl Kabe-i muazzamanın örtüsünü yeniletirlermiş. Onları da bizim gibi İttihatçılar yakmış. Yahudi, Ermeni, Gürcü ve Arnavut’tan müteşekkil mâlum heyet, Abdülhamid Han'a hal kararını bildirince memleket maceraperestlerin eline kalmış. Enver Paşa Berlin, Bosfor, Bağdat, Buhara, Bombay hayalleri kurmaya başlamış. 6 asırlık imparatorluğu sonu belli olmayan serüvenin içine yuvarlamış. Osmanlı resmen savaşa girince İngilizler İstanbul’a yönelmişler. Darfur Sultanı Ali Dinar halifenin (Darfurlular Abdülhamid diyorlar çünkü karşı çıkılmasından çekinilerek Sultan Mehmet Reşad değil Abdülhamid emir verdi diyerek Darfurluları ikna etmişlerdir) çağrısına uyup cihada katılmış. Yetmemiş, donanma Boğaz’a dayanınca Çanakkale’ye koşmuşlar. Fukara insancıklar küpelerini, kolyelerini de torbalamış bize yollamışlar. İngilizler kincidir, Darfur’u kenara yazmışlar. Gariban ülkeye musallat olmuşlar. Ali Dinar tam 16 yıl boyunca emperyalistlere direnmiş, pusuya düşmüş sonunda, Allahü teâlâ gani gani rahmet eylesin, mâkamı âlâ ola. Rabbimiz Ali Dinar ve kahraman askerleri ile bizleri cennetinde kavuştursun inşallah. Okuyucuya son bir not: Lozan’da Lozan Anlaşmasının 17. maddesi Sudan için  şöyle der: “Türkiye’nin Mısır ve Sudan üzerindeki bütün hak ve dayanaklarından feragatinin hükmü 5 Kasım 1914 tarihinden geçerlidir.”