Kıymetli dostlar, bana sık sık şu çok önemli ve özel soru geliyor: "Tamam düşman çok güçlü ve sinsi, hain planları var, anladık da bizler ne yapabiliriz? Çözüm nedir? Şeytani düşmanı nasıl yenebiliriz? Onlara nasıl galip gelebiliriz?" Bendeniz bu önemli konu üzerinde çok düşündüm. Bütün yolları, ihtimalleri ve değişkenleri hesap ettim ve aslında şeytanileri yenmenin birçok yolu olduğunu farkettim. Şeytanileri:
-Para yoluyla yenebiliriz. Bunu yapmak için yepyeni, sıfırdan bir sistem kurmalıyız ve bu sistemi de bizimle birlikte olmak isteyen ülkelere kabul ettirmemiz lazım. Başkan Sayın Erdoğan'ın "Milli paraya geçmeliyiz ve ülkelerin kendi aralarında milli paralarıyla alışveriş yapmaları gerekmektedir" sözü ile rahmetli Başbakan Necmeddin Erbakan'ın İslam Dinarı Projesi gibi sıfırdan sistemler inşaa etmek zorundayız. Ayrıca iktisat ilminde kapitalistlerin yazmış olduğu yalanı ortadan kaldırmalıyız ki o yalan "kaynakların sınırlı ve kıt" olduğu palavrasıdır. Bu palavra ülkelerin değerli metal, altın, petrol ve tarım ürünlerine çökmek için kapitalist sömürgeci şeytaniler tarafından uydurulmuştur. Üstelik bir Müslüman Kur'an'a inandığını söylüyorsa "kaynaklar kıt" palavrasına inanamaz çünkü bu söz Kur'an'ın ruhu ve metni ile çelişmektedir. Onları şimdi uygulamada olan sistem ile para yoluyla yenemeyiz çünkü sistemi onlar yönetip denetliyor ve parayı da onlar basıyor. Zenginlikte ve varlıkta onları geçsek bile sistemin denetiminin onlarda olması her an varlıklarımızın sıfırlanması ve gasp edilmesiyle sonuçlanabilir ve sizlere arz etmek isterim ki para güç demektir çünkü dünyayı para yönetmektedir.
-Politika yoluyla yenebiliriz. Osmanlı İmparatorluğu'nda var olan ve devlet adamı yetiştiren Enderun misali siyaset akademileri, vakıflar, düşünce kuruluşları inşa edebiliriz. Ahlaklı, maneviyat sahibi ve donanımlı siyasetçiler, politikacılar yetiştirebiliriz ve yetiştirdiğimiz politikacıları da insanlığa faydalı olmaları için başka devletlerin başkanlarına danışman ya da üniversitelerine misafir kürsü hocası olarak gönderebilir, mazlum milletlere yol gösterebiliriz. Aksi takdirde insanlık yamyam politikacıların esiri olarak kalmaya, mazlum milletlerde sömürülmeye devam eder.
-Savaş yoluyla yenebiliriz. Bunun için hiç durmadan çalışmalıyız. Ülkemizde ki kafası çalışan, üreten, dil bilen, eli kalem tutan, kitap ve bilimsel makale yazabilen gençleri imkanlar vererek bir araya getirmeli ve devletimizin kalkınması için teknoloji üretmeliyiz yoksa uzun vadede, Allah korusun, onlara mağlup olabiliriz. Çünkü maalesef bizden gizledikleri UFO teknolojisine sahipler. Üstelik UFO teknolojisinde de oldukları yerde saymıyorlar, en az 100 sene ilerideler. Şeytaniler ve onların uşakları kendi çalışmalarını bugüne kadar bizden gizli tuttular ve tutmaya devam edecekler. Peki, silahlar ve savaşlar ne için dediğinizi duyar gibiyim dostlar. Hemen cevap vereyim onlar "şov" içindir.
-Bilim yoluyla şeytanileri yenebiliriz. İlk önce yapmamız gereken şey arşivlerimize sahip çıkmak, tasnif etmek ve sonra da tüm araştırmacılarımızın yazar ve akademisyenlerimizin istifadesine sunmaktır. İkinci olarak üstüne eğilmemiz gereken mesele arşivlerimizde ki Osmanlı alim ve velilerinin yazdığı havas, simya, astroloji, astronomi, kimya, matematik, tefsir, tıp kitaplarını araştırmacıların çok kolay ulaşabilecekleri duruma getirmeliyiz. Üçüncü ve en önemli mesele çocuklarımızın, gençlerimizin ilgi alanlarına, becerilerine göre onları yönlendirebileceğimiz çok yönlü bir eğitim programı hazırlanması ve bundan asla vazgeçilmemesidir. Yoksa şeytanilerin bilim, teknoloji akademileri ve okulları ile başa çıkmamız asla mümkün olmaz. Sömürge sisteminin ülkelere dayattığı sahte ve hiç bir işe yaramayan eğitim sisteminden üçüncü dünya ülkelerini onlara liderlik ederek değiştirmeliyiz. Sömürge sisteminin dünyada denetlediği okullardan, üniversitelerden, kitaplardan, medyadan insanları haberdar edip onları uyandırmalıyız. Dostlar şeytanilerin kendileri doğru bilginin peşindedirler, yanlarında olmayanlara veya düşmanlarına yalan yanlış şeyleri bilim diye öğretiyorlar, lütfen bunun farkına varalım. Bilgi güç demektir ve doğru bilgi sadece onlara mahsus değil tüm insanlığa aittir.
-Uyarma, uyandırma, bilgilendirme yoluyla da düşmanı yenebiliriz lakin insanların çoğu zombileşti. Hem kafaları basmıyor hemde her şeye itiraz ediyorlar ve bilmişlik taslıyorlar. Dahada acısı çoğunluk gündelik rutin hayatlarından vazgeçmek istemiyor, okumuyor, araştırmıyor, kalbim temiz diyerek Hazret-i Allah'tan da fersah fersah uzak bir hayat yaşıyorlar. İnsanlar boş işleri daha çok seviyor. Doğrular ve gerçekler onları ürkütüyor. Böyleleri için Kur'an'ı Kerim'de Mevlamız buyurmuşlardır ki: "Onlara, Allah neyi indirdiyse ona uyun dendi mi dediler ki: Hayır, biz atalarımız neye uyduysa ona uyarız. İyi ama atalarınızın aklı bir şeye ermiyorsa ve doğru yolu bulmadılarsa ne olacak?
(Bakara Suresi/ 170)". İnsanları gaflet uykusundan gerekirse tek tek ilgilenerek kurtarmalıyız. Çevremiz de ki insanların üstünden elimizi çekmeyerek onları doğruya, iyiye, güzele yönlendirmeliyiz. Kıymetli dostlar, görüldüğü gibi düşmanı yenmenin yolları bulunmaktadır. Çözümler var lakin uğraşmak, yorulmak bilmeden gayret etmek zorundayız. Düşmanı yenmenin bir yolu daha var ki anlatınca sizlere fantastik gibi gelebilir ama şeytanilere göre bu yol fantastik değil ve onlar bizi, sizlere arz edeceğim yol ile tamamen köleleştirmek istiyorlar. Şeytanilerin bir zaafı var. Nedir o zaafları? Onlar "kontrol" manyaklarıdır. Herkesi ve her şeyi kontrol etmek istiyorlar, mutlak kontrol. Şeytaniler bahsi geçen konuda o kadar ileriye gittiler ki artık bizleri görmek, duymak, nerde olduğumuz bilmekle yetinmek istemiyorlar, beyinlerimizi de okumak istiyorlar. Düşüncelerimizi, hislerimizi ve duygularımızı da bilmek ve kontrol etmek istiyorlar. Bu bağlamda beyin-zihin kontrolü teknolojisi geliştirdiler ve şuan bunu mükemmelleştirme safhasındalar. Özellikle yabancı dili olanlar araştırırlarsa konu hakkında çok sayıda makale bulabilirler, anlattıklarımın gerçek olduğunu da görebilirler. Kaldığımız yerden devam edelim. 5G sistemi ile sadece elektronik eşyalar değil bütün beyinler ve zihinler de %100 olarak sisteme bağlanacak. Bu sistemi kontrol eden ise bir yapay zekadır, buna matrix de diyebiliriz. Bütün beyinler matrixe bağlanacak, matrix sürekli beynimizi okuyacak, ne düşündüğümüzü bilecek, his ve duygularımızdan haberi olacak, okumakla bilmekle yetinmeyip kontrol da edebilecek. Dışardan, hariçten, bize ait olmayan yabancı düşünce, his ve duygularda yükleyebilecek.Yani okuma-yazma mümkün olacak. Işte bu husus onların felaketi olabilir. Yani kendi kazdıkları kuyuya düşebilirler. Bu sistemi kontrol eden her şeyi kontrol eder. Bütün dünyayı, insanları, elektronik eşyaları, havayı, kısaca her şeyi. Aynı Matrix filmindeki gibi bir Neo çıkıp (bilim adamı ve havas ilmini bilen bir insan) beyniyle matrixi kontrol etmeli. Eğer beyin bir anten konumuna gelirse sadece alıcı değil verici de olur. Yani beyinden çıkan, gönderilen dalgaların da etkisi ve gücü olur. Böyle bir beyin çıkar mı, Allah bilir. Bu konu hakkında ilim adamlarından oluşan bir kurul olmalı ve şeytani matrixi yıkıp kendi sanal gerçkliğimizi inşa etmeliyiz hemde Hazret-i Allah'ın razı olacağı insanlığa da yakışan bir şekilde inşa etmeliyiz vesselam.