Çık çarşı pazara,
bana servetin olan mütevazılığı hissettir alem-i insana. 
Doğduğumda hissettiğim şükrün ile dolaşırken sokaklarda,
Allah’ın alnına yazdığı, sana en çok yakışan yaradanına olan mahcubiyetini sula Kasım yağmurlarında.
Boynun bükük, merhametli yüreğinin kabarmış adamlığıyla örnek ol yeni yetme babalara.  
Dualarımın en çoğu olan yokluğunun acısını hissettirme bana. 

Araba arkasında yazılan baba yazılarına bakıp düşündürme sabi aklımı. 
Babam derdi ki; diye başlayan mahcubiyet sözlerini asma kalemime. 
Ben yine senin çok bilmiş oğlun olarak kalayım, sense: “ah be evlat, biz bu yollardan geçtik, anlasan anlatacağım da anlamıyorsun. Allah seni esirgesin” diye ettiğin gizli dualarını eksik etme benden. 

Sahip çık oğluna...

Kal öyle baba. 
Senden öğreneceğim çok şey var hayatta.

karakale ‘m