(Ahır Kapı Feneri ve Nur-u Osmaniye Cami-i Şerifi) 

(Osmanlı'dan Günümüze Hiçbir Şey Kalmadı Yalanı)

Kıymetli dostlar, Osmanlı Devleti'ne ve padişahlarına atılan iftiralardan biri de taş üstüne taş koymadıkları ve Osmanlı'dan günümüze hiçbir şey kalmadığı yalanıdır. Öyle ki bazı kendini bilmezler Osmanlı'nın taş devri gibi bir devir olduğunu, şeker bile üretemediğini hatta daha da ileri giderek paradan anlamadığını, bankası, hazinesi, darphanesi olmadığı yalanını söylemektedirler. Halbuki Osmanlı Devleti Topkapı Sarayı'nda da yazdığı gibi "insanlığın sığınağı olan, mazlumlara merhamet eden" dünyada ki keşif ve buluşları hem destekleyen ve hemde topraklarında yaşayan alimleri, bilgeleri çalışmalarından dolayı onurlandıran, para veren, koruyan muazzam bir imparatorluktu. Bu manada yazımda sizlere  Osmanlı'dan kalan binlerce hatıra ve hizmetten sadece iki tanesini yani Sultan III. Osman Hazretlerinin kendi döneminde ki vatandaşlarına ve gelecekte ki insanlığa hediyeleri olan Ahır Kapı Feneri ile sırlı  Nuruosmaniye Cami'nden bahsetmek istiyorum. Bu arada cami ile Ahır Kapı Feneri'nin banisinden de  (sahibi-kurucusu) kısaca söz etmek isterim. Sultan III. Osman, 25. Osmanlı padişahıdır ve 104. İslam halifesidir. Hünkar II. Mustafa'nın oğlu ve Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerine Marifetname isimli bilimsel eseri yazdıran ortamı hazırlayan büyük Türk Hükümdarı I. Mahmud'un kardeşidir. Validesi  Şehsuvar Sultan Efendi'dir (III. Osman'ın 3 yıllık saltanatının ilk 2 yılı boyunca Valide Sultan oldu. 1756 yılında oğlunun saltanatı sırasında, oğlunun vefatından 1 sene önce hayatını kaybetti. Cenazesi İstanbul Nuruosmaniye Camii Şehsuvar Sultan Türbesi'ne defnedildi.)Hükümdarlık dönemi ise 1754-1757 yılları arasıdır. Sultan III. Osman Hazretlerinin şehzadeliğinde öğrendiği ve hem şehzadeyken hemde padişahken uğraştığı sanatı 

“pîştahta” adı verilen taşınabilir küçük yazı masaları, çekmeceler yapmaktı. Hünkar hazretleri taç verip taht onaylayan hükümdarlardandı. Öyle ki saltanatı sırasında Eflak ve Boğdan voyvodalarını bir defa değiştirmiş, taç ve tahtlarını onyalamıştır. Arslan Giray’ın vefatı sebebiyle Kırım Hanlığı’na Halim Giray'ı Mehmed Paşa’nın vefatından sonra da Cezâyir-i Garb Beylerbeyiliği'ne Ali Paşa'yı tayin etmiştir. Kıymetli dostlar, ifade etmek isterim ki yüzyılın başından itibaren devam eden bütçenin fazla vermesi durumu Hünkarımız III. Osman'ın iktidarı döneminde de  değişmemiş, kapıkulları mevâciblerinin toplam giderler içindeki yaklaşık % 33’lük payı korunmuştur. Ayrıca cülûsun ardından kestirilen “sikke-i cedîd” olduğu gibi altınlarda da darp yeri olarak “İslâmbol” adının kullanımı sürdürülmüştür. Yine cülûs dolayısıyla Müteferrika İbrâhim Matbaası’nın işletilmesiyle ilgili ferman yenilenmiştir. Yani anlayacağınız Sultan hazretlerinin devri refah ve bolluk dönemidir.

Hünkar III. Osman'ın İnsanlığa Hediyeleri 

(1)Ahırkapı Feneri: Kıymetli dostlar, Ahır Kapı Feneri İstanbul'un Ahırkapı semtinde Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı'na hizmet veren fenerdir. Deniz seviyesinden 36 metre yükseklikteki fener, 26 metre yüksekliğinde sanat eseri zarif örme taş bir kuledir. Padişah Hazretleri fener yapılması için emir vermiş ve Kaptan-ı Derya Süleyman Paşa'nın da denetlemesiyle fener inşa edilmiştir. Ahırkapı Feneri'nin tadilatıysa yine  Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1857 yılında yapılmıştır. Fener hâlâ eski güzelliğini korumakta ve gemilerin Marmara Denizi'nden gerek İstanbul Limanı'na girişi, gerekse İstanbul Boğazı'ndan geçişlerinde rota feneri vazifesini yapmaktadır. Marmara Denizi'nden İstanbul Boğazı girişinde bulunan ışığı 16 deniz mili mesafeden görülen ve çakma karakteri Fl.W.6.0 Sn. olan fener, deniz seviyesinden 36 metre yüksekliktedir. Fenerde önce ışık kaynağı olarak fitilli gaz yağı lambası kullanılmış daha sonra LPG ile çalışan parlak ışıklı, manşonlu (gömlekli) lambalar kullanılmış ve şu anda 1000 W'lık elektrik lambası kullanılmaktadır. Işık kaynağını kuvvetlendirerek uzaktan görünmesini teminen optik sistem olarak odak uzaklığı 500 mm olan kotodiyoptrik silindirik lenste bu abidevi sanat eserinde bulunmaktadır.

Kurulduğu tarihten bu yana optik ışık kaynağı etrafında dönen karanlık perdelerin ışık kaynağını kapatması ve açması suretiyle fener çakmaktadır. Söz konusu makine ve optik paneller koruma altına alınmış olup halen günümüzde de kullanılmaktadır.

(2)Nuruosmaniye Camii: Kıymetli dostlar, Nuruosmaniye, İstanbul'da inşa edilmiş ilk barok özellikli camidir. Çemberlitaş semtinde, Kapalıçarşı'nın girişinde yer almaktadır. 1748-1755 yıllarında inşa edilmiştir. Nuruosmaniye Cami -i Şerifi, Mimarbaşı Mustafa Ağa tarafından İstanbul’daki Nur-i Osmaniye semtine yapılan camii olarak da  bilinmektedir. İstanbul’da, Çemberlitaş ile Kapalıçarşı ve Cağaloğlu arasında kalan ve kendi adıyla anılan semtteki büyük ve güzel camidir ve sırlarla doludur. Camiye girerken sağ ve sol kapıların kollarında bize hayırlı kapıları aç anlamına gelen dua yer almaktadır. Caminin 11 metre yükseklikte olan kuşak yazısı 115 metre uzunluğundadır. Hattat Mumcuzade Mehmet Efendi Hazretleri  tarafından yazılmıştır ve 29 ayetten oluşan Fetih Suresi’nin tamamı sığdırılmıştır. Caminin içinde alt pencerelerin üzerinde yer alan oval şekiller içinde Besmele ile birlikte başlayan Allah’ın 99 ismi yani Esma’ül Hüsna'da yer almaktadır. Kubbede ise Tövbe Suresi'nin 112. ayeti yazılıdır (…Tövbe edenler, ibâdet edenler, ham dedenler, oruç tutanlar, rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu

sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele). Cami şerifin  içinde duvarlarda KIRMIZI ile yazılan madalyon şeklinde hat yazılarda diğer camilerde olmayan Peygamber S.A.V Efendimizin isimi şeriflerini görebiliyoruz (Ahmed, Mahmud vb.). Nuruosmaniye dar bir alana sahip olmasına rağmen; kütüphane, medrese, imaret, çeşme, sebil, dükkanlar  müştemilâtı ustaca yerleştirilmiş muhteşem bir külliyedir. Caminin ana giriş kapısının üzerinde müezzin mahfili, yanlarda mahfiller, mihrabın solunda ise padişahın atı üstünde camiye girişine yol veren rampalı hünkâr mahfili bulunmaktadır. Bir çok odadan müteşekkil bu altın yaldızlı hünkâr mahfili, günümüzde Eminönü Müftülüğü’ne hizmet vermektedir. Mükemmel bir akustik sistemi olan caminin dengesini kontrol etmek için mihrabın iki yanına döner terazi sütûnlarda yapılmıştır. Caminin mihrabı diğer mihraplardan da farklıdır. Mihrap da üç boyutlu süsleme kullanılmıştır. Ayrıca mihraba baktığınız zaman mihrabın üst kısmında Mescid-i Aksa’yı andıran motifler bulunmaktadır vesselam.