(II. Bâyezid Han Standartlar, Belediye, Gıda, Tüketiciyi Koruma Kanunnameleri Hazırlatmıştır) 

Kıymetli dostlar, Osmanlı tarihçilerinin "devlet adamlarının hayırlısı, vatandaşları tarafından kalben sevilen hünkar" diyerek tarif ettikleri II. Bâyezid âlim bir zat-ı şerif, şair, bestekâr, hattat, tezhip ustası ve yay imalatçısıdır. Çok büyük alimlerden ve komutanlardan hususi dersler almıştır. Batı ve doğu dillerine, mesela İtalyanca, Fransızca, Arapça, Farsça ve Uygurcaya vakıftır. Kıymetli dostlar, Sultan II. Bâyezid'in alim, veli ve bilge bir zat-ı şerif olması, zamanı saltanatında hükmü altında olan insanlarında rahat etmesine vesile olmuştur. Bu manada devrinde 85 adet kanunnâme yazılıp yayınlanmıştır ki hepsi de belediye tüketiciyi koruma gıda metinleridir. Kanunların hazırlanmasında irfana, dine ve akla müracaat edilmiş olup insanların rahat etmesinden, korunmasından başka bir gaye düşünülmemiştir.Kendisine takdim edilen tüm eserleri de okumuş, kıymetine göre de yazarlarına telif ücretlerini takdim etmiştir. Dostlar, daha da ötesi sultan hazretleri okuduğu eserlerden çeşitli fikirler çıkarmış ve bunları devlet görevlilerine vermiştir. Hünkarın notları hazırlanan kanunnâmelerde etkisini göstermiş, insanların rahat etmesine vesile olmuştur. Dostlar II. Bâyezid döneminde hazırlanan metinleri inceleyen tarihçiler, hukukçular ve sosyologların ortak görüşleri "dünyanın en mükemmel ve geniş kanunnâmelerini" II.Bâyezid'ın hazırlatmış olduğudur. Kanunnamelerin içeriğinde tüketici hakları, gıda ve sağlık, çevreyle ilgili harika diye nitelendirilecek kanun maddeleri bulunmaktaydı. Kıymetli dostlar, bahsimize konu olan 85 adet kanunname, kaynakların izini sürdüğümüzde anlamaktayız ki 1502-1507 tarihleri arasında yayınlanmış olup Yaraluca Muhyiddin Efendi'nin reisliğinde ki alimler, fakihler, kadılar komisyonu tarafından hazırlanmıştır. Konunun kafanızda canlanması için kanun maddelerinden bazılarını sizlere arz etmek ve makaleme son vermek istiyorum.

Kanun Maddelerine Örnekler 

1-Kadı efendiler yiyecek, içecek ve giyecekler konusunda ayrı ayrı mahkeme kararları çıkartmalıdırlar ki meslek sahipleri zanaatkarlar  insanları üzecek, aldatacak işler yapmasınlar. Muhtesip Efendiler (Belediye Başkanı) sık sık teftişlerde bulunarak kiler ve terazileri denetlemelidirler. Gördükleri eksiklikleri ellerinde ki mahkeme kararları ile düzeltmelidirler.

2-Ekmek aziz nesnedir ve pek kıymetlidir. Dolayısıyla ekmekler devletimizin belirlediği nizamlar çerçevesinde üretilmelidir. Ekmek eksik, kara ve çiğ olmayacak, olursa para cezası; tekrarı halinde ise şiddetle cezalandırılacaklardır, hapis ve sürgün de cezalara dahildir. Ayrıca her ekmekçinin elinde iki aylık un bulunmalıdır ki un bulunmadığı anda insanlar darlık çekmesinler. İki aylık un depo etmek emrine karşı gelenler de cezalardan nasiplerini almalıdırlar.

3-Aşçılar yemekleri temiz çanaklarda ve pak su ile  pişirmelidirler, insanlara da pak su ile ve arı, duru çanaklar ile arz etmek zorundadırlar. Asla iç yağ ile yemek pişirilemez, aşlara asla gelişi güzel zam yapılamaz, insanlar darda bırakılamaz. Emredilen hususları her şehre atanan aşçıbaşı efendiler teftiş etmek, kanunlara uyulup uyulmadığını denetlemek zorundadırlar. Kanunlara karşı gelenler ise kadı efendilere arz edilerek cezalandırılmaları gerekmektedir.

4-Sirke ve yoğurda asla çoğaltmak için su konulmayacaktır. Bu şekilde halkı aldatanlar ve sağlığı ile oynayanlar halka teşhir edilip rezil edilecekler sonra da meslekten el çektirileceklerdir.

5-Camilerde asla dilenciler dolandırılmayacaktır. Fark edilen dilencilerin ise vakıflar, aşevleri vasıtasıyla ihtiyaçları giderilecek zanaatkarlar, loncalar ile de parasız kalmamaları, iş sahibi olmaları sağlanacaktır. Kimsenin sokakta ve aç kalmasına rızamız yoktur, işsiz kalmasına da tahammülümüz yoktur. Alınacak her türlü tedbirden sonra da dilenciliğe devam eden görülürse ancak o zaman cezalandırma yoluna gidilecektir.

6-Her sanatkar ve zanaatkar aydan aya kadı efendiler tarafından teftiş edilmelidirler. Bu şekilde yapılan teftişler neticesinde görülen eksiklikler giderilecektir. Eksik değilde zanaatkar efendiler tarafından insanların aldatıldığı anlaşılırsa suçlular mahkeme kararları ile cezalandırılacaktır.

7-Doktorlar ve cerrahlar sürekli gözetlenecekler, aydan aya imtihan edileceklerdir. Kendilerini geliştirmeyenler, ilmi ile amel etmeyenler ile cerrahlar mesleklerinde sanatkar değillerse meslekten eksiklikler giderilinceye kadar alınacaklardır. Sorunların tamiri mümkün değilse de süresiz olarak doktorluktan el çektirileceklerdir.

8-Değirmenciler halkın ununa, buğdayına asla zarar veremezler. Kendilerine emanet edilen malı büyük öğütmeleri de yasaktır. Değirmende atık mamül bulunamaz ve una buğdaya zarar verecek hiçbir hayvanat değirmende barındırılamazlar.

Sevgili dostlar, sizlerinde okuduğunuz kanunlardan anlaşılan odur ki Osmanlı medeniyeti çağların ötesine seslenen hukuk sistemiyle 623 yıl boyunca var olmuş, insanları da sarıp sarmalamış, hoş tutmuştur vesselam.