Kıymetli dostlar, Moldova'da Boyarlar ya da Prensler Cemiyeti adıyla anılan yapı (burada kastedilen Moldova derin devletidir. Soylular, akademisyenler ve askerlerden oluşan cemiyettir) anayasa mahkemesini yönlendirerek 17 Eylül 2009 tarihinde Moldova Cumhurbaşkanı Vekili olan Mihai Ghimpu'ya Vlad Filat'ı başbakan adayı gösterme hakkının verilmesini sağlamışlardı. Zaten daha önce Boyarlar cemiyetinin emriyle 17 Eylül'de, mecliste yeni bir hükümet yapısı kabul edilmiş; taslak yapısına göre, bakanlık sayısı 16 olarak değişmeden kalacak ancak isimleri ve sorumlulukları değiştirilecekti, Moldova derin devletinin emri yerine getirilmişti. Bütün bunların ardından Avrupa Entegrasyonu İttifakı, 25 Eylül 2009 tarihinde genel kurul toplantısında Vladimir Filat (Vlad Filat) başkanlığında yeni hükümete güven oyu verdi. Filat başbakanlık makamına geldikten sonra 1 Kasım 2012'de Türkiye'yi ziyaret etti. O zamanlar başbakanımız olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile başbaşa görüştü sonra da iki ülke arasında stratejik ortaklık ve vize muafiyeti anlaşmaları imzalandı. Kıymetli dostlar, "Bütün bunları neden anlatıyorsun Moldova bizi niçin ilgilendirsin?" diye düşünebilirsiniz. Şöyle ki Vlad Filat şu anda esir bir prens konumundadır. Kendisi Türkiye ile anlaşmalar imzalanmasından ve "sır emanet" yani "Voyvoda Stefan'ın Kılıcının" (Cihan hakimiyetinin anahtarlarından) ortaya çıkmasının vaktinin geldiğini söylemesinden sonra şeytanilerin hedefi oldu. Vlad Filat Türkiye'de anlaşmaların imzalanmasının ardından Başkan Erdoğan Beyefendi ile birlikte ortak basın açıklaması da yapmıştı ve "sır emanetin kopyası" ilk kez burada ortaya çıkmıştı. Ortak basın açıklaması sırasında kılıcı öperek teslim alan Filat, Başkan Erdoğan'a yaptığı jestten dolayı candan teşekkür ettiğini belirterek, "Geleceğini inşa etmek için halklar geçmişini, kahramanlarını bilmeli, tanımalı. Çünkü onların neler yaptıklarını bilerek geleceğini inşa ederler. Bu hediyeniz için teşekkür ediyorum, Büyük Stefan'ın kılıcının bu replikasını görmek isteyen bütün vatandaşlarımıza en uygun yerde sergilemeyi düşünüyoruz" dedi.

Başbakan Erdoğan'a Türkçe olarak "teşekkür ederim" diyen Filat, görüşmelerde konuşulmayan bir konuyu söyleyeceğini belirterek, "Şimdi huzurunuzda sayın başbakanımdan bir şey rica edeceğim. Moldova'ya geldiğinizde bu kılıcın orjinalini de getirmenizi rica ediyorum, çünkü biz onu halkımıza göstermek istiyoruz. Tabii ki kısa bir süre için. Bunu daha önce Bükreş'te de yaptınız. Söz veriyorum hem sayın başbakanın hem de kılıcın güvenliğini ben sağlayacağım" dedi. Sayın Erdoğan tarafından kılıcın kopyası gönderildi ve Moldova'nın milli kahramanı Stefan Çel Mare'nin Topkapı Sarayı'nda bulunan kılıcının replikası Moldova'da büyük sevinçle karşılandı. Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ankara ziyareti sırasında Vladimir Filat'a hediye ettiği kılıcın gelişi dolayısıyla Moldova'da bir ayin düzenledi. Başbakan, Filat ile metropolit ve episkoposların hazır bulunduğu ayinde "Büyük Stefan'ın" ölümünde söylenen ilahiler de okunmuştu. Dostlar, kabzası gümüş tel sarmalı ve tepeliği yuvarlak kılıcın etrafında Latince yazılar yer alıyor ve bazı uzmanlar bu yazıların şifre olduğunu da söylemektedirler. Bu şifrenin çözülmesiyle birlikte de ulaşılan yerde açılacak bir kapı bulunduğu ve sır kapının açılması içinde kılıcın anahtar vazifesi göreceği düşünülmektedir. Şimdilik şu kadar söyleyeyim Osmanlı'nın hizmetine girip voyvoda tayin edilen Stefan Çel Mare'ye Hazret-i Yavuz tarafından emanet edilen sırlar, kitaplar, haritalar ve altınların o muamma kapının arkasında olduğu zannediliyor. Ancak Türkiye ve Moldova ortak operasyonu o sıralarda maalesef akamete uğradı çünkü Vlad Filat kılıcın taklidini alıp ülkesine döndükten sonra Moldova'da kıyamet koptu. Başbakan yolsuzlukla suçlandı. Mecliste ki Komünist Parti, hükümet hakkında gensoru verdi. Mart 2013 tarihindeyse Filat, mecliste gensoru hareketi tarafından görevden alındı. 28 Haziran 2016'da ise meclis oturumunda tutuklanarak 9 yıl hapse mahkum edildi. Mevzuyu daha iyi anlayabilmek adına tarihte kısa birde yolculuk yapalım. Türk düşmanı olarak bilinen Stefan Çel Mare, 1476'daki Racova Muharebesi'nde Osmanlı ordusunu yendi ve burada Osmanlı ordugahından bazı sırlarını çalmaya muvaffak oldu ancak II. Bayezid döneminde Osmanlı hakimiyetine girmeyi kabul etti. Türk orduları ile savaşa girme cesaretini gösterdiğinden dolayı kendisine "Hıristiyanlığın şövalyesi" unvanı da verilen Stefan Sultan II. Beyazıd ve Yavuz Sultan Selim'e hep sadık kaldı. Hazreti Yavuz'da ona Osmanlı Devleti'nin güvenliği için vakti zamanında ordugahtan aldığı sırları göndermeyip vakti gelinceye kadar saklamasını buyurdu. 1517'de, ölüm döşeğinde evlatlarına şu vasiyeti bıraktı: "Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız. Kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve merhametlidirler." Bir iddiaya göre kılıç aslında Kazıklı Voyvoda'nındır ve onun hazinelerinin anahtarıdır. "Dur bir dakika! Kkazıklı Voyvoda da nereden çıktı?" dediğinizi duyar gibiyim, o zaman hemen söyleyeyim Vlad Tepeş namı diğer kazıklı Voyvoda ile Stefan Çel Mare kuzenlerdi. Moldova konusu çok önemlidir, o yüzden yönümüzü biraz daha günümüze doğru çevireceğim ki olayları anlayabilmek için görüş açımızı genişletmiş olalım. Ekim 2018'de Moldova -Türkiye arasında ki stratejik ortaklık anlaşması cumhurbaşkanları düzeyinde yenilenmiştir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Igor Dodon anlaşma metnine imza atmışlardır. Şimdi sıkı durun, Moldova Cumhurbaşkanı 9 Eylül 2018'de trafik kazası süsü verilmiş bir suikaste maruz kalmıştır. Igor Dodon kazadan sağ kurtulmuş olsa da olayın kaza değil suikast olduğu çok açıktır çünkü sözde kaza da kamyonun kısa mesafeden bir anda ters şeride girdiği görülüyor. Yani kamera kayıtlarında bir kamyonun kasıtlı olarak Cumhurbaşkanı Dodon'un bulunduğu aracın üzerine ani bir şekilde sürdüğü net bir şekilde ortadadır.

Moldova Cumhuriyeti, 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucu bağımsızlığını kazanmış bir ülkedir. Dostlar biliyoruz ki Türkiye her nereye halkının refahı, huzur ve güvenliği için hamle yapsa şeytanilerde boş durmayacak çünkü yüce Türkiye Devleti zafere and içti. Şeytanilerde bizi engellemeye yemin ettiler bunu çok iyi biliyoruz da sizce Moldova'da neden karşımıza çıktılar? Yer altı kaynakları mı ilgilerini çekti yoksa muamma kapının arkasında ki küresel hakimiyeti elde etme imkanı mı? Yorum sizlerin vesselam.