Gururla yâd edeceğimiz bir Zafer Haftasını, Milletçe idrak ettik. Tarih boyunca önümüze çıkan aşılması zor gibi görünen badireleri, Allahın yardımıyla birlikte atlattık. Bu Millet şartlar ne olursa olsun, bağımsızlığımıza zarar verecek esaret ve dayatmaya boyun eğmez. İstiklal ve İstikbalimiz tehlikeye girdiğinde, aynı kararlılığı ortaya koyacağına yürekten inanıyoruz.

         Milletimizin en büyük gücü birlik ve beraberliğidir. Bu güne kadar karşılaştıkları badireleri, kardeşlik ruhu ile bertaraf etmişlerdir. Aynı ruh devam ettiği müddetçe, istikbalimize kastetmek isteyenler bu cesareti kendilerinde göremeyeceklerdir.

         Alparslan Ahlât’a köşk değil, sistem inşa etti. Şanlı tarihimize silinmeyecek ve bizlere gurur verecek bir miras bıraktı. Mekânı Ali olsun. Özelliklerinden bir kaçı:

  • İstişareye önem verir, tecrübeden yararlanırdı. Âlimlere hürmet ederdi. Eğitime ve ilme ışık tutan Nizamiye Medreselerini kurmuşlardı.
  • Haksız yere kimseye zulmetmez, zulmedilmesine de müsaade etmezdi. Adalet üzerine davranırlardı.
  • İsraf ve şatafattan kaçınmışlardır.

Bugün Ülke yöneticilerinde bunlardan kaç tanesi var veya yok, bunları takdirlerinize bırakıyorum.  Devleti, Saraylarda idare etme gereğini duymamışlardır. Sayın Cumhurbaşkanımız Bu nedenle Ahlât’a 1071 m2 köşk müjdesini verdi. Ahlât’a, 1071 kişinin çalışacağı bir fabrika lazım. Alparslan böyle ve benzeri bir saraya, gerek duymamıştır. Şu anda içinde bulunduğumuz zor günlerde bu köşk inşası ne ile izah edilir. Umarım iş yeri lehine, saraydan vazgeçilir.

         Millete tasarrufu öğütleyenler, bu israf ve şatafattan vazgeçmedikçe, Ülke ekonomisinin düze çıkması mümkün görünmemektedir. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde “İktisat eden darlık çekmez, istişare eden pişman olmaz” israf iflasa götürür. Üretemeyen ekonomi iflas etmeye mahkûmdur. Muş Şeker Fabrikası daha yeni satıldı. Fabrikayı satacaksın yerine köşk yapacaksın. Sonra çıkıp ekonomik kriz yok, Amerika’nın oyunu var dersiniz. Bu oyunu gerçekten bozmak istiyorsak;

  • Köşk yerine şeker fabrikalarını güçlendirmeliyiz.
  • Tarım ve hayvancılığı desteklemeliyiz.
  • En önem arz ettiğimiz köşk, saray, beton’a değil, üretime, sanayi’ye ve teknolojiye yatırım yapmalıyız.
  • Sanayileşme olmadan olmaz.
  • Teknoloji olmadan olmaz.
  • Tasarruf olmadan olmaz.
  • Parayı betona gömerek kullanma olmaz.
  • İtibardan bile tasarruf edilmelidir.
  • Tekrar ediyorum, Ahlât’ın, Malazgirt’in 1071m2’köşke değil, 1071 kişinin çalışacağı bir fabrikaya ihtiyaç var.

Türkiye Ekonomisi yanıyor, Şirketler iflas ediyor, iş yerleri kapanıyor, devasa müesseseler bir bir

elden çıkıyor. TOBB verilerine göre Haziran ayında, bir önceki aynı yılın dönemine göre kapanan şirket sayısı % 32.48 artmış, ekonomi alarm vermiyor ve resmen yanıyor. Son dönemde bir biri ardına yanan fabrikalar dikkat çekiyor. Rakamlar endişe vermektedir.

  • Son 6 ayda sadece İstanbul’da 80’nin üzerinde fabrika fiilen yanmıştır.
  • Türkiye genelinde bir yılda yanan fabrika sayısı 200’e yakındır.

         Deniliyor ki; İşadamları ve Sanayiciler o kadar zor durumdadırlar ki, çaresizlikten fabrikasını yakmak zorunda kalıyor. Çünkü üretemiyor ve ürettiğini satamıyor, sattığının yerine yenisi konulamıyor. Tam bir dar boğazın içindeler. Tek umutları sigortadan alacakları para. Dolaysıyla Türkiye şu anda Ekonomik bir afetle karşı karşıya. Sanayiciye, esnafa ve iş adamlarına teşvik ve destek verecek paket, acilen açıklanmalıdır. Fertler, esnaf, çiftçi ve sanayici borç yükü altında ezilmekte, Devlet ise tam bir açmazın içinde bulunduğu görülmektedir. Başka bir deyişle yanan sadece fabrikalar değil, Türkiye Ekonomisidir. Bu ateş bir an önce söndürülmelidir.

         İki Ülke, iki Bakan; İsraf yaklaşımız la ilgili dile getirdiğimiz örneği sayın okuyucularıma arz ediyorum;

  • Bu hafta Arjantin de G20 Dijital Ekonomiden sorumlu Bakanlar toplantısı vardı. Türkiye’yi Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat ALBAYRAK, Endonezya’yı İletişim ve teknoloji Bakanı temsil etmiş idi.
  • Basından edindiğimiz bilgiye göre, Sayın Bakanımız, dönüşte Endonezyalı Bakanı kendi uçağına davet ederek büyük bir jest’te bulunuyor. Neden? Çünkü Endenozya’lı Bakan THY tarifeli uçağı uçuyor. 33 saatlik bir yolculukla İstanbul’dan aktarmalı olarak Ülkesine dönüyor. Bizim Sayın Bakanımız ise kendisine tahsis edilen özel uçak ile. Elbette bu jest yerinde ve en güzel hareketti.
  • Fakat bir gerçeğe değinmeden geçemeyeceğim. Endonezya dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip. Ayrıca Türkiye gibi büyük bir krizle boğuşmuyor. Ama Endonezyalı bakan  “itibardan tasarruf olmaz” demiyor. Özel uçak yerine THY’nin tarifeli seferleri ile aktarmalı uçağını kullanıyor.
  • Her krizde vatandaşından fedakârlık isteyen, yastık altındaki altınına, dövizine ihtiyaç duyan iktidar ise kendi konforundan en ufak bir taviz vermiyor. Milletimi ülkesi için her türlü fedakârlığı yapar. Ama iktidar sahipleri birazcık kendi konforunuzdan fedakârlık yapın. Özel uçaklarınızdan, gösterişli makam arabalarından taviz veriniz.
  • Yemen ve Suriye’deki gelişmeler;  Uzun zamandır savaşın içinde olan Yemen’de ardı ardası kesilmeyen katliam haberlerini almaktayız. Ölenlerin ekseriyetini çocuklar teşkil etmektedir. Suriyenin durumu içimizi kanatmaktadır. Özellikle sulh yoluyla halledilecek İdlib şu anda Rusya’nın bombardımanı ile yeni bir boyut kazanmıştır. Hükümetimizin bu durumla yapmış oldukları çaba endişemizi ortadan kaldıracaktır. Dolaysıyla en büyük görev Türkiye’ye düşmektedir. Türkiye her şeye rağmen, aklıselim ile ve müzakere yolu ile bu krizi çözebilecek bir potansiyele sahiptir.
  • MHP’nin teklifi ile gündeme gelen genel af kimleri kapsayacağı belirsiz. Eğer Genel af çıkarırsanız suçluları affetmiş olursunuz. Adam öldürme ırza tecavüz, gasp ve benzeri suçları Devlet affedemez, bunun muhatabı maruz kalanlardır.

         Doğu Türkistan’dan Gazze’ye, Yemenden Suriye’ye, İslam Dünyasın da yaşanan zulümlere karşı çıkmak Türkiye’nin boynunun borcudur. İktidar ve İslam Dünyasının liderleri bu acıları dindirmek üzere bir araya gelmelidirler. Acilen dönem başkanı sıfatı ile İslam İş Birliği Teşkilatı ve D-8 harekete geçirilmelidir. Hepimizi yürekten yaralayan bu hadiselere son verilmelidir. İfade ettiklerim bir kardeşlik tavsiyesidir. Umarım istifade edilir. Allah memleketimizi, Milletimizi, bütün Âlemi İslam’ın yardımcısı olsun. Yüce Allah (cc) Bütün insanlığa insanca yaşamak feyzini versin.  Vesselam…

AHMET EMİROĞLU

06-09-2018