Tarihin akışı içerisinde Hıristiyan ve Yahudiler yeni yapılanma adı altında kurumsal ve sistematik olarak Müslümanlara karşı insanlık dışı hareketlerini artırarak devam ettirmektedirler. 20 Yüzyılın ikinci yarısında Stalin, Hitler, Mussoloni ve Franko gibi diktatörler dünyaya baskı dönemi yaşattılar. Batılılar bu baskılardan kurtulmak için BM, AB, ve NATO gibi kurumlar oluşturdular. Her nekadarda dünyaya yapılan bir zulüm gibi görünsede, asıl hedefleri batılıların çıkarlarını savunmak idi. Dolaysıyla Müslümanların lehine bir tedbir hayal bile edilmiyordu.

         Bütün İslam devletlerine barış ve huzur vadiyle işgal ettiler netice ortada. En son Afganistan halkını karşı karşıya getirerek oradan ayrıldılar. Bunun ilacı İSLAM BİRLİĞİ. İslam Devletleri kendi meselelerini kendileri çözme yönünde ciddi bir adım atmalıdırlar. Öncülüğünü yapmamız kaçınılmazdır.

         Uygar bir görünüm izlemini veren batı, başta Türkiye olmak üzere bütün Müslümanları İktisadi, Ticari, Ahlak, Sosyal ve Askeri alanda işlevlerini zayıflatmak ve yararsız hale getirmekteydi. Savaşı silahla değil, özdeğerlerimizi yok ederek emellerine ulaşmak idi. Bunuda maalesef Müslümanların yardımlarıyla gün ve gün yapmaktadırlar. Bütün olarak birlik ve beraberlik içerisinde bu değerlerimizin yok olmasına gerekli tedbirler alarak asla müsaade etmemeliyiz.

           ALINMASI GEREKEN TEDBİRLERDEN BİR KAÇI

  1. Sokaklara çıktığımızda görmüş olduğumuz manzara ahlak erozyonunu yaşadığımızı maalesef üzülerek görmekteyiz. Yarının Anneleri olacak kızlarımızın kıyafetleri yatakta dahi giyilemeyecek görünüm arz etmektedir.  Bu hususta kimsenin olumlu yönde bir tavrını görmemekteyiz.
  2. Yaşlı genç (erkek, kadın) giysilerinde, çantalarında,Ticarethanelerin Tabelalarında  Türkçe ifadeye rastlamak oldukça zorlaştı. Hatta evlerimizin giriş kapısında bir taç ortasında WELL COME yazılı. Selam yerine bunu görüp bunu okuyoruz. Siyonizm bizi yok etmeye buradan başlıyor. Bu bir kültür ve İnanç Emperyalizmi. Müstemleke olmamıza asla müsaade etmemeliyiz.
  3. DEDE efendiler, Itriler, Sadullah ağalar, Karacaoğlan, Yunus vs. Özümüzden seslenen bu şahısları duymaz olduk. Tamamen Batıya dönük onlar gibi olmak gayreti içerisinde uydurmaca müziklerle gençlerimiz adeta kendi zevk ve kültüründen adım adım uzaklaşmaktadırlar.
  4. Benliğimizi bulmak için Salih ve Saliha bir kul olmak yolunda ısrarcı olmalıyız.
  5. Ey Müslüman Ebeveynler, evinizi Ahlak ve Maneviyat ağırlıklı bir Eğitim Yuvasına çeviriniz. Evlatlarımızı sınırsız Bilgisayar Fitnesinden koruyunuz. İnternet ihtiyaçlarına zamanlama ve sınırlama getirin. Bu hususta denetlemeyi ihmal edilmemelidir. Bütün ahlaksızlıkları evimizin içine sokan TV’lerin başına oturmayın. (Bazı kültürel ve haberler dışında).

           YENİ EĞİTİM YILI

  1. Bir seneyi aşkın bir zamandan sonra yüz yüze bir eğitim dönemi başladı. Umarım bu dönemde Ahlak ve Maneviyat temel alınarak yarınımızın teminatı olan çocuklarımızı bu yönde koruma altına alınmalıdır. Sevgili Öğretmenlerimi bu hususa öğrencilerimizi aydınlatacağına inancım tamdır. Kendilerine başarılar diliyorum. Yeni Eğitim Yılımız hayırlı ve uğurlu olsun
  2. Eğitimimizde, Çağdaşlık Fravuni doğmalarla Müslümanlara zulmetmek onların sulfi emellerine ortak olarak yaşamak değil, Milli (ahlak ve maneviyat) değerlerimizi ayaklar altına almak zulme boyun eğmek değil, ayakta tutabilmek için var gücümüzle mücadele etmeliyiz.
  3. Eğitim yarın için olmazsa olmamızdır. Maalesef 1950’ye kadar ABD’Lİ FİLOZOF JOHN DEWEY’İN raporlarıyla yürüdü. 1950 sonrası ise FULBRİGHT Eğitim Komisyonunun kıskacında, sanki bir el Eğitimimizi kaliteden uzak olması için görevlendirilmiş.
  4. Sonuç olarak köklerimize, kimliğimize ve inancımıza uygun olmalıdır. Bu alana yabancı el girdiğinde eğitimden ve Anti Eğitimden söz edilir. Kalite ve verimlilikten söz edilemez. Bakanların değişmesi çözüm olmadığı, bunun bir Devlet Politikası olması gerektiği görülmektedir. Her gelen kendi inancı doğrultusunda bir sistem uygularsa, bu kargaşa devam eder. Selam ve dua ile Vesselam.