Almanya “Sözde Soykırım” konusunu parlamentosunun gündemine taşıdı ve tarihi gerçeklere rağmen hukuksuz olarak onayladı.  Tarihin hiçbir döneminde bir topluluğa dininden, dilinden yahut renginden dolayı kahırla, kinle ve intikam ile davranmamış olan Türk milletine, Almanya ve Ermeni Diasporası’nın güçlü olduğu ülkeler soykırımcı yaftasını yapıştırmak için olanca güçleriyle gayret ettiler, etmeye devam ediyorlar. Uzun yıllardır Türkiye; bu konunun muhatabı olan devletler arşivlerini açsınlar, tarafsız tarihçiler ve antropologlar inceleme yapsınlar diye her platformda şeffaflığını gösterdi. Türkiye’nin haklı talepleri ne hikmetse hiçbir muhatap bulamadı. Bulamaz…

Türkiye’nin teklifinin kabulü durumunda en başta Ermenistan olmak üzere Rusya, Almanya, Fransa ve İngiltere arşivlerini açmak zorunda kalacaktır. Ermenistan, belgeleri elbette göstermek istemeyecektir. Çünkü arşivleri Türklere yapılan katliamların belgeleriyle dolu. Diğer taraftan bölgede uyguladıkları sinsi planlar ile Ermenileri Türklere karşı kullanan ve sıkıştıkları anda yüz üstü bırakıp kaçan başta Rusya olmak üzere İngiltere ve Fransa dünya kamuoyu önünde hesap veremeyecektir. Diğer taraftan Almanya; Alman subayların Çanakkale’de ve diğer cephelerde kimyasal silahlar kullanalım teklifi yaptıkları Türk komutanlarından “Biz düşmanımızın da şerefli bir ölümü hak ettiğine inanan bir milletiz” şeklinde aldıkları cevabı  nasıl açıklayacaklardır? İşin kolayı var. “Türkler soykırım yaptı.” demek hem karanlık pazarlıklarını, hem de karanlık tarihlerini gizlemek açısından daha kolaydır.

Peki, düşman her şart ve durumda düşmanlığını yapıyor. Bizler neler yapıyoruz. Bu konuyla ilgili halkımıza çocuklarımıza neler anlatıyoruz? Okul kitaplarımızda bu konulara ne kadar değiniyoruz? Her şeyi devletten beklemek elbette olmaz. Birey olarak Ermeni Meselesi üzerine kaç kitap okuduk, kaç konferansa katıldık?

Kahramanmaraş kitap fuarına Gazeteci Mehmet Taş Bey’in ve buradaki bir derneğin katkısı ve davetiyle gelen Ganire Paşayeva Hanımefendi’den Karabağ ve Hocalı konusunu ne kadar dinleyebildik? Maalesef biz hamaset kokan bir tarih algısı içerisinde, birkaç padişah ve cumhuriyet dönemi birkaç konu dışında hiçbir konuya sahip çıkmıyor, ilgilenmiyoruz. 

Uzun yıllar gözlemelerimiz ve tarihi alanda yaptığımız çalışmalar neticesinde Teşkilat-ı Mahsusa Uyanıyor adlı kitabımızı yayımladık. Kitabın arka kapağındaki yazıda da özellikle 1915’ten 2015’e ulaşan Kripto Ermenileri ele aldık. Vakıf ve STK çalışmalarını, Ermeni Diasporası’nın aktif faaliyetlerini dile getirdik. Kimse geriye dönüp tek bir soru dahi sormadı. 

Maalesef birkaç güne Almanya’nın yaptığı ucuz ve fakat Türk tarihine kara süren bu vakada unutulur. Bir başka ülke aynı saçmalığı yapana kadar bu mevzu unutulur gider. Oysa tarih bizim geleceğimize ışık tutacak tek kaynaktır.

 

Yazarın www.maraspusula.com daki diğer yazıları.