Konuşmasının başında, uluslararası toplumun geçmişte emsaline az rastlanır bir göç kriziyle karşı karşıya olduğuna söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya genelinde 260 milyona yakın göçmen, 71 milyonun üzerinde yerlerinden edilmiş kişi ve 25 milyonu aşkın mülteci olduğunu söyledi.

Sayının ekonomik nedenlerin yanında açlık, kıtlık, iç savaşlar, terör saldırıları ve siyasi belirsizlikler gibi sebeplerle gün geçtikçe arttığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanlar, sadece daha iyi bir iş, daha yüksek bir hayat standardı için değil hayatlarını idame ettirebilmek için, karınlarını doyurabilmek, çocuklarına bir lokma ekmek bulabilmek için göç etmek zorunda kalıyor.

Türkiye'nin, insani yardımlarda milli gelire oranla dünyanın bir numaralı ülkesi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sığınmacılar için Türkiye bütçesinden harcanan miktarın 40 milyar doları aştığını söyledi.

Mülteci meselesinin, bizim gibi bu insanlara layıkıyla ev sahipliği yapan birkaç ülkenin çabalarıyla önlenemeyeceği açıktır. Vicdanları yaralayan bu sorunun sürdürülebilir şekilde çözülmesi, küresel düzeyde atılacak adımlara bağlıdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Küresel sahiplenme konusunda halen arzu edilen seviyenin çok uzağında olduğumuzu görüyoruz. Geçtiğimiz sene kabul edilen Küresel Mülteci Mutabakatı'nın uygulanmasına önem veriyoruz. Küresel Mülteci Forumu'nun, Mutabakat hükümlerinin hayata geçirilmesi sürecinde önemli bir adım olmasını temenni ediyorum.

Suriye kaynaklı göç probleminin tek çözüm yolu, mültecilerin bizim sınırlarımız içinde tutulması olarak görülemez. Türkiye'nin uluslararası toplum adına dokuz senedir taşıdığı bu sorumluluğu diğer ülkeler paylaşmakla mükelleftir.

Mültecileri kendi topraklarında tutacak, Türkiye'de olanları da tekrar vatanlarına döndürecek formüllerin devreye alınması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye içinde terörden ve şiddetten arındırılmış güvenli bölgeler kurulması gerektiğini uzun zamandır söylediklerini belirtti.

Erdoğan, “Birçok Batılı dostumuz, Suriye kaynaklı düzensiz göç meselesine sadece güvenlik ve çıkar penceresinden bakmayı tercih etti.

Dikenli tel örgülerin Avrupa'yı mülteci akınından koruyacağı gibi son derece yanlış bir düşünceye prim verildi. Hatta çözüm yolu olarak Akdeniz'deki mülteci botların batırılması dâhil ileride utançla hatırlanacak önerilerle karşılaştık.