Hanımefendileri, genç kızları covid-19 bile tutamadı. Çoluk çocuğunu, sıcacık yuvasını bırakan kadınlar yine sokaklara döküldüler. Gittikleri işyerlerinde ter döktüler, azarlandıkları oldu, bazen beyinleri şişti, bedenleri yoruldu ve akşam kendilerini evlerine zor attılar. Ancak karşılaştıkları manzara korkunçtu. Annelerini görünce sevinçten ağlayan çocuklar, bulaşıklar, ütü masaları, yemek hazırlıkları ve diğer temizlikler onları bekliyordu. Aile bütçesine katkıda bulunmak için ellerinden geleni yaptılar, yetmedi, evde de çalışmaya devam ettiler. Birçok hanımefendinin işyerinde daha rahat ettiğini, evde ise çok yorulduğunu söylediğine defalarca şahit oldum.

Hiç unutmam. Genç bir memurumuz yeni anne olmuştu. Gerekli izinleri kullandıktan, hatta raporlar aldıktan sonra yarım günlük mesailere başladı. Yarım gün çocuğundan ayrılmaya dahi tahammül edemiyor, sürekli gizli gizli ağlıyordu. Amiriyle memuruyla hepimiz ciğergah olmuştuk. Küçücük çocuğunu, hiç tanımadığı bir insana emanet etmiş, mesaiye gelmişti. Aklı çocuğundaydı. Aslında şanslı sayılırdı çünkü memur olabilmişti ve önceki dönemlerde olmayan yarım günlük mesai ile çalışıyordu.

Hasbelkader doktor, öğretmen, hemşire, akademisyen, milletvekili gibi mesleklere kavuşan bayanlar dahi, az da olsa maalesef bazı olumsuzlukları yaşamaktan kurtulamıyorlar.

Dönerci, kebapçı, dondurmacı, lokanta ve fabrikalarda gencecik kızlar çalışıyorlar, ailelerine yardımcı oluyorlar. Gece yarısından sonra, bir pastanenin önünde, bitkin düştükleri her hallerinden belli olan, kaldırıma yarı uzanmış genç kızları görünce hem üzülmüş, hem de merak etmiştim. Daha sonra, lisede, üniversitede okuyan genç kızlar olduklarını öğrendim. Boş vakitlerinde garsonluk yapıp bulaşık yıkıyorlardı. Öyle ortamlar var ki, konuşmalar, şakalar, işin ağırlığı, seviye düşüklüğü bayanlar için hiç de müsait değil. Ancak iş bulmak çok zor. Yeter ki iş bulunsun, ortama bakılmaksızın asgari ücrete hatta daha az ücretlere çalışmak zorunda kalıyorlar.

Çok değil, on beş – yirmi yıl öncesine kadar, evlerde tek tük genç kızlar olurdu. Bunlar ya okumamışlardı, ya da okuduğu halde çalışmayı değil aile kurmayı tercih etmişlerdi. Bu kızlar birden bire yok oldular. Son yıllarda kıtlıktan çıkmışçasına kadınlarımız sokaklara akın ettiler. Evde bekleyenlerin yüzüne kimse bakmaz oldu. Bütün hesaplar, çift maaşın üzerine kuruldu. Kaynana ve damat adaylarının öncelikleri çalışan kızlar oldu. Bu sebeple bütün bayanlar, bir yerlere tutunmaya, az veya çok gelir getirecek iş aramaya başladılar.

Kadınlar bu durumdan memnun mu diye hiç sorulmadı. Onlara verilen rolleri oynamak zorunda bırakıldılar. Ortaya çıkan tablo ürkütücü oldu. Çocuklar, ilgi, şefkat ve sevgiden mahrum kaldılar. Yuvalarda sıcaklık kalmadı. Paralar, bereketsiz hale geldi. Bazı işyerlerinde çalışan tahsilsiz ve seviyesiz karşı cinsler, yanlış yollara saptılar. Narin, nazik, zayıf ve duygu yüklü kadınlar, bazı ağır işlerin altında ezildiler. Kadınlar kadınlığını, erkekler erkekliğini unuttular. Önceden yirmi erkeğin içerisinde bir bayan varsa, herkes o hanımefendi sebebiyle konuşmasına dikkat eder, sövüp saymaz, bağırıp çağırmazdı. Bazı yerlerde karşı cinsler birbirleriyle fazlasıyla yüz-göz oldular ve aralarında herhangi bir perde kalmadı.

Takıntılı ve sapkın erkekleri, kadın cinayetlerini, şiddetleri, anne ya da babasının kim olduğunu bilmeyen çocukları vs. yazmak dahi istemiyorum.

Kadın hakları deyince akla bunlar geliyorsa, ben o hakların savunucusu olamam.

5 Aralık’ta Dünya kadın hakları günüydü, içim dolu olduğundan sessiz kalmayı tercih ettim. Gördüklerim, yaşadıklarım beni susturdu. Kadınlara verilen haklara karşı değilim. Ancak hak adı altında zulüm ve haksızlık işleniyorsa, buna hiçbir vicdan razı gelmez.

O halde ne yapılabilir? Bayanlar tekrar evlerine mi gönderilmeli? Bu zamanda böyle bir durum asla söz konusu olamaz. Kızlarımız elbette okuyacaklar, çeşitli mesleklere sahip olacaklar ve çalışacaklar. Ancak her meslekte çalışmak zorunda bırakılmayacaklar. Kadınların ve erkeklerin çalışacakları iş kolları ve alanlar belli olacak. Anneler, çocukları sütten tamamen kesilinceye kadar çalıştırılmayacak ve maaşlarının bir miktarını almaya devam edecekler. Ayrıca tahsil yapıp, meslek sahibi olan bayanlar, KPSS de başarılı olmuşlarsa, maaşları biraz daha düşük olmak şartıyla, ev hanımlığını tercih etmelerine kapı açılacak.