İnsanlar Allah rızasını tahsil için bir takım ibadetler yaparlar. Bu ibadetlerin şeklinden sayısından ve mahiyetinden daha önemli olan husus nasıl bir hal içinde yapıldığıdır.

Allah yolunda hizmet eden taat ve ibadette bulunan insanların bu durum haline duruşuna mutlaka yansır. Küp içindekini dışarı sızdırır.

İnsanların sahip olduğu kişilik karekter, amel ibadet, kısıcası her şey onun duruşunda yansır. Kulluk insana bir hal veya duruş olarak sinmemişse yaptığı işlerden fazlaca fayda görmüyor demektir.

Güzel işler yapanın hali güzelleşir. Onu başkalarına sevdirir. Çirkin işler yapanın bu durum haline de sirayet eder. Böyle insanlar karşıdakine sıkıntı verir.

Hal sâridir (bulaşıcı)

Hadis-i Şerifte Aleyhisselat-ı Vesselam Efendimiz şöyle buyurur; “Kötülüğü telkin etmekte insan nefsi yüz şeytana bedeldir. Yine kötülüğü telkin etmekte kötü bir arkadaş yüz nefse bedeldir”. Yani kötü bir arkadaş onbin şeytana bedel.

Peki bu nasıl olur?

Diyelim ki ben çizgisi sağlam, taati, ibadeti yerinde bir Müslüman’ım. Arkadaşım ise haram ve heva düşkünü birisi. O bana ne yapabilir? Ben zaten onun gittiği yolun yanlışlığını biliyorum. Onun sözlerinden etkilenmem mümkün değil diye düşünürsünüz. Onun dostluğundan zarar görmeyeceğinizi zannedersiniz. İş böyle değildir. Bunu birkaç madde halinde açıklayalım..

Birincisi

İnsana Etki eden söz değil haldir. Diyelim ki sen cami ve cemaat ehli bir adamsın arkadaşın meyhane sinema ehli. Sen haramlardan kaçmaya çalışıyorsun o ise karı kız peşinde koşuyor. O seni meyhaneye götürmeye çalışırken sen onu camiye çekmeye çalışıyorsun. Dostluğunuz devam ettiği sürece birbirinizden etkilenmemeniz mümkün değildir. Çünkü insana etki eden söz değildir. Haldir.

Yavaş yavaş birbirinizin hali yek diğerine sirayet etmeye başlar. Burada arakadaşın sana göre daha şanslıdır. Çünkü onun hitap ettiği değerler peşin zevklere ve keyiflere bağlıdır ve insanın nefsine hoş gelir. Gel zaman git zaman sen de karı kız merakı uyanmaya başlar.

Diyelim ki arkadaşın ekonomik işlerle ziyadesiyle meşgul ve para kazanma hırsı gözünü bürümüş. Bu arkadaşın sana bir şey söylemesine gerek yok. Zaten göreceksin ki dostluğun sürdüğü müddet içinde senin de için farkına varmadan para hırsı kaplayacaktır. Belki buna şaşıracaksın. Allah Allah ben böyle şeyleri dert eden biri değildim ne oldu bana böyle diye kendi kendine şaşıracaksın.

Olan şudur; arkadaşının hali sana sirayet etmiştir çünkü hal saridir.

Atalarımız ne demiş kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan. Bir şekilde bir şeyinden etkilenir.
Sonra üzüm üzüme baka baka kararırmış. Bir söylemesine gerek yokmuş.
Körle yatan nasıl kalkarmış bilirsiniz.

İkincisi

Hem halk arasında çok güzel bir söz vardır. Söyle bana dostunu söyleyeyim kim olduğunu. Eğer biri ile dost ve ahbapsanız mutlaka onunla sizi bir araya getiren sebepler vardır. Bunlara ortak payda diyebilirsiniz.

Durduk yerde hiç kimse diğeri ile dost olmaz. Hatta dostluklar zor kurulur. Dost olunduğuna göre taraflarda birbirine yakın gelen yönler var demektir. Burada iki ihtimal var. Ya arkadaşın senin sahip olduğun değerleri beğeniyor ve hayat çizgini benimsiyor, ya da sen onda kendine yakın şeyler buluyorsun.

Eğer birinci ihtimalse arkadaşın zamanla seninle aynı daireye gelecektir. Değilse o seni kendine benzetmeye çalışacaktır. Bunun için de özel bir çaba harcamasına gerek yoktur.

Nasıl olsa üzüm üzüme baka baka kararacaktır. Ben çok gördüm, birini camiye getirmek için uğraşıp da sonun da onunla meyhane yolunu tutan insanları. Kamil bir Müslüman olmak isteyen birinin önündeki en büyük tehlike budur.

Hayatını İslam’a göre tanzim etmek isteyen birinin ilk yapması gereken şey eski hayatına ait arkadaşlarla yollarını ayırmasıdır. Bu bağı sürdürdüğü sürece yeni girdiği yolda başarı göstermesi çok zordur.
Arkadaşınıza sözünüzle değil halinizle nasihat etmeye çalışın. Çünkü en etkili nasihat budur. İnsanlar senin gittiğin yolu sana bir güzellik kattığını görürlerse zaten sormadan gelirler. Mutlaka görürsünüz, bazı hocalar vardır. Cemaate bağırır çağırır, heyecandan kürsüyü yıkar buna rağmen cemaat zerre kadar etkilenmez. Herkes bildiği yola devam eder. Bir evliya hali ve duruşu ile hiçbir şey söylemese bile karşısındakini etkiler.

Demek ki İslamiyet insanı böyle güzelleştiriyormuş diye düşündürür. Siz kalkıp birine niçin namaz kılmıyorsun diye sorduğunuz da ters bir cevap alabilirsiniz. Fakat bir Allah dostu bunu öyle bin hal içinde sorar ki karşıdakinde derhal namaza başlama isteği doğar. Bunun niye böyle oldu da ayrı bir sohbet konusudur.

Üçüncüsü

İnsanlarda vasf-ı galip denilen bir husus vardır. İnsanın kendini ve sahip olduğu değerleri tanımlarken referans aldığı temel değerlerdir bunlar. Bu değerler her insanda öne çıkan bir sıfat bir vasıf oluşturur. Diyelim ki para ile aklını bozmuş biri içinin galip vasfı budur. Kadın için, makam için, şöhret için çırpınanlar da bu vasıflarla mücehhezdirler. (donanmış)

Allah yoluna süluk eden birinin de galip vasfı imandır. İman haline sinmiş ve bu özelliğini ön planda görünen bir vasıf haline getirmiş biri ile para sevdalısı birini arkadaş düşünün. Bu ikisinin de hali yek diğerine sirayet edecektir. Vasfı güçlü olan diğerini kendi turuna çekecektir.

Senin iman halin ötekinin paragöz halinden daha etkin ise sen onu etkiler kendi dairene çekersin. Yok tersi ise onun dairesine girersin. Bu yüzden arkadaşlarınızı bir üç beş test edin. Baktınız olmuyor yolları ayırın.

Dostluğundan size fayda gelmeyecek insanlarla ilişkinizi aniden koparmayın. Usulü dairesinde kendi tercihlerinizi ona hissettirin. İlgisiz görünüyorsa siz aramayın. Zaten zamanla o da aramayacaktır.

 

Maraş Pusula Haber - maraspusula.com Şevki Karabekiroğlu