Kovid-19 pandemisi, dünya genelinde her geçen gün etkisini güçlendirirken, gündelik yaşamı değiştiren salgın nedeniyle sınırlar kapatıldı, uçuşlar durduruldu, ticari faaliyetler askıya alındı.

İnsanlık tarihi açısından, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en ağır deneyimi yaşıyoruz. Bu deneyim sonrasında, küresel sistemin aynı kalması mümkün değil. Sosyal yaşamımız, şirketlerimiz, devletler ve küresel sistemin tüm kurumları açısından ezberleri bozacak.

Ülkelerin ulusal planda aldıkları önlemler; talebin sınırlanmasını, bunun sonucu üretimin daralmasını, ekonomik faaliyetlerin ve istihdamın gerilemesini, dolayısıyla “gayrı safi milli hasılanın” düşmesini de beraberinde getiriyor.

Gelinen nokta, piyasa kapitalizmi açısından tarihinin en ağır insani, ekonomik ve siyasi sınavıdır. Hammadde temini, siparişler, lojistik konularında tedarik zincirini ciddi anlamda etkileyecek sorunların olduğu bir dönem yaşıyoruz.

BM ve Dünya Sağlık Örgütü gibi evrensel nitelikli yapılar da böylesi felaketlere etkili bir şekilde müdahale edemedi. Dolayısıyla, küresel sistemde, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, NATO ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kurumların tekrar sorgulanması da işin bir başka boyutu…

Bundan sonra üretim süreçlerinde, hayati önemdeki parçaların ülke sınırları içinde tedarikinin tercih edilmesi olasıdır. Havaalanlarının kapanması, fabrikalarda üretimin yavaşlaması, perakende sektörünün durması, küreselleşmeyi bir ölçüde tanımlayan tedarik zincirlerinin kopması, aynı zamanda küresel liberal sistemin sorgulanması anlamına da gelmektedir.

Türkiye’nin en büyük pazarı olan Avrupa Birliği’nde şu durumda tünelin sonunda ışık görünmüyor. Normalleşmeyle birlikte, üye ülkelerin AB'ye üyeliğinin artıları ve eksileri konusunda yeniden bir değerlendirme sürecine girmeleri kuvvetle muhtemel. Böyle bir durumda İngiltere'nin başlattığı 'exit' kampanyasına başka ülkelerin de katılması söz konusu olabilir. Bu kapsamda Türkiye’nin bu pazara olan hakimiyeti azabilir ve bizim için yeni pazarlar zorunluluk halini alabilir.

Bu salgınla birlikte, tarım ve hayvancılık büyük önem kazanacak. Gıda arz güvenliğini, mili üretimi sürdürülebilir kılmak adına devletler yeni ve güçlü politikalar geliştirecek. Bu konuda ciddi yatırım fırsatlarının olduğu açık. Son yıllarda artan gıda fiyatlarına salgınla birlikte üretimin azalmasını da eklediğimizde, bu sorunun çözümü aynı zamanda önemli bir avantaj kapısıdır.

Bir başka stratejik alan ise hiç şüphesiz ilaç sektörü ve temizlik ürünleri. Tıbbi gereç ve ilaç gereksinimin arttığı salgın dönemlerinde tedarik zincirinin kesintiye uğramasının ülkeleri farklı arayışlara sevk etmesi olası. Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ) bu konuda düzenlediği raporlar, ülkelerin tıbbi tedariklerinde başka ülkelerin ürünlerine bağlı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Kişisel temizlik ürünlerinin %40’ı Çin, Almanya ve ABD tarafından ihraç ediliyor. Türkiye’de bu ürünlerin üretimi gelecek vadediyor.

Yeni normal dönemde, yerelleşmenin değeri daha da artacak. Yerel kaynaklara dayalı üretim güçlenecek. Lojistik yeniden tanımlanacak ve tedarik zinciri yeniden yapılanacak. Çalışma dünyasında geleneksel ayırımlar ortadan kalkacak ve yeni modeller gelişecek.

5G süreciyle beraber dijitalleşme artacak ve günlük yaptığımız tüm işlemleri evden çıkmadan yapabilir hale geleceğiz. Bu durum eğitim için de geçerli olacak. Uzaktan eğitim sistemleri yeniden değerlendirilecek ve daha farklı bir boyutla geliştirilecek. Bu da eğitim sektöründe farklı bir yatırım alanı açabilir öze sektör için.

Ulus üstü organizasyonların bu dönemde yetersiz kalması, ulus devletlerin itibar tazelemelerini ve güç kazanmalarını sağladı. Devletlerin, virüsten sonra da elde ettikleri bu gücü kolaylıkla ellerinden bırakmayacakları açıktır.

Türkiye’nin salgınla mücadele politikası ve sağlık altyapısındaki başarısı, tüm dünya ülkelerince örnek gösteriliyor. Bu gelişmeler Türkiye’nin gücünü küresel kamuoyuna net bir şekilde yansıttı. Bu bizim için gurur vericidir. Bu tabloyu, yeni küresel düzende daha güçlü Türkiye için sinyal olarak okuyabiliriz. İnanıyorum ki, Türkiye bu süreçten büyüyerek çıkacak ve yeni ekonomik ve siyasal düzende kendisine ayrıcalıklı bir yer bulacaktır.

Şahin BALCIOĞLU / KAHRAMANMARAŞ TSO BAŞKANI