İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yeni yasama yılının ilk grup toplantısında konuştu. ABD Başkanı Trump'ın Türkiye'ye yönelik tehditlerine sert tepki gösteren Akşener, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün 'Yarın yeni bir dünya kurulur, Türkiye de o dünyada yerini alır' sözleriyle Trump'a tepki gösterdi.

Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:

"Dün ülkemizin muhatap kılındığı küstahlık, yaşadığımız tüm tartışmalarımızın geride bırakılmasını gerekli kıldı. ABD Başkanı Trump’ın dün yaptığı açıklama, devlet aklıyla bağdaşmayan bir küstahlıktır.

İç politikada siyasi rekabete devam edeceğiz, bir birimizi eleştireceğiz, ama dış tehditlere karşı bir tek partimiz vardır. O da al bayrak partisidir. Hiç kimse merak etmesin. Türkiye’nin devlet geleneği, dünya ülkeleriyle ilişkilerini başarıyla yönetecek güçtedir. Türkiye’nin dostları, Trump yönetimine tehditlerinin sonuçlarını anlatacaktır. Buradan büyük devlet adamı İsmet İnönü’nün sözleriyle Trump’a sesleniyorum: 'Yarın yeni bir dünya kurulur, Türkiye de o dünyada yerini alır'

Trump’ın hadsizliğini, o terör koridorunu yararak, yüzüne vurmak zorundasınız."

“BELLİ Kİ DAMAT BAKAN EKONOMİK DENGELERİN FARKINDA DEĞİL”

Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta Damat Bakan, sadece temennilerden oluşan yeni bir ekonomi programı açıkladı. Bana “yeni programı tek bir kelimeyle eleştirin” derseniz, “tutarsız” derim.  “İki kelimeyle eleştirin” derseniz de, “çok tutarsız” derim.

Belli ki Damat Bakan, Türkiye’nin ekonomik dengelerinin farkında değil.  Ak Parti iktidarının bizzat inşa ettiği bu ekonomik düzende,  ekonomik büyümeyi enflasyon ve cari açığı arttırmadan sağlamak maalesef mümkün değil.

Bunun da sebebi basit: Üretimi dışa bağlı hale getirdiler.  Yani ne zaman büyümek istesek, ithalatımız artıyor ve dış ticaret açığı veriyoruz.

Şimdi Damat Bakan diyor ki;

“Artık geçmiş geride kaldı ve biz bir anda hem yüksek büyüme, hem düşük enflasyon, hem de sıfır cari açığı beraber sağlayacağız.” Peki bu hangi politikalarla olacak?  Onun cevabını vermiyor.

Damat Bakan yine diyor ki;  “Önümüzdeki üç sene sonunda özel sektör yatırımları yüzde 30 artacak.” Hangi özel sektör?  Bu sene yatırımları daralan özel sektör.  Elde ettiği üç kuruş kârını faiz borcuna, döviz borcuna ödemek zorunda kalan özel sektör.  Ak Parti iktidarında büyüyemeyen, büyüyemediği için de istihdam sağlayamayan özel sektör.

Damat Bakan diyor ki;  “Bu özel sektör, önümüzdeki üç senede şahlanacak ve yatırım üstüne yatırım yapacak.” Peki hangi politikalarla olacak?  Damat Bey onun da cevabını vermiyor.  Yani, ortada “tozpembe” hayallerden, temennilerden oluşan bir metin var ama adına program denemez.

Program olması için kendi içinde tutarlı hedefleri ve bu hedeflere nasıl ulaşılacağının yol haritasının olması lazım.

Bu var mı? Yok.  Geçen sene Damat Bey’in açıkladığı programda var mıydı? Yine yoktu.

"DEĞİŞİM BAŞLIYOR”

Bir de dalga geçer gibi sözde programın sloganını “Değişim başlıyor!” koymuşlar. Damat Bey;  Değişim çoktan başladı! O başlayan değişimi ben sana anlatayım: Ülkemizde “Ekonomik kriz bizi etkiledi” diyen ailelerin oranı %72’ye çıktı Damat Bey,  Görüyor musun?

“Harcamalarımızı kısmaz isem, borcum döndürülemez hale gelir.” diyenlerin oranı %67’ye çıktı Damat Bey, Duyuyor musun? İşimi kaybetme korkusu yaşıyorum diyenlerin oranı %44 olmuş Damat Bey,  Biliyor musun?

Ben sana ekonominin en büyük mağdurlarını anlatayım: Kent yoksulluğu aldı başını gitti. Ocaktaki tencere artık kaynamıyor.  Ev kadınları, evin tüm aylık gıdasını 450-600 TL arasında bir para ile almak zorunda.

Nasıl alsın? O tencere nasıl kaynasın?  Ekonomik krizin en derinden vurduğu bir diğer kesim, gençlerimiz.  Mağdur gençlerimiz!  TÜİK verilerine göre 2019 yılında yolda gördüğün her 4 gençten 1’i işsiz! OECD ülkeleri arasında genç işsizliğinde en tepedeyiz. 

Türkiye’de son 5 yılda yaklaşık 1 milyon öğrenci maddi imkansızlıklar nedeniyle okullarını terk etmek zorunda kalmış.  Yani yarım kalmış 1 milyon hikâye!  Bunlar, her yerin okul dolduğu bir dönemde, okullarını terk etmek zorunda kalan gençler.  Bir tarafta üniversiteler hızla artıyor, diğer tarafta oto sanayiden başka bir seçenek gösterilmeyen gençler!

Evet, hayat onlara çok haksız geliyor, adaletsiz geliyor.  Şimdi soruyorum sana Damat Bey! “Yeni Ekonomi Programın” kurtaracak mı bu gençleri?

Ya emeklilerimiz? Ekonomik şartlarından dolayı evlerine hapsolmuş emeklilerimiz.  Alzheimer’a mahkum edilen emeklilerimiz.  Emekli maaşının ne olduğu belli, bu aileler nasıl geçinecek?  Alzheimer’la mücadele etmek için evin dışına çıkmak, aktif yaşamak gerek.

Bu insanlar nasıl çıkacak?  Soruyorum Damat Bey, soruyorum!  Bu insanları biliyor musun?  Bilmiyorsun, duymuyorsun, görmüyorsun! Çünkü, her yere saray yaptırınca, herkesi de saraydaki gibi yaşıyor sanıyorsunuz. Uçak filoları, lüks otomobiller, şatafat içinde geçen bir hayat… E tabi vatandaş ne çekiyor, duymaz, bilmez, görmezsiniz. Çünkü, mağdur gelip, mağrur oldunuz.

“HARUN GİBİ GELİP, KARUN GİBİ ZENGİN OLDUNUZ.”

Geçmişte Süleyman Soylu’nun dediği gibi, Numan Kurtulmuş’un dediği gibi;

“Harun gibi gelip, Karun gibi zengin oldunuz.” Milletten koptunuz.  Millete kulaklarınızı tıkadınız. Ne diyordu o meşhur oyunun şarkısında;

“lüküs hayat, lüküs hayat

bak keyfine, yan gel de yat

ne güzel şey, oh ne rahat

yoktur eşin lüküs hayat.”

Ey Damat Bakan!

Şimdi çıkmışsın karşımıza Yeni Ekonomi Programı diyorsun!  2018’in son çeyreğinden beri baş aşağı giden ekonomiyi “düze çıkartacağım” diye açıkladığın 9’uncu paket bu, 9’uncu!

Peki sonuç ne?  Sonucun ne olduğu, pazardaki tezgahlarda, marketteki raflarda, kasapta, manavda, hastanede, okulda, benzin istasyonlarında!  Sonucun ne olduğu ortada Damat Bey, ortada!

Sen “Değişim başlıyor!” diye anlatadur, değişim çoktan başladı! Çok değerli dava arkadaşlarım, Türkiye’de başlayan bu değişimin adresi İyi Parti’dir.

Çünkü biz inanıyoruz ki; Güçlü Türkiye için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. Bu bizim Türkiye’ye bakışımız. Bu bizim Türkiye’ye olan imanımız Siyasette duruşumuz, siyasette yürüyüşümüzdür.

İstikametimiz budur. Bizim güçlü bir Türkiye için hedeflerimiz var. Güçlü bir Türkiye vizyonumuz, bu yönde planlarımız, projelerimiz var. Üreten, ürettiğinin karşılığını alan, sokakta, çarşıda, pazarda, devletine, adaletine güven duyan, gelecek kaygısı olmaksızın, kendinden emin yaşayan,

Mutlu bir Türkiye!

Umutlu bir Türkiye!

Güçlü bir Türkiye!

“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN OLMADIĞI YERDE ÜSTÜNLERİN HUKUKU BAŞLAR”

Güçlü bir Türkiye’nin temeli, hukukun üstünlüğüdür. Türk Milleti, tarih sahnesinde yol almaya başladığı günden bu yana hukukun üstünlüğüne riayet etmiş bir millettir. Hukukun üstünlüğü olmadığı yerde üstünlerin hukuku başlar.

Zulüm budur. Afet budur. İllet de budur, zillet de budur. Nice kudretli kavmi helak eden musibet de budur. Hukukun üstünlüğü, her medeniyetin, her devletin, her toplumun ayakta kalabilmesinin temel şartıdır.

Hukukun üstün olmadığı yerde, millet, devlet, aile ve insandan söz edilemez.

Hukukun üstün olmadığı yerde; ne kimse üretir, ne de kimse ürettiğinin karşılığını alabilir. Hukukun üstün olmadığı yerde, şairin dediği gibi; “Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul” düşer.

Hukukun üstün olmadığı yerde, kanuna uygun ihale değil, ihaleye uydurulmuş kanun olur. Hukukun üstün olmadığı yerde, terörist başı TRT’ye çıkar, selam yollar, şehit anasının bağrı yanar. İşte bu nedenle İyi Parti iktidarında ilk ele alınacak konu hukukun üstünlüğüdür.

Sistemimizin merkezine liyakati koyacağız. Hiç kimse saraydaki tanıdığı üzerinden makamlara sahip olamayacak. Türkiye’de toplumsal düzeni liyakat üzerine inşa edeceğiz. Liyakat, adalettir. Liyakat, bu milleti, yüzyıllardır Anadolu topraklarına hâkim kılmıştır. Liyakat, Türk medeniyetinin temelidir.