Bizim toplumun bilmişleri bile birkaç kelime ile her olayı çözmeyi bildiği için başkanlık sistemini de bir kelime ile özetledi. Başkanlık sistemi dikta demekmiş. 

En başta şunu bilmek gerekir ki, yeryüzündeki hiçbir yönetim biçimi yekdiğerine tümüyle benzemez. Her ülke mevcut modelleri kendine uydurur. Dünyada anayasasında başkanlık yazan 43 tane ülke var hiç biri diğeri ile aynı değil. O yüzden başka ülkelerdeki modele bakıp, orada ortaya çıkan aksaklıkları nazara verip biz de bu sisteme geçersek başımıza bunlar gelir demenin bir âlemi yoktur.

Ayrıca yönetimlerin adına veya bunlara verilen isimlere ve kavramlara da fazlaca takılmak gerekmez. Zira İngiltere, İspanya gibi monarşi ile yönetildiği halde demokrat veya cumhuriyetçi geçinen pek çok ülkeden daha ileri düzeyde yönetilen ülkeler de mevcuttur.
Suriye veya Kuzey Kore gibi adı cumhuriyet olan, seçim yapılan sandık konulan bazı ülkeler vardır ki  tiranlara taş çıkartır. Geçmişte Saddam da seçim yapardı ve oyları 99.97. sini alırdı.

Bu yüzden tercih edilen yönetimin adından ziyade esasına bakmak gerekir. Uygulamada halkına değer veren halkın değerlerine saygı gösteren, hak ve özgürlükleri maksimum seviyede tutan bir yönetim tarzı başarıldıktan sonra buna hangi ismin verildiğinin bir kıymeti yoktur.

Nitekim monarşi olan Osmanlı devrinde Müslüman olsun veya olması hiç kimse kılığından, kıyafetinden, yaşantısından veya kıyafetinden dolayı en küçük bir eza veya cefa görmediği gibi Cumhuriyet döneminde sırf bu saydığım sebeplerden ötürü idam edilen binlerce insan oldu.

Biri monarşi olmakla insan haklarını ezip geçmediği gibi diğeri cumhuriyet olmakla insan haklarına saygılı davranmış olmadı.

Anayasasında cumhuriyet yazan ülkelerde başkanlık yazanlara nazaran daha totaliter rejimler var. Rejimin adı ve seklinden ziyade mahiyeti ve uygulamadaki esasları nazara alınmalıdır.

Başkanlık sistemi ile şu an uyguladığımız parlamenter sistem arasında ayrıntı itibarı ile fark vardır esas itibarı ile yoktur. Mevcut anaya Evren eliyle hazırlandığı ve Evren’i de otomatikman Cumhurbaşkanı yaptığı için cumhurbaşkanına çok geniş yetkiler vermiştir. Mevcut şekliyle Cumhurbaşkanın şartlar oluştuğunda meclisi feshetme, ülkeyi seçime götürme, yürütmenin başına geçip hükümete başkanlık etme, dilediği kişiye başbakanlık verme, orduya başkumandanlık etme gibi yetkileri vardır. Hukukçu Prof. Dr. Hasan Fendoğlu mevcut Cumhurbaşkanı’nın veya Başbakan’ın yetkilerinin ABD başkanından üç kat daha fazla olduğunu söylemektedir. 

Şu an Başbakan veya yürütmenin başı sıfatıyla Cumhurbaşkanı bütçeyi yapmak ve harcamak konusunda geniş yetkiler sahiptir. Bu harcamaları görünürde yasama organı olan TBMM denetler gibi görünse de yasama zaten çoğunlukta olan partinin kontrolünde olduğu için şekilden ibaret kalmaktadır. Nitekim bu tarihe kadar verilen 251 gensorudan sadece 2 si kabul edilmiştir.

Başkanlık sisteminin en belirgin tarafı güçler ayrılığı sistemidir. Başkan parti başkanı olmadığı için vekiller üzerinde bir tasarruf gücü yoktur. Vekiller dar bölge sistemi ile seçildiği için güçlü figürlerdir, parti başkanı olmadığından kimin vekil olacağına parti başkanları değil parti kurulları karar vermektedir.

Başkanın ne meclis ne de yargı üzerinde bir etkisi yoktur. Başkan meclisin çıkardığı yasalar doğrultusunda ülkeyi yönetir ve meclisin onayladığı bütçeyi harcar. Yüksek Yargı mensupları meclisin teklif ettiği isimler arasından Başkan tarafından atanır. 
Nitekim ABD tarihinde başkanlarla yargının nizahları meşhurdur ve daime yargı üstün gelmiştir. Aynı şekilde meclis de başkanın üstündedir. Geçen sene Kongre bütçeyi onaylamadığı için ABD hükümeti aylarca memurlarına maaş ödeyememiştir.

Çok çeşitli ve kaotik bir yapıya sahip olan ABD’ nin anayasası toplam 7 maddedir. Bir ihtilaf zuhur ettiğinde veya bir ihtiyaç hasıl olduğuna aralarındaki uzlaşma kültürü ile sorunları çözmektedirler.

Bizim en büyük sıkıntımız bazı kavramlara kutsal inek muamelesi yapıp bunları tartışma dışında bırakmaya çalışmaktan kaynaklanıyor.

 

Yazarın www.maraspusula.com daki diğer yazıları.