Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’nin kültür yayını olarak basımını yaptığı Bir Hüzünkârın Ömür Defteri/ Ahmet Doğan İlbey Kitabı adlı biyografinin de tanıtımı yapılıp katılımcılara hediye edildi. Büyük bir felaketin sene-i devriyesinde, büyük kayıpların ardından, büyük hüzünler yaşadığımız günlerde bu anma programı dostları bir araya getiren kıymetli bir buluşma oldu.

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Kahramanmaraş Şubesi ve TYB İstanbul Şubesinin ortaklaşa düzenlediği programa Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği  (MESDER) ev sahipliği yaptı. Program, Artvin’den anma toplantısına katılmak üzere gelen, merhum İlbey’in “Oflu Süleyman” diye isimlendirdiği Süleyman Kılıçbay’ın Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Oturum idareciliğini TYB Kahramanmaraş Şube Başkan Yardımcısı Mehmet Yaşar’ın yaptığı programda, Ahmet Doğan İlbey’in bir fikir adamı, cemiyet insanı, ağabey, dost, baba olarak etrafındaki herkesin rızasını almış bir insan olduğu belirtildikten sonra sözü ilk olarak TYB Kahramanmaraş Şube Başkanı Enver Çapar aldı. Çapar, “Bütün deprem şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Ahmet abiyi rahmetle anmak, ruhuna birer Fatiha göndermek için bir araya geldik. Ahmet abiyi unutmamız mümkün değil, zira Ahmet abiyi anmadığımız bir günümüz bile yok. Bizim kültürümüzde ağabeylik makamı diye bir şey vardır. Ahmet abi bu geleneği sürdüren gerçek bir ağabey idi. Ahmet abiyle bizim otuz yıla yakın bir dostluğumuz vardı.

Ahmet abi dostluk ve muhabbet kelimelerinin ete kemiğe bürünmüş haliydi adeta. Dostluğun ne olduğunu, muhabbetin nasıl olması gerektiğini biz ondan öğrendik. Bizi etkileyen en önemli vasfı hiçbir insanı kırmaması idi. Her insana ayrı değer verirdi. Normal bir konuşmadan sonra bile acaba karşımdaki incindi mi, onu kırdım mı hissine kapılır, mutlaka bunu belirtirdi. Her insanın bir gönül olduğu şuurunda yaşayan biriydi. Ondan bize dostluk ve muhabbet mirası kaldı. Sürekli bu milletin derdiyle dertlenen ve türkü dinlerken vecd haline geçen Ahmet abinin ruhunun gıdası muhabbetti. Şimdi biz burada bir araya gelip Ahmet abiyi hayırla yâd ettik, onun hakkında konuştuk. İnanıyorum ki bu durumdan ruhu şad olmuştur. Mekânı cennet olsun.” şeklinde konuştu. Yazarın hassasiyetlerini ve hiç kimseyi ömrü boyunca kırmadığını, “Ahmet Abi muhabbetin ete kemiğe bürünmüş haliydi” diye anlattı. “Şikâyet yok aziz dostlarım!” cümlesinin yazarın en çok kullandığı cümle olduğunu; kısa kısa, renkli ve gülünçlü, tebessüm ettirici “laf vermeyi” tavsiye ettiğini anlattı.

İkinci olarak söz alan Mehmet Raşit Küçükkürtül, Ahmet Doğan İlbey’in tercüme-i hâline dair bilgiler paylaştı. Küçükkürtül, İlbey’in hatırasına hazırlanan biyografi kitabına geniş bir tercüme-i hal yazısıyla katkıda bulunmuştur. Bu konuşmada İlbey’in yazarlık hayatı başta olmak üzere, meslek hayatı ve ailesine dair bilgilere yer verildi. İlbey’in okuma zevki edinme, yazmaya başlama serüveninden başlayarak edebî ve fikrî yazılarının hangi şartlarda, hangi hislerle kaleme alındığını aktaran konuşmacı İlbey’in daima arayış içerisinde, yeni fikirleri ve bakış açılarını gözeten, takip eden bir tavra sahip olduğunu vurguladı. İlbey’in 1980’lerde mahallî gazetelerde başlayan fikrî ve sosyal meselelere dair yazılarının 1990’larda ulusal gazetelerde devam ettiğini, yazdıklarının 2000’lerde internet gazeteciliğinin imkânlarıyla daha geniş bir okur kitlesini ulaştığını ifade eden Küçükkürtül, İlbey’in fikritakip sahibi bir yazar olduğunu ve yazılarını geliştirmeye özen gösterdiği için birçok yazısının ikinci, üçüncü versiyonlarının bulunduğunu söyledi.

İlbey’le uzun yıllara varan tanışıklığı ve hukukuna dayanarak aralarındaki sohbetlere, nüktelere atıflar yaparak konuşmasını geliştiren Küçükkürtül, merhum İlbey’in dedesi ve babasının Demokrat Parti’yle başlayan siyasî - sosyal gelişmeler içerisinde yer aldığını ve bunun da İlbey’in dünyasını şekillendirdiğini belirtti. Ayrıca İlbey’in hem fikir dünyasının hem sosyal yönünün Tanzimat’tan bu yana gelişen alaturka - alafranga, ilerici - gerici, sağcı - solcu tarzındaki tarihî, kültürel yarılmadan etkilendiğine ve İlbey’in iki asırlık batıcı tavrın karşısında bir fikrî tavır geliştirdiğine işaret etti. Konuşmada, yazarın sık sık “Eloğlu’ndan öteye gidemem/gitmedim” sözünü kullandığı nakledilerek onun ömrünün hemen tamamını Kahramanmaraş’ta geçtiği, şahsiyetinde Maraşlı kimliğinin önemli bir yer tuttuğu, yazılarını kitaplaştırma konusunda istediği şartları bulamadığı için bunun ukdesini kimseye bildirmeden gönlünde taşıdığı, gençlerle sohbet edip onların dostluğuyla tazelenmeyi ve yeni bakış açıları kazanmayı çok önemsediği de ele alınan başlıklar arasındaydı. Ayrıca Milli Kütüphane’den yazılarını derlediklerini, “Dükkan mektupları” adı altında kitaplaşmasını istediği mektuplar üzerine çalıştıklarını da ekledi. Derledikleri vecizeleşen sözlerine de bazı örnekler verdi, “Halkımız hayırlısı diyor ama manası üç cilt”.

Mehmet Yaşar, yazarın ardından yazı yazmak istediğinde hep eksik kaldığını çünkü Ahmet abi denilince dostluk, türkü, fikir gibi bir sürü hatıranın zihne üşüştüğünü, bundan dolayı bu hatıraların kitaplaşacağını ümit ettiğini belirtti. Yaşar, üçüncü olarak yazarın hayatında büyük şahitlerden biri olan İsmail Göktürk’e sözü bıraktı. Ahmet abinin yakın dostu İsmail Göktürk, “Ahmet abi ile yaklaşık kırk yıllık bir dostluğumuz ve muhabbetimiz vardı. Ahmet abi hayatımıza o kadar sirayet etmiş ki onu anmadığımız bir an bile yok. Kendisine bir gün ‘abi ben ölürsem arkamdan yazı yazar mısın’ dedim. Durdu ve şöyle dedi,  “Hem de çok acıklı yazarım aziz dost!” Bana aykırı üstadım derdi, bazı fikirlerim yüzünden. Bazı fikirlerim yüzünden. Ben kendinin sanayi toplumu insanı olduğunu söylerdim. Ahmet abi klasik bir insandı. Memuriyet hayatına da sirayet etmiş olacak ki ona ‘abi biraz sivil ol’ derdim. Kendisiyle sayısız hatıramız ve maceramız olmuştur. Bir ara benim aleyhime bir yazı yazmıştı. Bilgisayarı olmadığı için yazıyı benimle beraber bilgisayara aktarırken ‘çok ağır olmamış değil mi üstadım’ demiş ben de ‘yok ağabey’ demiştim. Kendisine ithafen Takvim Yaprağına Notlar isimli bir şiir yazmıştım. Bu şiire çok mutlu olmuştu. Dostluğun manifestosunu yazan bu hüzünkârın ardından Seher Vakti Yarin Kapısına Sırlanan Dost yazısını yazmak bize düştü. Ruhu şad olsun.” dedi. Dostlarıyla muhabbeti, insanları incitmekten çok imtina ettiği, klasik tabirine tam uyduğu, medeniyet anlayışı, “Dükkan-ı Yemen” dediği TYB Kahramanmaraş Şubesinin onun hayatındaki önemi, “ümmetin çocukları” diyerek Somalili Mahmut’un zatında cümle evlatları kucakladığı, yazarın “bir hocam” diye ifade ettiği hocalarının hayatındaki anlamı, yazılarını kaleme alma serüveni, türkülerin İlbey için önemi anlatılan konular arasındaydı. Göktürk, Ahmet abi ile ilgili çok konuşabileceğini ancak dostlarına da fırsat vermek istediğini söyleyip,  rahmet dileyip, hürmetlerini bildirerek sözü Mahmut Bıyıklı’ya bıraktı.

Dördüncü olarak söz alan TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, “Maraşlı olmasam da kendimi her zaman Maraşlı olarak görürüm. Her dönemde ve her mahfilde mutlaka bir Maraşlı arkadaşım olmuştur. Maraş’a ayrı bir muhabbetim oldu her zaman. Üniversiteden arkadaşım Enver Çapar bir gün bana Ahmet Doğan İlbey’in kitabı Bir Hüzünkârın Tahrir Defteri adlı kitabı hediye etti. Ahmet abi ile tanışmamız ve dostluğumuz o zaman başladı. Çeşitli vesilelerle Maraş’a birçok defa geldim, her geldiğimde kendisinin Dükkân diye isimlendirdiği TYB Kahramanmaraş Şubesinde doyumsuz sohbetlerimiz oldu. Kendisini her bayram telefonla arar bayramını kutlardım. Bazen Sultanahmet’ten bazen Eyüp Sultan’dan. Oraların manevi iklimi Ahmet abiyi o kadar etkilerdi ki telefonda ağlamaklı olurdu. Mekânı cennet olsun.” diye konuştu. “Ahmet abinin bugün hayırla yâd ediliyor olması onun hayatının güzelliğini gösteriyor. Bazı güzel insanlar var ki hayatlarında olduğu gibi vefatlarında da birleştiriyor. Ahmet abi bugün bizi birleştirdi, buluşturdu.” diyerek programın hazırlanmasında ve kitap basımında emeği olanlara teşekkür etti. “Allah bu topraklardan Ahmet Doğan İlbeyleri eksik etmesin, Maraş’ta yeniden yeni Ahmet Doğanlar yetişsin inşallah.” deyip cümle deprem şehitlerine rahmet okuyarak sözü yazarın dostlarına bıraktı.

Beşinci olarak Ahmet Doğan İlbey’in kızı Bilge Doğan söz aldı. Güzel bir çocukluk dönemi geçirdiğini, böyle bir anne ve babanın evladı olmanın kendisi için bahtiyarlık olduğunu anlattı. Ahmet Doğan İlbey Kitabı’nın bu programa yetişmesinin kendisi ayrıca mutlu ettiğini belirtti. Kitabın editörü olmanın kendisi için ayrı bir değeri olmasından bahsetti. Kitabın hazırlanmasında emeği geçen herkes, özellikle kitabın yayımlanmasını sağlayan Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Kültür Spor ve Turizm Daire Başkanı Duran Doğan ve Kütüphaneler Müdürü Mesut Serdar’a, programa ev sahipliği yapan MESDER yönetimine ayrı ayrı teşekkür etti.  “Bu yaşıma kadar onların evladı olmayı bana nasip ettiği, sonrasında şehitlik mertebesine yükseldikleri için her gün Rabbime hamdediyorum. Hüzünle her daim ağlamakta olan bir yanımız var, bir hocamın dediği gibi bu hasret bizi güzelleştirecek diye umut ediyorum.

Robotik diz protezi ameliyatının önemli 5 avantajı Robotik diz protezi ameliyatının önemli 5 avantajı

Bu gece buraya gelen çok değerli dostlarının ve evlatlarının her birinde babamın izini görüp duygulanıyorum. Babamla ilgili anlatacak çok şey var, benim özelde de pek çok anım var, inşallah bunları yazabilmek nasip olur. Yaraların açıldığı yerde iyileşeceğine inanarak Maraş’a geri döndüm, iyi ki sizler varsınız” diyerek sözü Fatma Gülşen Koçak’a bıraktı.

Son olarak söz alan Fatma Gülşen Koçak, “Ahmet abi çok değer verdiğim bir büyüğümdü. Ahmet abi, TYB Basın-Fikir ödülünü aldığında Maraş’a gelmiştik. Evinde misafir olduğumuzda sohbet esnasında kızı Bilge’den bahsetti ve ‘O, artık sana emanet’ dedi. Bilge ve kızı İstanbul Yağmur artık benim kızım oldu. O emanete ömür boyu sahip çıkmaya çalışacağım. Rahmetle anıyorum Ahmet abiyi.” İstanbul’daki işlerinden ne zaman fırsat bulsa soluğu Maraşta aldığını, Maraşlıların insanı bağrına bastığını, kendini evinde gibi hissettiğini, artık yarı Maraşlı sayıldığını söyleyip teşekkür ederek sözlerini bitirdi.

Programda ayrıca Oturum İdarecisi Mehmet Yaşar, Ahmet Doğan İlbey’in “Bir Çığlık Yükselir Yeşil Vadiden” şiirini seslendirirken İsmail Göktürk ise İlbey’e ithafen yazdığı “Takvim Yaprağına Notlar şiirini okudu.

Program bazı dostlarının da söz alıp yazardan bahsetmesi ve yazar için hazırlanan biyografi kitabının misafirlere hediye edilmesiyle sona erdi.