Cumhuriyetçi ve laik elitler 1923 yılında kendilerine hazır sunulan bir modeli bulunca sistem üzerine kafa yorup kafa konforunu bozmak istemediği için, sistem ve rejim tartışmalarına hiç sıcak bakmamışlar, bu konuyu adeta tabu haline getirerek bu sahada dokunulmaz bir alan oluşturmuşlardır.

Bunun en önemli sebebi mevcut sistemin kendilerini imtiyazlı bir zümre haline getirmiş olmasıdır. Sonradan gelecek değişiklikler bu imtiyazı ellerinden alacak diye ödleri kopmuştur.

1923 yılında Cumhuriyeti ilan ettikten sonra aynı yıl içerisinde yapılan seçimlere Halk Fırkası tek başına girmiştir. Seçimin yapıldığı Nisan 1923’te henüz Halk Fırkası da kurulmamış olduğu için o günkü adıyla Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Grubu olarak seçimlere girilmiş sonradan bu grup Halk fırkasını almıştır.

23 Nisan 1920 den beri Meclisin alnının çatında "egemenlik bila kaydu şart milletindir" denmesine rağmen millet egemenliği bir türlü ele geçirmeye muvaffak olamamıştır. Çünkü 1923 ten 1950’ye kadar 27 sene boyunca milletin önüne tek sandık tek seçenek tek parti konmuş millet tek seçenekten birini seçmek zorunda kalmıştır.

İradesi ile 27 yıl dalga geçilen millet nihayet 1950 yılında ikinci bir seçenek bulunca var gücüyle oraya yönelmiş ve Demokrat Partiyi 1950-1954 ve 1957 seçimlerinde ezici bir çoğunlukla iktidar yapmıştır. Zaten o tarihten sonra CHP bir daha tek başına seçim kazanamamıştır.

..............

Cumhuriyet nasıl ilan edildi?

Birinci TBMM’de meclis hükümeti modeli uygulanmıştı. Bu model artık yürümez olmuştu. Çünkü her bakanlık için ayrı ayrı seçim yapılıyordu. Bu da bazen günler bazen de haftalar alıyordu. Yine böyle bir hükümet krizi baş gösterdi. 27 Ekim 1923'te İcra Vekilleri Heyeti'nin istifa etti.

29 Ekim 1923’te hükümet modeli olarak Cumhuriyet ilan edildi. Böylece yeni rejimin adı netleşmiş oldu. Meclisin tamamı Halk Fırkasının vekillerinden oluşmasına rağmen bu değişikliğe muhalefet eden epeyce bir isim vardı. O yüzden mecliste vekillerin yarısı varken konu gündeme alındı 150 civarında vekilin onayı ile ilan edildi. Daha bir gün evvel cumhuriyetin ilanı diye bir şey yok kim uyduruyor bu lafları diyen Mustafa Kemal Paşa ertesi gün cumhuriyeti ilan etti.

Sonradan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kurarak CHP ye ve Mustafa Kemal Paşa’ya Muhalefet edecek olan Paşalar Cumhuriyetin bu şekliyle ilanına karşıydılar. Çünkü tüm yetkiler Cumhur reisinin elinde toplanıyordu. Başbakanı da o tayin ediyordu Meclis Başkanın da böylece Yasama ve yürütme tamamen Reisicumhurun elinde şekilleniyordu. Bunu diktatörlük olarak nitelediler. Meclis fonksiyonlarının iyice azaldığını, yasama organının bağımsızlığını yitirdiğini söylüyorlardı.

Mustafa Kemal Paşa ise Türkiye’ye getirmek istediği yeni düzeni rahatlıkla kurabilmek için bütün yetkilerin elinde olmasını istiyordu. Ülkede yeni bir rejim yerleşecekti ve bunun için elinin çok güçlü olması şarttı.

............

Fransız Modeli

Mustafa Kemal Cumhuriyeti ilan etmeden evvel dünyadaki sistemleri incelemiş ve bize uygun olan modelin Fransız modeli olduğunu görmüştü. Sistem oradan alınınca daha sonra oluşturulan idare hukuku da mecburen Fransa’dan alındı.

Fransa devrimden sonra toplam beş kez Cumhuriyet kurmuştur. 1830 da ve 1848 de iki kez rejim yıkılmış yeniden kurulmuştur. 1870 lerde kurulan 3. Cumhuriyet 1946 senesine kadar devam etmiştir. Bizim aldığımız model buydu. Fakat bu sistemde de aradığını bulamayan ve sorunlarla başa çıkamayan Fransa sistem arayışlarına devam etmiş 1958 de şimdiki yarı başkanlık sistemine geçmiştir. Yani 5. cumhuriyeti ilan etmiştir.

Eğer model olarak M. Kemal’in yaptığı gibi Fransa’yı örnek alacaksak rejim ve sistem tartışmalarından kokmamalıyız.

ABD 1783 yılında bağımsızlık ilan ettiği zaman 13 ayrı devletti. Bunları birleştirecek tek formülün başkanlık olduğunu gördüler. Pek çok tartışma yaptılar. Bağlayıcı bir anayasanın hareket alanını kısıtlayacağını zaten bir ihtiyaç hasıl olursa temsilciler meclisinin ve Kongre’nin toplanıp gerekli kararları alacağını düşünerek ana hükümleri vaz eden 7 maddelik bir minyatür anayasa yaptılar. Şeklen krallığın devam ettiği İngiltere’de ise hiç anayasa yok. Bizdeki aslında sistem tartışması değil. Eski düzen sayesinde imtiyazlı bir konum elde eden CHP ve şürekasının bu imtiyazları kaybetme korkusuyla milleti galeyana getirme çabası.

Darbe sonrası yapılan 1961 ve 1982 anayasaları egemenliği milletin elinden alıp ilgili kurumların eline vermiş, CHP bu kurumlara yerleşerek devleti ele geçirmiş, yapılan seçimler anlamını yitirmişti. CHP nin mevcut sistemi can havliyle savunması normaldir.

Çünkü anayasayı darbeyle yapıp seçilmişlere hayat hakkı bırakmayan bu sistem iktidar olmak için seçim kazanmayı değil, kurumları ele geçirmeyi esas almaktadır.

 

Maraş Pusula Haber - maraspusula.com / Yazar, Şevki Karabekiroğlu