Ülkemiz farklı bir yönde son sürat fukaralaşmaya doğru gidiyor…

Sadece çöken ekonomiyi, aç ve işsiz kalan vatandaşların hayat kavgasını ya da gelecekten umutsuzca koparılmasını yaşamıyoruz. Aynı zamanda  sosyal devlet olmaktan çıkarılması, geleneksel ahlak, kurumsal etik, yasalara ve de insana saygı, toplum ve doğaya sevgi, dürüstlük, onur, namus, özgürlük ve dayanışma gibi ülkenin çok önemli değerlerini de kaybetmeye zorlamasıyla karşı karşıyayız! Üretmeyen ekonomide, özellikle tarım ve hayvancılıkta iyice çuvalladık. Arz ve talebi karşılamak için ithalatla elde edilen gıda maddeleri, işleyen devlet kurumlarının işlevsel halden çıkarılmasına ve özelleştirilmesine, meclisin yok sayılmasına, her şeyi ben bilirim, ben yaparım ‘diyen bir anlayışla yaşamaya terk edildik! Şimdi ise buradan çıkış yolunu aramaya koyulduk! Bu gidişat gidişat değildir? İktidarıyla, muhalefetiyle ne yapılacaksa bir an önce yapılmalıdır. Türkiye’miz farklı bir konuma düştü,vatandaşımız şimdiye kadar hiç olmadığı kadar fukaralaştı ,elinde avucunda ne varsa tüketti. Yüksek Enflasyon altında kalan ve gözünü bayram ikramiyesinin artırılmasına diken 13 milyon 465 bin emeklin bu umudu da suya düştü. Gerçekten bunları yazmaktan haz duyan bir gazetecide değilim! Hükümete muhalif, muhalefete yakında değilim. Ülkesini ve insanını seven bir Türk vatandaşıyım. Ülkemin yetiştirdiği, bağımsız ve tarafsız bir gazeteciyim. Bu olumsuzluklar bir an önce bitsin istiyorum. Memleketi kim yönetirse yönetsin, ülkem ve halkımız Refah içinde yaşasın istiyorum. Vatandaşlarımız zor durumda kalmasın istiyorum..