Dün, bundan 30-40 yıl kadar önce, köylüyü tarlasında düşünüyorum. 

Komşusundan aldığı buğday tohumlarını çuvallayıp ekim zamanının gelmesi için mevsimini bekliyor.

İnsanlar bir lokma bekliyor.

Tan yerinin ağarmasıyla, tarlasını sürmek için bir çift öküzün, at, inek ne bulursa, tahtadan yapılmış sabanla çite koşup günlerce tarlayı kazıyor.

İnsanlar bir lokma bekliyor.

Ekim zamanı geldiğinde “bideri” tarlaya saçıyor.

İnsanlar bir lokma bekliyor.

Mevsimler, karlar, yağmurlar, mevsimler, güneş. Tohumlar büyüyor başak verip ekin oluyor…

İnsanlar bir lokma bekliyor.

Çiftçi elinde tırpanı, orağı tarlaya giriyor ve günlerce metre metre ekini biçiyor…

İnsanlar bir lokma bekliyor.

Ekini harmana taşıyor, bir çift hayvan bulup “gem”  buluyor, harmanda kuruluyor, sapla saman ayrılıyor.

İnsanlar bir lokma bekliyor.

Harman yerinde olgun başaklar “yaba” ile rüzgârın da el vermesiyle savruluyor

İnsanlar bir lokma bekliyor.

Buğdaylar altın gibi yığıldıktan sonra, eleklerden geçirilip “çelik çelik” torbalara dolarken, samanlar “harallara” basılıyor. 

Gelecek yılın tohumları ayrılıyor. Ödünçler, öşürler  veriliyor.

İnsanlar lokma bekliyor…

Samanlar ahıra, buğdaylar ambara "gölüklerle" taşınıyor, gün batıyor.

İnsanlar lokma bekliyor…

Gün doğuyor, bir “beygire” yüklenmiş bir çift torba buğday değirmenin yolunu tutuyor.

İnsanlar lokma bekliyor…

Değirmen… Değirmende sırada bir sürü insan, köylü yükünü bir kenara yığıp sırasının gelmesini bekliyor. Sanki buğdayları değil insanı öğütüyor.

İnsanlar lokma bekliyor.

Değirmen taşı dönecek su, rüzgar, işçi bekliyor.

İnsanlar lokma bekliyor...

Gün doğuyor, gün batıyor, taş dönüyor, buğday un oluyor, bulgur oluyor... taşın hakkı verilip un, bulgur, yüklenip eve dönülüyor.

İnsanlar lokma bekliyor…

Köy kamyonu gün doğmadan yollara düşüyor, köylü unu sırtlayıp emeğini şehre götürüyor.

İnsanlar lokma bekliyor…

Gün tepeye, un kazana, odun fırına, köylü 3-5 kuruşa sevinerek bitpazarının yolunu tutuyor.

Un yoğuruluyor, hamur oluyor, sıcak sıcak ekmek oluyor…

İnsanlar lokma bekliyor…

Tan yeri ağarıyor mahallenin bakkalı fırıncıdan ekmekleri alıp, “dükkana” götürüyor..

İnsanlar lokma bekliyor…

Elinde birkaç kuruş, yarı uykulu bir çocuk bakkala gelip, ekmeklere bakıyor. Eviriyor, çeviriyor, beğenmiyor, diğerine dokunuyor, birkaç ekmek alıp çıkıyor. Dönerken bir lokma tadımlık alıyor.

Sofrada kardeşler, anne baba, bir çocuğa, bir ekmeğe bakıyor. Sonra bir ses çocuğa, daha “iyisini” alamadın mı diye çıkışıyor…

Lokma çocuğun boğazında kalıyor, bir ekmeğe bakıyor, bir çocuğa bakıyor, bir sofraya bakıyor.

Ekmek saygı bekliyor, emek saygı bekliyor.

Lokma insan bekliyor…

Allah şükür bekliyor...

 

Maraş Pusula Haber - www.maraspusula.com / Yazar Nadir Yıldırım