BAŞTAN belirteyim bu yazı, ülkenin ve dünyanın boğucu gündeminden az buçuk uzaklaşıp gülümsemek, gülümsetmek için yazılmış, “hafta sonu yazısı” kıvamında bir yazıdır.

“İşim olmaz gündemden uzak bir konu ile” diyorsanız, sayfayı hemen atlayın, bu yazıyı okumayın…

Allah sağlıklı uzun ömürler versin eski Belediye Başkanı ve milletvekili Ali Sezal, benim hayatımda çok önemli yeri olan, çok değer verdiğim bir büyüğümdür.

Allah gani gani rahmet eylesin eski milletvekillerimizden Atilla İmamoğlu onun için, “….. gibi dostum olacağına Ali Sezal gibi düşmanım olsun. Hiç riyakârlık yapmaz, bana düşmansa ‘ben senin düşmanınım’ diyecek kadar merttir…” dediğini hiç unutmam.

Oğlu Abdulkadir Sezal, gençlik dönemi arkadaşlarımdan biridir.

Nesli tükenmiş bir “Doğrucu Davut”tur desem yerindedir.

Kendi bildiği doğruları konusunda çok tutucudur ve bundan asla ödün vermez.

Özellikle de Devlet malı konusunda çok hassastır, bu konuya duyarlı olmayan babasının oğlu bile olsa lafını budaktan esirgemez, gerektiğinde ağız dolusu da iltifat (!) eder…

Siyasetin içine girmez ama sosyal medyasında her gün bir CHP liderini, bir de Saadet liderini çok öper, bu ikisine çok kızgın ifadeler yazar.

Hatta bir paylaşımında “Ölürsem vasiyetim olsun bu Temel’i aman ha cenazeme koymayın…” diye bile yazdı.

Kadir, politikacı bir aileden gelmiş olmasına rağmen çok enteresandır, sıkı bir Milli Görüşçü ve sıkı bir Ak Partili’dir ama kesinlikle partiye adımını atmaz, parti pırtı işi ile uğraşanlarla da öyle çok oturup kalkmaz.

NE İŞİM OLUR ABİ BENİM TEMELLE MEMELLE

ASIL konumuza gelecek olursak…

Mâlumunuz, Kadir’in kardeşi Mehmet Cihat Sezal, Ak Parti Kahramanmaraş milletvekili…

Vekil Sezal’la telefon sohbetimizin ardından, ertesi günü kendinin ofisinde biraraya gelme fikrimiz sonrasında ben, “Kadir’i de çağır” dedim.

Vekil Sezal ise, “Abi benim dememle gelmez o, sen çağır ama yine geleceğini sanmam…” diye yanıt verdi.

Kadir’i aradığımda aldığım cevap; “Şimdi onun yanında bir gafla da (grup) particileri olur, yok ben gelmem” dedi.

Eh ne de olsa aynı mahallenin çocuğuyuz, aynı suyu içtik. İnatlıkta ben de ondan aşağı kalmam, Kadir’i mutlaka ikna etmeliyim.

 “Haberin var mı Temel Karamollaoğlu Maraş’a geliyor.” dedim.

“Ne işim olur abi benim Temelle Memelle, bana ne…” dedi.

Şimdi Kadir’i can alıcı noktasından yakalamıştım. “Kadir programı şimdi elime geçti, babanı da evinize kadar gelip ziyaret edecekmiş ve hatta uygun olursa gece konaklamasını da sizde yapacakmış…” deyince Kadir, “Eyvah Eyvah…” diyerek telaşlandı.

Sonrası mı?

Sonrasında ise bu programı bozacak formülün bende olduğunu söyleyince, “Tamam abi yarın saat kaçta buluşuyoruz Cihat’ın ofisinde?”

Yani yazının başlığındaki gibi Kadir’e ölümü gösterip, sıtmaya böyle razı ettim.

YATACAK YERİ ÇOK

BU GENÇLERİN

BİR yetimin, bir öksüzün başını sen okşa, hem onlar mutlu olsun hem de sen" sloganıyla yetim ve öksüz çocuklara sürpriz hediyeler vererek sevindiren Rümeysa Demir ve ekip arkadaşlarının…

YATACAK YERİ YOK

BÖYLE DOKTORUN

DİŞ hekimi Cennet Taşdemir’in iddiasına göre, nöbet yerini terk eden ve çağrıldığı halde gelmeyerek annesinin ölümüne neden olan Kahramanmaraş’ta bir özel hastanenin doktor ve yöneticilerinin…