Muhsin Başkanının bir cinayete kurban gittiği artık anlaşıldı. Tertip sahipleri şu günkü şartlarda bile ellerini ne kadar sağlam görüyorlarsa döke saça bir iş yapmışlar ve bir sürü açık bırakmışlar.

Bu güne kadar yazılarımda bu konuya bulaşmadım. Konu o kadar derin ve çetrefilli ki bir iki yazıyla işin içinden çıkacağıma aklım kesmedi. Zaten bu cinayet olayının kitabı da yazıldı.

Benim söyleyeceğim konu başka.
Muhsin Başkan’ın çok yakın arkadaşlarından biriyle konuştum.
Bizzat kendisinden dinlediği bir olayı nakletti.

Olay şu:

Recep Tayyip Erdoğan malumdur ki Ak Partiyi kurup 2002 seçimlerine girdiğinde siyasi yasaklı idi. O yüzden partisi seçim kazandığı halde kendisi seçilememiş bu yüzden de Abdullah Gül Başbakan olmuştu.
Bu arada derin devlet en dişli adamlarını Ak Parti’ye yerleştirip gelişmelere birinci elden müzahir olmaya başlamıştı. Bunlardan bir kısmı deşifre oldu ve yurt dışına kaçtı, bir kısmı da gidip silik bir parti kurdu, ayrıldı.
Derin devlet Tayyip Erdoğan’a bir tuzak kurdu.
Onu siyasi yasaklardan kurtaracak bir formül önerdiler.
Gerçekte bu formül hayata geçseydi Tayyip Erdoğan ebedi olarak siyasetten men edilmiş olacaktı.
Derin devletin içinde Muhsin Başkan’a yakın bazı isimler kurulan tuzağı kendisine ilettiler.
Muhsin Başkan hemen Tayyip Erdoğan’ı arayarak üç saat sonra nereye gidecekse oraya gitmemesini, büyük bir tuzak kurulduğunu söyledi.
Muhsin başkan ile Tayyip Erdoğan çok iyi dosttular.
Erdoğan dostunu dinledi ve gitmedi.
Tuzak boşa çıktı.
Gerek Ergenekon davalarında gerekse diğer davalarda Muhsin başkan demokrat ve milliyetçi bir tavır sergileyerek tüm derin tezgahlara karşı milletin yanında yer aldı.
Daha önceki Refah Yol döneminde de militarizme karşı duruşunu zaten biliyorduk.
Aynı dostumun naklettiğine göre Tayyip Erdoğan çok değer verdiği Muhsin Başkan’ı kendi partisine davet etmiş ve onu Meclis Başkanı da yapmak istemiş. O zaman BBP yönetimi mevcut şartları kendi lehlerine görerek bu teklife mesafeli durmuşlar.
bu yazı 4 yıl önce yazılmış ve yayınlanmıştır...