Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yaşlıların sağlık sorunlarıyla ilgili Meclis araştırması açılması isteği doğrultusunda gündeme gelen konu üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
    Yaşlıların sorunlarının saptanması konusunda Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de araştırma tekliflerinde bulunmuştuk ve bu yüzden de bu konuda Meclis araştırma komisyonu kurulmasını destekliyor ve yerinde buluyoruz.
    Şimdi, yaşlılık farklı şekillerde tanımlanmaktadır. En çok kabul edilen pratik tanımlama ise Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı tanımlamadır. Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş üstünü "yaşlı" olarak kabul etmektedir. Bu, resmî olarak da ülkemizde çalışma yaşı sınırı olarak kabul edilmektedir bildiğiniz gibi. Şimdi, buna baktığımız zaman yani yaşa göre yaptığımız zaman tanımı bu bir kronolojik tanımlamadır ve takvimsel bir tanımlamadır ve pratik bir tanımlamadır. Şimdi, 65 yaş üstünü yaşlı olarak kabul ettiğimizde nüfusumuzun da Türkiye'de ciddi bir şekilde yaşlanma eğiliminde olduğunu da görmemiz gerekiyor. 2021 sonu itibarıyla Türkiye'de 65 yaş üstü nüfus tüm nüfusun 9,7'sini oluşturmaktadır ve Türkiye de ciddi bir şekilde yaşlanan bir toplum hâlindedir. Tabii, bizden daha yaşlı toplumlar var. Özellikle yaşlı nüfus tüm dünyada da artmaktadır. Bazı ülkelerde örneğin Japonya, kuzey Avrupa ülkeleri, İtalya'da ise 65 yaş üstü nüfus tüm nüfusun yüzde 20'sinden fazlasını oluşturmaktadır. Tabii, bu yaşlanmayla birlikte Türkiye'deki demografik yapı da değişmektedir. 65 yaş üstü nüfusumuzun yüzde 60'ını kadınlar, yüzde 40'ını erkekler oluşturmaktadır. Türkiye'de doğumların azalmasıyla birlikte ciddi bir şekilde nüfusta yaşlanma da ortaya çıkmaktadır. Özellikle hastalık tedavisinde ve bakımında ilerlemelerin de bunda etkisi var ve toplum olarak da artık yaşlanan bir toplum grubuna girmeye başladık. Tabii, 65 yaş şu an belki çok düşük bir yaş geliyor çünkü Türkiye'nin doğuştan beklenilen yaşam süresi de 80'e çıkmıştır. O yüzden bu kronolojik tanımlama farklı bir yeni tanımlamayla da kendini göstermektedir ve yaşlı nüfus 3'e ayrılmaktadır: 65-74 yaş arası genç yaşlılar, 75-84 arası orta yaşlılar, 85 yaş üzeri de ileri yaşlılar olarak kabul edilmektedir ve bazı kaynaklarda da artık yaşlı nüfus olarak 80 yaşın üstü alınmaktadır.
    Tabii, yaşlılık birçok yönüyle gündeme gelen bir konudur; biyolojik tanımı vardır, sosyolojik tanımı vardır, ruhsal tanımları da vardır. Aslında biyolojik anlamda baktığımızda yaşlanmak damarsal fonksiyonların azalmasıyla alakalıdır. "Kılcal damar" dediğimiz damarların zayıflaması ve buna bağlı olarak hücrelerin beslenmesindeki bozulmaya bağlı olarak fonksiyonlar yitirilmekte ya da yeti kayıpları olmaktadır. Özellikle kılcal damarlarda yaşla veya şeker hastalığıyla, tansiyonla beraber bozulmalar meydana gelmektedir. Aslında kronolojik yaşla biyolojik yaş birbirinden farklıdır. Bazen bakarsınız yaşı 80'lerdedir ama görüntüsü 60 yaşında da olabilir ya da tersi de olabilir, bir kişi takvim yaşı olarak 60 yaşlarındadır ama görüntüsü 80 yaşlarında da olabilir; bu tamamen biyolojik bir yaşlılıktır, hücre yapısındaki beslenme bozukluklarından kaynaklanan bir durumdur. Her hâlükârda yaşlı nüfus artmaktadır. Türkiye'nin de buna hazırlıklı olması lazım. Bu bir gerçek. Bunun artık birçok sosyal sebepleri, tıbbi nedenleri vardır ama yapacak da pek bir şey yok. Türkiye'de ciddi bir şekilde doğumlar azalmaktadır. Biraz evvel de söylediğim gibi, doğumların azalması en bariz şekilde kendini nüfus artışlarında ve toplum yaş yapısını da etkilemiştir. Özellikle 2020 yılında, belki de Covid salgınının etkisiyle nüfus artış hızımız yüzde 0,5'e inmiştir. Bu da ciddi bir şekilde ne kadar teşvik edilse de doğumların azaldığını da gösteriyor ve toplumumuzun yaşlandığını da göstermektedir. O zaman bunu kabul edip buna hazırlıklı olmak lazım. Bu Meclis araştırması açılması önerisiyle hem sorunların saptanması hem de bununla ilgili politikaların ve programların geliştirilmesi gerekliliğini de belirtiyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, durumu dikkate alarak yaşlılarla ilgili sosyal politikaların, tıbbi politikaların, sağlık hizmetlerinin ve tüm hizmetlerin yeniden yapılanması ve kurgulanması gerekmektedir. Bu da artık zorunlu bir ihtiyaçtır. Her kamu kuruluşunun kendine göre politikalarında, programlarında değişiklik yapması elzem hâle gelmiştir.
    Yaşlılığın artmasıyla birlikte dünyada iki bilim dalı gelişmiştir; biri geriatri, ikincisi de gerontolojidir. Geriatri yaşlıların tıbbi sorunlarıyla ilgilenmektedir. Gerontoloji ise yaşlıların sosyal sorunlarıyla ilgilenmektedir. Sadece geriatri klinikleri kurarak, hastanedeki yatak sayısını artırarak yaşlılara hastanede bakmak şeklindeki bir mantık doğru değildir. Bugünkü kabul edilen yaklaşım yaşlıyı kendi sosyal çevresi içerisinde tutmak ve aktif yaşamasını sağlamaktır. Onun için, bu tür düzenlemeleri mutlaka yapmamız lazım. Tabii, yaşlılık kendi başına bir risk grubudur. Sağlık hizmetleri anlayışında önemli değişiklikler olmuştur, eskiden bebekler ve çocuklar için "risk grubu" derdik, şimdi yaşlılar için "risk grubu" diyoruz. Sağlık hizmetinde risk yaklaşımı, daha fazla hasta olan ve daha fazla ölme olasılığı olan kişiler için daha fazla sağlık hizmeti verilmesi anlamına geliyor. O yüzden, bizim de yaşlılara yönelik sağlık hizmetlerini de planlamamız gerekiyor çünkü hastalanma ve ölüm olasılıkları özellikle kronik hastalıklar ve kanserler yaşlılarda daha fazla görülüyor. Bunun için sağlık hizmetlerinde ve sosyal hizmetlerde mutlaka bu tür düzenlemeleri de yapmamız ve gerekli önlemleri de almamız gerekiyor. En önemli risk grubu yaşlıların kendisidir ama yaşlıların içerisinde de daha riskli gruplar var, daha yaşlı olan, yalnız yaşayan, evinde tek başına yaşayan, kimsesi olmayan veya kronik hastalığı olan ya da yatalak olan, engelli olan kişiler daha risklidir. Onun için, bunlara yönelik sağlık hizmetlerini de daha yoğun bir şekilde vermemiz lazım ama ne olursa olsun yaşlıyı mümkün olduğu kadar kendi sosyal çevresinde, kendi ailesi içerisinde tutmak ve orada desteklemek daha doğru bir yaklaşımdır; bu, yaşlının psikolojisi ve ruh sağlığı açısından da çok önemlidir. Ona küçük işler vererek hâlâ değerli olduğunu hâlâ işe yaradığını da bir şekilde desteklemek gerekiyor veya onlar için sosyal ortamlar da hazırlamak gerekiyor. Böylece yaşlının mutlaka sorunlarının saptanarak bu konuda gerekli önlemlerin alınması konusunda Meclis araştırması açılmasının gerekliliğini çok doğru buluyoruz ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu araştırma komisyonunu destekliyoruz. Buradan çıkacak kararlar doğrultusunda da yaşlıların sağlığıyla ilgili veya sosyal hayatıyla ilgili yapılacak düzenlemeleri çok gerekli ve yerinde buluyoruz ve bir an önce de bunun sonuçlanmasını ve hayata geçirilmesini bekliyoruz. Özellikle Aile Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve yerel yönetimler bu konuda mutlaka iş birliği yapmalıdır. Farklı kurumlar tarafından verilen hizmetlerin tek bir elden organizasyonunun belki daha etkin ve daha verimli sonuçları da olacaktır. O yüzden araştırma komisyonunu destekliyoruz ve sonuçlarını acil bir şekilde bekliyoruz diyorum, herkese sağlıklı yaşlılıklar diliyorum.