Ülke bu hale nasıl geldi?

Sabah ekmek, öğle yağ, akşam benzin/mazot kuyruğu… İnsan yaşamını ilgilendiren her şey, dünden daha pahalı yarından uzuz diye düşünür olduk. Vatandaşın dün aldığı bir ürün ve hizmet dünden daha pahalı ama yarından daha ucuz oluyor?

Bu nedenle vatandaş bugün bulduğu zorunlu ihtiyaç ürünlerini parası yettiği kadar almaya çalışıyor ki yarın daha pahalıya almak zorunda kalmayalım diye.

Hatta yarınlardan endişesi olanlar,yani cebinde  parası olanlar özellikle ayçiçeği yağı,un,şeker ve makarna gibi temel gıda maddelerinden daha fazla alarak evinde stok yapıyor.

 İnsan yaşamına dair, ihtiyaç olan her şeyde durum böyle. Akaryakıta,tüm gıda ve tekstil ürünlerine otomatiğe bağlanmış gibi neredeyse her gün zam geliyor. Vatandaş da bunu gördüğü için yeni zamlar yürürlüğe girmeden, yatağından kalkar kalmaz dışarıya fırlıyor ve cebindeki parasıyla sabah ekmek, öğle yağ, akşam ise benzin kuyruğuna giriyor? Aracının deposuna motorin alabilmek için akaryakıt istasyonlarına koşan vatandaş, oluşan kuyruğa aracını ekliyorsa kendisini şanslı hissediyor. Akaryakıt kuyruğuna giren vatandaş, aracının deposuna ne kadar yakıt koydurabilirse onu o gün için kâr sayıyor.

Tarım çöktü, hayvancılık bitti mi?

Mart kapıdan, COVİD-19 camdan baktırıyor. Hükümetin tarım ve hayvancılık planlama politikası çok zayıf. Bir ülkenin can damarı olan Tarım ve Hayvancılığın can çekişiyor olması topluma güven vermiyor, tam aksine endişe yaratıyor. COVID-19’unda büyük darbe vurmasıyla çok daha etkilenen, Tarım ve Hayvancılık bizim ülkemizde daha çok hissedildi. Tarım ve Hayvancılığını destekleyen ülkelerin bize göre olumsuzluklardan daha az etkilendiğini görüyoruz. Bu ülkelerin bizim kadar dışa bağımlı ve ithalatçı olmadığını da görüyoruz. Koronavirüs ile mücadele eden ülkemizde çokça can ve fazlasıyla maddi kayıp verdik. "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" deyiminin yerini  "Tarım çöktü, hayvancılık bitti"  deyiminin yer aldığını görüyoruz.

Neden mi.?

Plânlı bir tarım politikamız olmadığı için…