Kendi ağacına küsüp, kendine bile muhalif, bilinmeze savrulan sarı yapraklar gibiyiz şimdi. Dönerken kendi rüzgarımızda, soğuk sessizlikler alıyor sıcak tebessümlerin yerini. Sonra yıkılıyor bir bir köprüler, demir yığınları altında kalıyor, soluğu kesilmiş kırgın gönüllerin. Kulağımızda isyanı hiç dinmiyor, içimizde terkedilmiş birilerinin.

Herkes biraz yorgun, herkes biraz tutuyor çaresizliğin bir ucundan. Sonra kendimizi bile kandıran sahte gülüşlerimiz, çare olmuyor artık gönül yaralarımıza. Yavaş yavaş hazırlanıyoruz, çiçeklerle karşılanmayı umduğumuz, nihayeti bilinmez mevkiye çıkan, zorunlu bir yolculuğa. Dudağımızda kalan sevdiklerimize tek bir söz.

HAYIRLA...