İstanbullu mühendis Hakkı Özdenören ile Kahramanmaraşlı Ayşe Hanım'ın oğlu olarak 1940'ta Maraş'ta dünyaya geldi. Şair Alaeddin Özdenören’in ikiz kardeşidir.

İlkokula Kahramanmaraş Sakarya İlkokulunda (1947) başladı. Üçüncü sınıfa geçtiğinde babasının tayini üzerine Malatya’ya göç ettiler. İnşaat mühendisi olan babası Bayındırlık İl Müdürlüklerinde fen memuru olarak çalıştı. Rasim Özdenören, babasını 25 Mayıs 1982’de, annesini 6 Şubat 2002’de kaybetti. İlkokul öğrenimini Malatya Cumhuriyet İlkokulunda (3. ve 4. sınıflar) ve Gazi İlkokulunda (5. sınıf) tamamladı. Ortaokula 1952’de aynı ilde başladı. Ortaokul üçüncü sınıfa geçtiği yıl, babası Tunceli’ye tayin edildi. Ortaokulu Tunceli’de bitirdi. Bir yıl sonra babası emekliye ayrıldı ve Kahramanmaraş’a döndüler.

1955’te başladığı Maraş Lisesinden 1958’de mezun oldu. Aynı yıl üniversite öğrenimi için İstanbul’a gitti. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsünü (1964) ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini (1967) bitirdi. Avukatlık stajını Ankara Barosunda yaptı. 1967 yılında DPT’ye uzman yardımcısı olarak girdi. Bu görevini sürdürürken kalkınma ekonomisi konulu yüksek lisans programını tamamlamak için Amerika’ya gitti. 1970-71 yıllarında ABD’nin çeşitli eyaletlerinde ekonomik konularda araştırmalar yaptı. Eylül 1971’de yurda döndü.

Haziran 1975’te Kültür Bakanlığına bakanlık müşaviri olarak atandı. Aynı bakanlıkta bir yıl da müfettiş olarak çalıştı (1977-78). 28 Eylül 1971’de Ayşe Çalkaya’yla Kahramanmaraş’ta evlendi. Bu evlilikten Ömer Umran (23 Şubat 1973) ve Merve (13 Haziran 1974) adlarında iki çocuğu oldu. Ekim 1972’de Bursa’da yedeksubay personel okulunda altı ay eğitim gördü. Eğitimini tamamladıktan sonra kışla görevi için Mart 1973’te Şırnak’a gitti. Askerliğini 1974 Şubat’ında tamamladı. Mayıs 1978’de, Kültür Bakanlığındaki görevinden ayrıldı. 1980 Mayıs’ında yeniden DPT’ye döndü ve bu tarihten sonra gazetedeki yazılarını oradan ayrıldığı 1983 yılı Mayıs’ına kadar A. Gaffar Taşkın imzasıyla sürdürdü.

Devlet Planlama Teşkilatına bu ikinci girişinden sonra sırasıyla uzman (1980), Yayın ve Temsil Dairesi Başkanı (1981), Genel Sekreter Yardımcısı (1984-88), Genel Sekreter (1988) ve Müşavir (1990) olarak çalıştı. 20 Mayıs 2005’te DPT’den Genel Sekreter iken emekliye ayrıldı.

Rasim Özdenören, lise öğrenciliği sırasında edebiyatla yakından ilgili bir arkadaş grubunun içindeydi. Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Alaeddin Özdenören ve Mehmet Âkif İnan’dan oluşan bu grup bir yandan Türkiye’nin önde gelen edebiyat dergilerini izliyor, bir yandan da yerel gazetelerde sanat sayfaları düzenliyordu. Aynı çabalarının uzantısında, o dönemde yayınına ara verilen Maraş Lisesinin yayın organı Hamle dergisini tekrar çıkardılar (1958).

Lisedeki grubun içinde hikâyeyle ilgilenen tek kişi Rasim Özdenören’di. O yıllarda yazdığı hikâyeleri VarlıkSeçilmiş HikâyelerTürk SanatıDost dergilerine gönderdi. İlk hikâyesi “Akarsu”, Varlık (1 Ocak 1957) dergisinde çıktı. Bu hikâyeden sonra Varlık’ta iki hikâyesi daha çıktı: “Kasap” (1 Mart 1957), “Bayır Dereden Öyküler” (1 Haziran 1958). Aynı yıllarda Türk Sanatı (1957-58) ve Arayış (1958) dergilerinde de hikâyeleri yayımlandı. Soraki yıllarda Yeni Devir gazetesinde “Notlar” başlığı altında günlük yazılar yazdı (Nisan 1977-Mayıs 83).

thumbs_b_c_f80d6f92d6239458d136a35d6e886036

Özdenören, 1962 yılında Sezai Karakoç’la tanıştı. Bu tanışma sanat hayatının ve düşünce dünyasının şekillenmesinde etkili oldu. 1962-65 yılları arasında yaklaşık üç yıl yazı yazmadı. Sezai Karakoç’un isteği üzerine tekrar hikâye yazmaya başladı. 1964-65 yıllarında haftalık Yeni İstiklâl gazetesinin sanat sayfasını yönetti. Bu sayfada 1950’li yıllarda yazdığı on hikâyesini yayımladı. Rasim Özdenören’in Yeni İstiklâl’de yayımlanan hikâyeleri şunlardır: “Eskiyen” (30 Eylül 1964), “Oda” (7 Ekim 1964), “Yolda” (17 Mart 1965, “Yol Ötesi” adıyla Mart 1958’de Türk Sanatı dergisinde de yayımlandı); “Kan Otları” (14 Nisan 1965), “Mani Olunmuş Adam” (26 Mayıs 1965), “Ricat” (7 Nisan 1965), “Çark” (24 Şubat 1965), “Sabah” (24 Şubat 1965), “Koridor” (21 Nisan 1965), “Düğüm” (4 Ağustos 1965, Mahmut Çukuroba adıyla). Yeni İstiklâl’in sanat sayfasında, başta Cahit Zarifoğlu olmak üzere, Alaeddin Özdenören, Erdem Bayazıt, Mehmet Âkif İnan gibi şairlerin eserlerini yayımladı. Özellikle Cahit Zarifoğlu, ilk kitabı İşaret Çocukları’nın on üç şiirini bu sayfada yayımladı.

Rasim Özdenören, 1967 yılında ilk kitabı Hastalar ve Işıklar’ı çıkardı. Daha ilk kitabıyla kendine ait bir hikâye dili kurmayı başardı. Bireyi merkeze alan bu hikâyelerinde toplumsal bağlarından kopartılmış insanın trajedisini anlattı. Kendine ve çevresine yabancılaşmış, hayatta karşılıksız kalmış kişilerin kendileriyle ve çevreleriyle yaşadıkları çatışma, hikâyelerinin değişmez konularından biri oldu. Hastalar ve Işıklar’da her şey bireyin etrafında döner. Yer yer düş ile gerçek birbirine karışır. Çevresince anlaşılamayan birey gittikçe hastalıklı bir duruma sürüklenir. Dramatik bir son neredeyse kaçınılmazlaşır.

Rasim Özdenören, hikâyesini, Cumhuriyetle başlayan köklü kültürel dönüşümlerin insanımızda açtığı yaralar üzerine kurdu. Modernizmin, büyük şehir olgusunun Türk insanının hayatına yerleşmesini dikkatle izledi. Yakın tarihimizde önemli bir yer tutan, köyden şehre göç olgusunun getirdiği sorunlarda bir yandan şehre tutunmaya çalışan insanların yaşadığı değerler çatışmasını izledi, bir yandan da bu sorunların arka plânındaki ekonomik sorunlara dikkat çekti. Bu çerçevede, içine düştüğü bunalımı aşamayan tedirgin ruhları anlattı. Köklü dönüşümlerin yaşandığı evrelerde sanatıyla tarihten süzülüp gelen değerlerimize sahip çıktı. Kendisini bu dönüşümlerin yol açtığı krizlerin içinde bulan insanımızın kendine ve çevreye yabancılaşması, Rasim Özdenören hikâyesinin vazgeçilmez konularından biri oldu. Silinen toplumsal hafızaya geri dönüş isteğinin ortaya çıkardığı açmazlar, Anadolu insanının yaşadığı geçim sıkıntısı, büyük şehrin dağdağasında kaybolan sıradan insanlar gerçeğe en yakın şekliyle hikâyelerinde yer aldı. Öz değerlerimize sahip çıkışıyla kendisine kadar gelen hikâyecilerden farklılaştı. Hikâyelerinde öz değerlerimizi savundu; fakat bunu yaparken hikâyesini ideolojik baskı altında tutmadı; yaşanan trajediyi didaktizme ve retoriğe düşmeden anlatmayı başardı. Hikâyelerindeki titiz dil işçiliğiyle dikkat çekti. Yer yer şiirsel bir eda takınan dili sadelikten ayrılmadı. Ayrıntılara verdiği önemle, bilinçaltının gelgitlerini metne yansıtmadaki başarısıyla ayrıca dikkat çekti. “Roman bir savaş alanıdır, oysa hikâye bir düellodur,” diyen Özdenören, bir kesitin sunumuna dikkat kesildiği hikâyelerinde kısa hikâyenin en başarılı örneklerini verdi.

Özellikle 1983’ten sonra düzyazıya yönelen Özdenören denemelerinde özgün tespitleri ve kendine özgü üslûbuyla haklı bir üne kavuştu. İki Dünya adlı deneme kitabıyla Türkiye Millî Kültür Vakfı Fikir Ödülün

ü (1978) aldı. Denize Açılan Kapı ile Türkiye Yazarlar Birliğinin hikâye (1984), Ruhun Malzemeleri ile de deneme (1986) ödüllerini kazandı.

Türk edebiyatının usta yazarlarından Rasim Özdenören, 23 Temmuz 2022 Cumartesi günü 82 yaşında iken, tedavi gördüğü Ankara Tıp Fakültesi Hastanesi'nde vefat etti.

Vefat haberini duyuran Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter'daki hesabından yaptığı açıklamada, "Ankara Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi görmekte olan yazar, öykücü ve düşünür Rasim Özdenören aramızdan ayrıldı. Ağabeyimizi kaybettik. Üstadımızı kaybettik. O, 'Yedi Güzel Adam'ın bu hayattaki sonuncusuydu. Hepimizin başı sağ olsun. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz" dedi