İmza sahteciliği hususunda yaptığı çalışmalarla tanınan Öğretim Görevlisi Analist uzman, Avukat Ahmet Karaöz vatandaşı imza atarken biraz daha dikkatli olmaya çağırıyor.

Eskiden evrakta sahtecilik, tahrifat şeklinde yapılırdı, artık kolay değil, tespit edilebiliyor. Bu devirde taklit aptallık olur, zaten kimse de tevessül etmiyor.
Alın terinize göz diken çeteler zamana ve zemine ayak uyduruyor, canınızı yakacak kâğıdı bizzat size imzalatıyorlar.
Önce hakkınızda araştırma yapıyor, malınız mülkünüz hakkında istihbarat topluyorlar. Eğer dişlerine dokunacak rakamlar mevcutsa hedef seçiliyorsunuz, harekete geçiliyor.
Mesela Dünya Kadınlar Gününde kapınıza “müşterilerimizin en güzeline” diye bir hediye geliyor. Bildiğiniz bir mağazadan, ışıl ışıl bir kutu, rafyalar, kurdelalar.
Buyrun hediyeniz. Hanfendi bir imza alalım şuraya.
Ya da o gün sıkça gittiğiniz, sürekli sipariş verdiğiniz pizzacıdan paket geliyor, “bugün bizdensiniz”
-Aaa ne güzel teşekkür ederiz.
-Buyurun afiyet olsun, şuraya bir imza.
Zokayı yuttunuz. Bakalım neler gelecek başınıza.

YOĞURDU ÜFLEYİN
Kargocuların teslim tutanakları, iş başvuru formları, filancaya özgürlük diye açılan imza kampanyaları… Bütün bunlar tuzak olabilir, çeteler de en az sizin kadar zeki ve fırsat kolluyorlar.
Çünkü “şuraya” diye gösterilen kutu jiletle kesilmiş çıkarılmış, siz altına yapıştırılan bonoyu imzaladınız aslında.
Ya da bir senedin arkasını imzalattılar. Üstüne yazıyor “aval için” kefil oluveriyorsunuz bir anda.
Senet olup olmaması da önemli değil, sonradan da basabilirler, yazıcılarla. Yeter ki sizin imzanız olsun kağıtta. Üstünü doldurmak kolay.
Size özel bir tezgah da kurulmuş olabilir. “Filan haklarımdan vazgeçiyorum” gibi bir feragatname beyanı mesela.
Sizi oyuna getireni yakalasanız bir çift sözünüz olacaktır ama o hiçbir zaman karşınıza çıkmayacak. Mesela senedi kullanıp birinden araba alacak. Günü gelince ya icradan ödeme emri gelecek, yahut satıcı yapışacak yakanıza. Adamın malı gitmiş, hiç bakar mı gözünüzün yaşına.

HUKUKÇU DA BİLMİYOR
Mahkemeler de henüz bu konuda donanımlı değil. Yeni usuller hakkında hâkimlerin savcıların bilgilendirilmesi lazım aslında.
Biz tecrübeli hukukçulara bile kâğıt imzalatmayı başardık. "Filan konuda yayın ister misiniz hocam?” "Aaa ne iyi olur."
Buyurun kitaplarınızı, şuraya bir imza. Biri bile şüphelenmedi daha.
Hadiseye eski gözlükle bakanların raporları kısacıktır, dijital görüntü de bulunmaz.
Ama biz 58 sayfalık rapor hazırlıyor. Fulaj (baskı izlerini) tereddütleri mürekkep kusmalarını inceliyoruz. Siz bakarsanız kâğıdın arka yüzünde bir şey yoktur ama mikroskopla sıradağlar çıkıyor karşımıza.
Çok benzeyen iki imza arasında 18 ayrılık bulmuşuz, kolay değil, 15 -20 günümüzü alıyor icabında.
Kâğıttaki maksatlı kıvrımlar da önemli, o da ipucu veriyor.
Millet sanıyor ki bir cihaz var sokuyorsun "dıııt" ışıklar yandı tamam, bu sahte koy kenara. Yok öyle bir şey üstünde çalışıyoruz haftalarca. Mesela şurada 107 belge incelenmiş, digital veri alımı yapılmış. En az 600 dp tarayıcıdan geçirilmiş küçük parseller hususi dedektörle incelenmiş, ultraviyole ve infraredle fulaj yapısına bakılmış.

KİMYEVİ TETKİKLER
Adam senet vermiş teminattır yazmış, uyanık da üstünü karalamış, daksille kapatıp ciro etmiş.
Şimdi daksilin arkasında ne var? Adam karaladı da mürekkep aynı mı acaba? Oradan otopsi gibi ufacık bir parça alıp inceleniyor, kimyasal tetkikleri yapılabiliyor.
İmza üzerine belge basanları da yakalamak mümkün. Yazıcı toneri 30 - 35 derecelik bir açıyla püskürtür. Islak mürekkebin üzerine de mikro partiküller isabet eder mutlaka. Çizgiyi büyütürsen vadi gibi görürsün. Peki, toner nerede birikir? Yatay püskürdüğüne göre elbette karşı yamaçta.
Mürekkepte reçine, çözücü ve boyar maddeler var. Yazıcıya girdi mi 200 derece ısı ve kuvvetli ışık altında vasfı bozuluyor. Bunlar termal efektlerle çözülebiliyor.
Mürekkep yaş analizi ABD’de yüz yıl evvel uygulanmış, bizde yeni yeni gündeme geliyor.
Mahkemelerin vakti az olabilir ama adaletin tesisi için bu tetkikler istenmeli ve yapılmalı. Tabii öncelikle hakim ve savcılarımızın böyle bir çalışmadan haberleri olmalı.

MARUZ KALMAYIN, MAĞDUR OLMAYIN
Peki, tuzağa düşmemek için vatandaş ne yapmalı?
∂ Bir kere imza için uzatılan kâğıda iyi bakın, altına yapıştırılmış ikinci bir evrak olmasın.
∂ İmza kutusunu belgenin en altına (yazıdan uzağa) açanlardan şüphelenin. Olmadı devasa bir imza atın kutunun dışına, yazıların üstüne taşsın.
∂ Teslim tutanaklarını imzalarken bir çizgi çekin “teslim aldım” deyin, üstünü imzalayın.
∂ Buna rağmen oyuna geldiniz diyelim. Sakın “bu imza benim değil” deyip sıyrılmaya kalkmayın, çünkü size attırdılar. Hasmınız sizin olduğunu bilir zaten, rahat davranır. Bir de yalancı durumuna düşer, inkâr tazminatı ödersiniz ayrıca. “Evet, imza bana ait görünüyor ama böyle bir evrakı hatırlamıyorum” demek daha mantıklı bu durumda.

Editör: TE Bilişim