Savunma sanayinde milli ve yerli üretime dikkat çeken Erdoğan, “2002 yılında ülkemizde 66 savunma projesi yaklaşık yüzde 20 yerlilik oranı ile yürütülüyordu, 2017 yılında 600 projeyi yüzde 65’in üzerinde yerlilik oranı ile sürdürür hale geldik. Afrin’de zırhlı taşıyıcılarımız var ya, neredeyse bunların tamamına yakını yerli.

Artık bizim silahlı insansız araçlarımız var ya, yıllarca biz stratejik ortağımızdan bunları istedik, aldığımız cevap şuydu, ‘kongre müsaade etmiyor.’ Siz bunu başkalarına veriyorsunuz, ben senin stratejik ortağın değil miyim, biz NATO’da beraber değil miyiz, niye bize vermiyorsun? ‘Şartları zorluyoruz ama vermiyor, olsa olsa biz bunu size belirli sürelerle kiralayalım.’ Hani bir söz var ya ‘kötü komşu ev sahibi yapar’ diye.

Bu kötü komşular bizi en sonunda silahlı ve silahsız insansız hava aracı sahibi yaptılar. Şimdi bu aracı üreten dostlarımıza, arkadaşlarımıza milletim adına teşekkür ediyorum. Bu olay sıradan bir olay değil. Bunu biz kendimiz üretiyor olmasaydık, bir tane insansız hava aracımız düşse ne olur diye düşünürdük, şimdi düşünmüyoruz.

Düşürürseniz düşürün, ikincisi de var, üçüncüsü de var, dördüncüsü de var. Geçen bir helikopterimiz düştü yandık, yakıldık. 2 tane pilotumuz gitti, üzüldük. Hemen oradaki bu sistemlerin sorumlusu olan arkadaşımızın söylediği şu, ‘Cumhurbaşkanım biz üzülüyoruz, insansız hava aracında insan yok ki düşerse düşer. Biz niye bazı şartlarda da onları uçurmuyoruz. Onları uçuralım, vursunlar o düşsün ama hiç olmazsa benim pilotum şehit olmaz.’ Şimdi biz buraya geldik. Şimdi bunu daha ileriye taşıyacağız. Tank yakabilirler, içinde 5 tane şehidim, ama şimdi öyle bir yere gelmemiz lazım ki biz insansız tankları da üretir hale gelmemiz lazım ve bunu da yapacağız” diye konuştu.