Ramazan ayına girildiğinde kişinin her açıdan kendini oruca hazırlaması gerektiğini belirten Yavuz, "Oruç tutmanın sadece aç kalmak olmadığı, duygu ve düşüncelerimizle, davranışlarımızla, konuşmalarımızla dolayısıyla her halimizle orucun manevi havasını yaşamamız gerektiğini bilmeliyiz. Hoşgörü sınırlarımızı ve tolerans düzeyimizi zorlayan olaylar karşısında oruçlu olduğumuzu hatırlamalı ve kendimizi kontrol altında tutma becerisini gösterebilmeliyiz. Özellikle yazın uzun günlerinde oruç tutma esnasında, vücut sıvılarında yüzde 14 civarında bir azalma olmaktadır. Bu nedenle sahurda fazladan sıvı alımına dikkat edilmelidir. Bu konu bilhassa yaşlılarda sorun oluşturabilecek bir durumdur. Felç geçirmiş ya da felç geçirme riski bulunan kişilerin oruç tutması mahzurlu olabilir" dedi.
Mehmet Yavuz'un açıklamalarının devamı ise şöyle:

"Oruç tutan bir kişinin normal şartlar altında aşırı asabiyet belirtileri göstermesi pek beklenmez. Ancak oruç esnasında sürekli aşırı sinirli ve agresif tavırlara giren kişilerde iki muhtemel olay olasıdır. Birincisi kişi hipoglisemiye girmektedir. Uzun yaz günlerinde açlık nedeniyle hipoglisemi gelişebilir. Hipoglisemi esnasında beyin hücrelerinin glikoz ihtiyacı yeterince karşılanamaz. Bu durum ise adrenerjik sistemin devreye geçmesine ve stres hormonlarının salgılanmasına neden olur. Bunun sonucu olarak, hassasiyet alınganlık, terleme, aşırı sinirlilik halleri ve çarpıntı görülebilir. Eğer kan şekeri 50 mg ın altına düşmüşse oruç derhal bozdurulmalıdır. Düzenli spor alışkanlığı olan kişiler, hipoglisemi riskinden dolayı spor aktivitelerini mümkün mertebe oruçlu iken değil, iftardan 2-3 saat sonra yapmalıdır. Oruç esnasında gelişen hipoglisemi, iftardan sonra geçen bir baş ağrısına da neden olabilir. Bunun bir metabolik adaptasyon sorunu olduğunu ve ramazanın ilk haftasından sonra geçeceği bilinmelidir.

Diğer bir sebep ise sigara, alkol ve kafein bağımlılığıdır. Gün içinde sürekli çay ve kahve içen bir kişi oruç tuttuğunda, kafein yoksunluğuna bağlı olarak dikkat düşmesi, dalgınlık, uykuya meyil, tahammülsüzlük, huzursuzluk ve gerginlik halleri yaşayabilir. Dolayısıyla kişinin toleransı azalabilir. Normalde hoşgörü ile karşıyalabileceği bir çok şeye tepkisel bir davranışa girebilir. Ayrıca baş ağrıları ve hafif dengesizlik hisleri görülebilir. Normal zamanlarda yoğun kafein tüketen bir kişinin, bu tarz kafein yoksunluğu belirtileri yaşamaması için ramazan girmeden önceki günlerde alınan kafein miktarını makul ölçülere çekerek, vücudunu oruca hazırlamalıdır. Ayrıca özellikle araç sürücüleri, oruç esnasında düşük kafein seviyelerinin sebep olduğu dikkat eksikliği ve dalgınlık durumlarına karşı çok tedbirli olmalıdırlar. Oruçlu olmanın bilinci ile düşük hızda seyretmeli, ani manevralardan kaçınmalı, trafik kurallarına karşı her zamankinden daha duyarlı olunmalıdır.