Depreme eşi Aynur (30), çocukları Egemen (3) ve Beren (5) ile Onikişubat ilçesi Karamanlı Mahallesi'ndeki Şeyh Şamil Apartmanı'ndaki evlerinde yakalanan ve 7 saat sonra enkaz altından canlı çıkarılan acılı baba, cansız bedenlerine üç gün sonra ulaşabildiği eşi ve çocuklarının acısını ilk günkü gibi yaşıyor.

Mezarlığa gelirken eşi için 1 fincan kahve, çocukları için de meyve suyu gibi sevdikleri hediyeleri getiren Bozkurt, gününün büyük bölümünü mezarlıkta geçiriyor.

Emre Bozkurt, AA muhabirine, eşiyle en son deprem sırasında göz göze geldiklerini belirtti.

Sarsıntıyla sağ sola savrulduklarını ve bir anda bastıkları yerin çöktüğünü anlatan Bozkurt, "Sadece eşimle son kez böyle bir bakıştık. Bastığım yerden bina yıkılmaya başladı. Bağırıyorum Aynur, Egemen, Beren diye hiçbir ses yok. O anları unutamıyorum." diye konuştu.

Arabasında da çocuklarının eşyalarını taşıyan Bozkurt, eşinin ve çocuklarının uzun uğraşlar sonucu cansız bedenine ulaşıldığını belirterek, şöyle devam etti:

"Dördüncü gün buraya getirdik. Allah bir yol gösterdi çocuklarımı annelerinden ayırmadım. Ben inanamıyorum, kabullenemiyorum ne yaşadığımızı ne yaptığımızı bilmiyorum. Bazen iyi geceler demeye bile geliyorum. Zaman dilimini unuttum. Ben hep buradayım çünkü inanamıyorum. Hep onların beni beklediği aklıma geliyor. İşten çıkar koşa koşa evime giderdim, artık her zaman buraya geliyorum. Sevdiğime mi yanayım, oğluma mı yanayım, kızıma mı yanayım, bilemiyorum."

Kahramanmaraş'ta ampute depremzedelerin yaralarını ücretsiz protezle saracak Kahramanmaraş'ta ampute depremzedelerin yaralarını ücretsiz protezle saracak

Kahvesiz mezarlığa gelmiyor

Bozkurt, mezarlığa her gelişinde eşi ve çocuklarının sevdiği şeyleri yanında getirmeye özen gösterdiğini anlattı.

Yaşadığı acının bir tarifinin olmadığını belirten Bozkurt, şunları kaydetti:

"Acı değişmiyor, milyarlarca kelimeyi bir araya getirsem ben bu acıyı tarif edemem. Allah bu acıların zerresini kimseye yaşatmasın. Ölümü bilirdim de bu kadar acı bilmezdim. Eşim kahveyi çok sever. Kahveyi hiç eksik edemiyorum çünkü o, hayatın yorgunluğunu bir yudum kahvede atıyor. Ben eve eli boş gidemezdim. Çocuklarım baktığı zaman üzülürdü. Buraya da eli boş gelemiyorum çocuklarımın en sevdiği şeyleri alıyorum. Buraya bırakıp gidiyorum, sanırım gelen çocuklar alıp yiyorlar."