2019’un ilk günündeyim. Geçmişimde 49 adet eski yıl var. Şimdi de ellincisi gelmiş. Ah vah edecek zamanım yok. Pişmanlığın fayda vermeyeceğini bilenlerdenim. İyisiyle, kötüsüyle, acısıyla, tatlısıyla yarım asır geçti ömrümden. Memur olduğumdan mıdır bilmem, her yeni ay için sevindim. Hayatımın dönüm noktasına yakın olduğum zamanları yaşarken, yeni sabahlarda yeniden doğduğumu zannettim. Bazen yeni giren saatin bile beni titrettiğine şahit oldum. Geri dönüp baktığımda hepsinde başrolde ben vardım. Bir film çekiliyordu ve bütün kameralar benim üzerimdeydi. Zaman ise, sadece seyirciydi; hiçbir şeye müdahale etmeyen, gördüklerinden dolayı zevk alıp almadığını, hüzünlenip hüzünlenmediğini belli etmeyen, tepkisiz, ruhsuz bir seyirci…

O halde mücadelem, yeni yıl ile değil, olamaz da… ahmetli ninem; “yaşın kaç oldu?” diye soranlara; “Ne bileyim çocuğum, anamdan doğdum doğalı yaşıyorum.” derdi. Merhum dedem, 90 yeni yıl görmüştü 91. sini görmeye ömrü kafi gelmemişti. Onlar dakikaların, saniyelerin hesabıyla meşgullerdi. Uzun uzun hesaplar yapmayı doğru bulmazlardı. Yeni sandıkları her şeyi bırakıp gittiler… Toptancılığı bir türlü öğrenemeden, yarından sonrasını düşünemeden uzaklaştılar dünyadan. Haftalara, aylara, yıllara uzanmaya, büyük büyük planlar yapmaya zaman ayırmayı israftan sayarlardı. “Abesle iştiğal etme evladım.” derlerdi aksini yapanlara… Gözlerinde tevekkülün, inancın verdiği huzurun ışıltısı vardı. Haftayı bile soracak olsan; “Haftaya Allah kerim.” derler, telaşlananlara şaşırırlardı.

Hoş geldi yeni yıl, başımızın üstünde yeri var. Hangi takvim sistemine göre hesaplanırsa hesaplansın, gelen ve giden zamanların hiçbir suçu ya da başarısı yoktur. Geçen yılı değerlendirmek, gelecek yıla planlar ve programlar yapmak, bizim vazifemizdir. Bu sebeple girmek üzere olan yeni yılda Yüce Yaratıcı'dan, şahsımıza, ailemize, memleketimize ve gönül coğrafyamıza huzurlar getirecek hayırlı işler yapmamızı nasip etmesini temenni ediyorum.

Benim mücadelem, kendi kimliğini unutup, o gece farklı kimlik sahiplerine benzemeye çalışanlarla. O gecede yapılan eğlenceler, özel hazırlanan yiyecek ve içecekler, hindiler, çerezler, alınan piyango biletleri, kutlamalar, çamlar vs. vs. neyin nesi? Bunları gördükçe Hristiyan misyonerlerinin "Müslümanları o hale getirelim ki, cenazeleri camiden kalksın ama Hristiyan gibi yaşasınlar." sözü aklıma geliyor. Çevremde olup bitenleri müşahede ettikçe ürperiyorum.

Hayatımızın her alanında toplum olarak dinden ne kadar kopuk olduğumuzu gördükçe, içim sızlıyor. Düğünümüzde, nişanımızda, cenazemizde, kıyafetimizde, işyerlerimizde, yollarımızda, evimizde, dost meclislerimizde, sokaklarımızda Müslüman değilmişiz gibi davranabiliyorsak, kusura bakmayın ama halimiz içler acısı. Evinden sabahleyin çıkan bir Müslüman, sokağa besmele ile adım atmıyorsa, dükkânını besmele ile açmıyorsa, yalandan, hileden, dedikodudan, gıybetten, haramdan kaçmıyorsa, aklına Allah, Peygamber gelmiyorsa, akşama kadar, hiçbir ayet ve hadisin anlamını düşünmüyorsa, aralarda tefekkür etmiyorsa Müslümanlıkla bağı kalmış olabilir mi? Veyahut ta namaz kıldığı halde her türlü günahı işliyor, insanları aldatıyor ve iyi bir insan olmuyorsa, böyle bir Müslümanlık kabul edilebilir mi?

Müslümanlık sadece şehadet kelimesinden, beş vakit namazdan veya Cuma namazından ibaret olsaydı, onca sahabeler, neden çile çektiler, sürgüne gönderildiler veya çeşitli işkencelere katlandılar? Kimse görmeden "eşhedu ellâ ilâhe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhû ve resûluh" derlerdi. Toplum nasıl yaşıyorsa öyle yaşarlardı, başlarına da hiçbir şey gelmezdi. Veya namazlarını gizli gizli ya da akşam topluca kılarlardı ve hayatlarına herkes gibi devam ederlerdi. Ama onların islamdan anladığı bu değildi. Emredilenleri olduğu kabul etmek ve yaşamak gerekiyordu. Bu yolda gerekirse canlar, mallar feda edilecekti. Bu sebeple su gibi içilen içki bırakıldı, zina terkedildi, faiz ayaklar altına alındı, kul hakkı, adalet, üstünlük kavramları yenilendi. Kafire benzememek için her türlü önlem alındı.

Kusura bakmayın ama ucuz yoldan Allah'ın rızası kazanılmıyor. O yolda bedel ödemek, ter dökmek, gayret göstermek gerekiyor. Allah geçen yılda işlediğimiz günahlarımızı affetsin. Gelecek yılda razı olduğu kullardan olmak için niyetlenen ve icraatta bulunan kişilerden olmayı cümlemize nasip etsin.