Türkiye’nin içinde bulunduğu durumların bertaraf edilmesi için, Acil Eylem Planına şiddetle ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçları batıya bağlamak; onlar gibi yaşamak ve hatta onlar gibi olmak yolundaki araştırmalar, aktiviteler, zaman kaybetmekten başka bir işe yaramayacaktır. Tanzimat’tan bu güne kadar batı hayranlığından büyük dersler aldık kanaatindeyim. Bu aşk, İlk olarak koca İmparatorluğun yıkılmasına neden olmuş, Geçmişten ders alınması gerekirken,1920’den bu tarafa da aynı sistemin uygulanma isteği ısrarla devam ettirilmektedir.

Türkiye 30 yıl savaşa girmemesine rağmen; İkinci Dünya Harbine giren batı devletleri, yiyecek ekmek bulamıyorlardı. Hatta Koreye Asker gönderdik ve orayı Devlet yaptık. Kısa zamanda dünya devlerinden biri oldular. Sanayide (Beyaz eşya, Elektronik, Makine ve Uçak Sanayi) en büyük mesafeyi kat ettiler. Bunu yaparken AB hayaliyle değil kendi çabaları ile elde ettiler .Ürettikleri Sanayi Ürünlerini Peynir ekmek gibi satıyorlar. Ne bir terör ve nede bir işsizlik söz konusu.

Bizler ise daha çok dışarıyı konuşur olduk İki önemli tarihten bahsedilmektedir:

1. Batı AB, özellikle tasfiye süresine girdiği söylenilmektedir. Dolaysıyla yeni bir Dünya inşası söz konusu edilmektedir.

2. Bu terör örgütleri ve arkasındaki güçlere yönelik sınır ötesi operasyonlar ön plana çıktığı görülmektedir.

Bu yöntem; aynı zamanda Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu beka sorununu artık “Aktif Savunma” ile yok edileceği zannedilmektedir. Bu mesele oldukça çok büyük olup, var olma mücadelesi şeklinde görülmektedir.

Mevcut Statükonun korunması mümkün görünmemektedir. Önümüze koyduklar BOP haritası bunu göstermektedir. Türkiye’nin önünde iki seçenek var olduğu izlenimi veilrmektedir. “var olma,yok olma”  Ama bizim önümüzde tek seçenek vardır. Var olmak büyümek. Başka bir ifadeyle acilen “İktisadi, Ticari, Sosyal ve Askeri Alanda İş Birliği Teşkilatını” yani İslam Birliğini  (D-8’i) aktif hale getirmek olmalıdır..

Mevcut anlayış Statükonun korunması ve bütün Dünya Devletlerinin de aynı görüşe sahip olduğu yönünde bir anlayış var olduğu izlenimini vermekte olsa da; Rahmetli Erbakan hocamız “Küfür Tek Millettir” derlerdi. Onlar tek Millet olarak görevlerini İslama karşı acımasızca sürdürmektedirler.

Bu durumda Türkiye, ortaklıklar konusunda dengeli ve dikkatli olacağı mesajını vermektedir. Yani AB yerine “Şhanhay beşlisi içerisinde Türkiye neden olmasın” ifadeleri kamuoyuna Sayın Cumhur Başkanımız i tarafından sunulmaktadır. Hatta  “AB. ve NATO Türkiye açısından sağlıklı ve tek seçenek olmaktan çıkmıştır”. İfadesine de yer vermiştir.

Evet, Milli Görüş ve onun tek temsilcisi Saadet Partisi, 1969 yılından beri AB ve NATO’ya karşı olduğunu, bu günlerde başımıza gelen bu belaların gelebileceğini her fırsatta dile getirmiş idi. Şimdi ise “Şhaghay Beşlisi” gündeme gelmektedir. 68 yıldır AB ‘ye girmek için yaptığımız özverilerin çıkmaza girmesinden sonra; Şanghay Beşlisine girmek için Askeri; Siyasi, Sosyal ve benzeri sahalarda hazırlıklı olunması gerekir; Bunun içinde yine bir yarım asır zaman kaybetme durumu ile karşı karşıya olmamız kaçınılmazdır. Güya, Sayın Putin bunu ifade etmiş ve Türkiye’nin girmesini bekliyormuş. Türkiye olarak bir bataklıktan diğer bataklığa girmek olacaktır. Bu ise çare değildir. Çare var olan İslam Birliğini (D-8’i) aktif hale getirmektir. Her ne kadarda “AB, NATO, ŞHANGHAY BEŞLİSİ”  denilse de onların hepsi aynı. Onlar için en büyük tehdit İslam’dır. Yaşanabilir Türkiye ancak D-8’in aktif hale getirilmesi ile mümkündür.

Yaşanabilir bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünyanın kurulması özlemiyle…

Selam ve dua ile…

 

Maraş Pusula Haber www.maraspusula.com / Ahmet Emiroğlu