2- VECİHİ HÜRKUŞ

Vecihi Hürkuş, Ordu’da Teknisyen Astsubay olarak görev yapmaktadır. Kendisi uçmak için yaratılmış bir Millet sevdalısı ve Vatan aşığı, Birinci Dünya Savaşında Bağdat cephesinde Teknisyen, 1916’da Yeşiköy’de ilk uçuşunu başarıyla yapan bir pilot, 1917’de Kafkas Cephesinde Rus uçağını düşüren savaşçı kişiliğe sahiptir. Milli Mücadeleye Pilot olarak katıldı. Üstün başarılar göstermesinden dolayı TBMM ‘den 3 defa Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası aldı.

En büyük hayali havacılığın millileştirilmesiydi. Savaş sırasında Yunanistan’dan kalan uçak malzemelerinden yararlanarak, projelerini hazırladığı ilk uçağı “Vecihi-K VI’yı” yaptı. Ülkemizde uçulabilirlik sertifikasını verebilecek bir kurum uzman bulunmadığında dolayı sertifikayı alamadı. Kendi iradesi ile 1925’te “Vecihi-K VI” ile ilk uçuşunu başarıyla yaptı. Ödül alması gerekirken, izinsiz uçması nedeni ile cezalandırıldı. Bunun üzerine kendi isteğiyle Ordu’dan ayrıldı.

Kadıköy’de bir keresteci dükkânı kiraladı. Üç ay içerisinde “Vecihi-XIV” uçağını yaptı. Bu uçakla ilk uçuşunu 27 Eylül 1930’da Kadıköy ün Fikirtepe semtinde büyük bir kalabalığın önünde yaptı.

İki kişilik tek motorlu Spor ve Eğitim Uçağı ile Ankara’ya giderek burada bir gösteri düzenledi. Burada da uçulabilirlik bir sertifikası verecek bir kurum ve uzman olmaması nedeni ile sertifikayı alamadı. Uçakları söküp parçalara ayırarak Çekoslavakya’ya götürdü. Orada büyük bir emek sonucu uçakları hazırladı ve uçuş sertifikasını aldı. Çekoslovakya tarafından Uçakların önüne “Havacılıkta Türkün Zaferi Hayırlı Olsun” levhası asıldı. Uçarak Türkiye’ye geldi. Posta İdaresi ile anlaşıp, birçok şehirlerarası Posta Hizmetleri yaptı. 1932’de ilk Türk Havacılık Okulu olan “VECİHİ TAYYARE MEKTEBİNİ” kurdu.

İş adamı Nuri DEMİRAĞ’ın 5000 lira bağışta bulunması dolaysıyla, ismi “Nuri Bey” olan “Vecihi-XVI” kapalı kabin uçağını 1933 Yılında yaptı.

Aynı yıl “Vecihi-XVI” Uçağını bitirip ikişer adet “Vecihi-XIV” “Vecihi XV” İLE “Nuri Bey-Vecihi XVI uçaklarında öğrencileri ile birlikte İstanbul’da bir gösteri uçuşu yaptılar. Fakat maddi yönden destek görmemesinden dolayı maddi gücü tükendi. Bu yetmiyormuş gibi Öğrencilerine Devlet tarafından denklik verilmedi. Okulunu ve Atölyesini kapatmak zorunda kaldı. Havacılıkla ilişkisini 1950 yılının sonuna kadar devam ettirse de bunlar üretim şeklinde değil, bazen öğretmenlik bazanda arkadaşları ile birlikte satın aldıkları uçaklarla ticari uçuşlar şeklinde oldu.

1954’te kurduğu “HÜRKUŞ HAVA YOLLARI”‘na uçuş yapılmayan şehirlere uçuş izni istedi. Sanki gizli bir el her işini engelliyordu. Hiç bir yere uçma izin alamadığından dolayı şirket battı. Ömrünün son yılları büyük sıkıntılar yaşadı. 1969 yılında Kalp krizinden vefat etti. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yat Vatan aşığı. Umarım bir hava alanına VECİHİ HÜRKUŞ HAVAYOLLARI Adı verilir.

AYASOFYA-I KEBİR CAMİ-İ ŞERİF

İstanbul’un Fethinin sembolü, Fatih Sultan Mehmet Han’ın mirası olan Ayasofya çok şükür 86 yıl sonra coşku ve heyecanla açıldı. Açılmasına sebep olan başta elli yıldır açılması için çaba gösteren gençlere ve bu coşku ve heyecana katkıda bulunan açılması için çaba gösteren Sayın Cumhurbaşkanımız ve tüm emeği geçenlerden Allah razı olsun. İlk Cuma namazını eda etmek üzere yüzbinlerce Müslüman tarihi yarımadaya akın etti. Yürekten dualar edildi. Necip Fazıl rahmetlik, “Ayasofya’yı, artık önüne geçilmez bir sel, bu sel açacak… Bekleyin gençler… biraz daha rahmet yağsın…Her yağmurun arkasında bir sel vardır . Hepimiz şöyle diyelim O selin üstünde bir saman çöpü olsam daha ne isterim. Gençler kayaları biçecek, ormanları tıraş edecek ve betonarmeleri söküp götürecek bir sel yakındır. Allah mukaddes zatının ve Resulünün dostlarıyla beraberdir” Rahmetli Üstad ruhun şad olsun. Bu nesil arzunu yerine getirdi. İnşallah, Ayasofya’nın açılışı, Mescidi Aksan’ın gerçek hüviyetinin kazanmasına ve Vecihi HÜRKUŞ’larında önünün açılmasına vesile olacaktır İnşallah… Vesselam…