Yâsîn Suresi  60 ve 61. Ayetlerde sistemin ve mülkün sahibi insanları uyarıyor: "Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır" ve "bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi?" Sizlere örnek olarak sunduğum ayetlerde bulunan ve en çok dikkatimizi çekmesi gereken cümle ise şu: "o size apaçık bir düşmandır". Apaçık düşmanımızın saldırıları her zaman devam ediyor, kıyamete kadar da devam edecek lakin bizler maalesef iblisi yeteri kadar tanımıyoruz. Oyunlarından, yapabileceklerinden gafiliz, biz onu sadece insanlara günah işletmek için konuşan, vesveseleri ile hak yolda gidenleri saptırmaya uğraşan asi kovulmuş bir varlık olarak biliyoruz. Oysa İblis'in vesvese vermekten öte güçleri bulunmaktadır mesala istediği zaman istediği kişinin suretine bürünüp kanlı canlı bir insan gibi halkın arasına karışabilmekte ve böylece savunmasız ve gafil insanları yoldan çıkarabilmekte, kandırabilmektedir.

Maalesef sözlerim hakikattir, iblis insan suretine girip tecessüm (insanlara görünür olmak) edebilmektedir. Şeytanın insanlara görünüp görünmeyeceği İslam âlimleri tarafından tartışılmış ve Ehl-i Sünnet âlimleri, şeytanın çeşitli şekillere bürünüp insanlara görünmesine bir engelin bulunmadığını ittifaklı olarak kabul etmişlerdir. Kaynakların izini sürdüğümüzde İblisin insan suretine girdiğine dair pek çok kesin kayıt karşımıza çıkmaktadır. Mesala Bedir Savaşı sırasında iblis insan kılığına girmiştir. Birçok kitapta naklolunan bilgiye göre; Kureyşliler Bedir meydanına hareket etmeye karar verdiklerinde, Beni Kinane taifesinden çekiniyorlardı; çünkü bu iki kabile arasında husumet vardı.  Bu arada İblis, Beni Kinane kabilesinin önde gelenlerinden Suraka bin Malik'in şekline girerek Kureyşlilerin yanına geldi ve onlara sizinle aynı düşüncedeyim, kimse sizi yenemeyecek, dedi (Enfâl Sûresi 48. Ayet). Şeytanın insan kılığına girebilmesiyle ilgili olarak son bir örnek daha vermek istiyorum. Kureyş’in ileri gelenlerinin Hz. Peygamber (S.A.V)  Efendimiz hakkındaki tedbirleri görüşmek üzere bir araya geldikleri, bu sırada şeytanında Necdli bir ihtiyar suretinde toplantıya katılıp onları yönlendirdiği kaynaklarda anlatılmaktadır. Sahabeden İbn Abbas ve çeşitli âlimlerinden nakledildiğine göre bu olay şöyle cereyan etmiştir:

Ensar Müslüman olduktan sonra Kureyş’in ileri gelenleri, Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz hakkında istişare etmek için bir araya geldiler. İblis, Necd ehlinden bir adam suretinde geldi, onlarla beraber Dāru’n-Nedve’ye katıldı.

Onu tanımadıklarından “Sen kimsin? Allah’a yemin olsun ki kavmimizden hiç kimseye şu meclisimizi haber vermedik!” dediler. O “Ben Necd ehlinden bir adamım. Konuşmalarınızı dinleyip size yol göstereceğim” dedi. Bunun üzerine adamdan utandılar ve onu kendi haline terk ettiler. Onlardan biri: “Muhammed’i (S.A.V) yatağında yakalayın ve onu ölünceye kadar bir yerde hapsedin” deyince İblis: “Söylediğin şey ne kötü! Onu bir yerde hapsedersiniz arkadaşları gelip onu kurtarır. Böylece aranızda savaş çıkar” diye karşılık verdi. “İhtiyar doğru söylüyor” dediler. Biri: “Onu şehrinizden çıkarın” deyince bu defada İblis “Söylediğin şey ne kötü! İçinizdeki  akılsızları ifsat etmişken siz onu şehrinizden çıkarıyorsunuz. O başka bir şehre gidip oradaki akılsızları da ifsat eder. Bunun üzerine ordularla üzerinize gelirler” dedi, “İhtiyar doğru söylüyor.” dediler. Bu sırada Ebū Cehl –kendisi içlerinde İblis’e itaati en fazla olandır– dedi ki: “Hayır, Kureyş’in her batnından bir adam çıkarıp ellerine silah verelim. Hepsi Muḥammed’e (S.A.V) saldırıp bir kişinin vurduğu gibi vursunlar. Böylece Abdulmuṭṭaliboğulları Kureyş’e karşı savaşamaz, diyeti kabul etmekten başka çaresi kalmaz.” Bunu duyan İblis: “Doğru söyledi, bu genç içinizde görüşü en iyi olandır” dedi. Sonunda bu görüş üzerinde karar kıldılar. Feraha çıkmak istiyorsak sistemin sahibine kulak vermekten başka çaremiz yok. İnsanlığı kurtarmak istiyorsak İblisi ve oyunlarını bilmek zorundayız zira o hâlâ çeşitli suretlere girerek masumlarla savaşmaya devam ediyor vesselam.