Sayımızın çok az olduğu, kadromuzun hiç olmadığı, inançlı olmanın, başörtülü işe ve okula gitmenin yasak olduğu, İmam Hatip mezunu olmanın avantaj değil, dezavantaj olduğu, partimizin çok düşük oranlarda gezdiği, sendikamızın adının bile bilinmediği, okul yaptırmak için deri topladığımız, sık sık darbelerin yapıldığı dönemleri hatırlıyor ve o günleri özlüyorum. O dönemler bütün çilelere rağmen güzeldi, heyecan, aşk ve fedakarlık vardı.

          Geldiğimiz noktada kadrolarımız dolu, başörtüsü her tarafta serbest, partimiz ülkenin yarısının oyunu almış, sendikalarımız üyeden geçilmiyor, bütün şehirlerde sürekli imam hatipler açılıyor, İmam Hatip mezunu olmak ayrıcalık, derneklerimizin sayısı istemediğimiz kadar fazla, para, araç, bina ne kadar istersen var, vesselam yok yok.

          Maalesef olmayan tek şey; ruh, heyecan, şuur ve fedakarlık. Büyüğümüzde de, gencimizde de, dernekçimizde de, particimizde, de, sohbetçimizde de, başörtülümüzde de, ilahiyatçımızda da, İmam Hatiplimizde de, Kur'an Kursunda okuyanımızda da, hafızımızda da, hacımızda da, hocamızda da heyecan, muhabbet yok. Dolayısıyla fedakarlık ta, aşk ta, bereket de olmuyor. Bilgi, ezber, imkan, sayı, her şey var ama ruhsuz olarak.

          Sadece bunlar mı?

          Sokağa, düğüne, çarşıya çıkmak isteyen gençlerimiz, ne giyeceklerini, neler konuşacaklarını, nasıl davranacaklarını bilmiyorlar. Namus, haya, dürüstlük, mertlik nedir bilmeyen bir gençlik yetişti. Apartlarda üniversiteli gençlerden, kız erkek beraber kalanlar var. Ortaokullarda sevgilisi olmayan çocuk kalmadı.

 Nişanlarımız, düğünlerimiz, bayramlarımız, misafirliklerimiz, dostluklarımız vs. nasıl olmalı ve nasıl oluyor? Aileler kendi içinde nasıl bir düzen kuruyorlar, bilen var mı?

          Yalan dolanlar, ayak kaydırmalar, sahtekarlıklar, yalakalıklar, eşini aldatmalar, ihanetler çok yaygın hale geldi. Çocuklarla, gençlerle konuşuyor musunuz, internetten başka bildikleri bir şey var mı? İki kelimeyi bir araya getirebiliyorlar mı?

          Korkunç bir kültür ve kimlik bunalımı yaşanıyor.

          Yaşantımızın örneği, İslam’da da, Osmanlıda da, Türklükte de yok. Bütün bunların sebeplerinin acilen bütün sancılı insanlar tarafından incelenmesi ve çözüm bulunması gerekir.

          Bu konu; sadece siyasetle ve güçlü iktidarla çözülecek bir konu değil. Elbette iktidarın yapacağı çok iş var ama yetmez. Herkes kendi şahsından, ailesinden, sokağından, mahallesinden işe başlayacak ve bu konuyu STK dan da, toplantılardan da daha önemli görecek.

          Hiç kimse; "Biz farklıyız". diyerek kendi kendini kandırmasın. Siz farklı olsaydınız, ülke bu halde olmazdı.

 

Yazarın www.maraspusula.com daki diğer yazıları.