Küresel güvenlik, iklim değişikliği gibi meselelerin masaya yatırmak için Brüksel'de toplanan Avrupa Birliği (AB) liderleri Doğu Akdeniz'de yaşanan son gelişmeler de değerlendirildi.

Toplantıda kabul edilen sonuç bildirgesinde Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yürüttüğü sondaj faaliyetleri "yasadışı" olarak nitelendirildi ve bundan duyulan endişe dile getirildi. Türkiye'nin söz konusu faaliyetlerinin AB-Türkiye ilişkilerini olumsuz etkilediği belirtilen bildirgede, Türkiye'ye "Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin egemenlik haklarına saygı duyması" çağrısında bulunuldu.

Bildirgede, süreci yakından izleyecek olan AB Konseyi'nin, Komisyon'a "gecikmesizin uygun tedbirlerin alınması için seçenekler sunma" davetinde bulunacağı vurgulandı.

AB Komisyonu Sözcüsü Jean- Claude Juncker ise basın toplantısında medya mensuplarına yaptığı açıklamada, "Kıbrıs'la tam dayanışma halindeyiz. Türkiye'nin Kıbrıs sularında yaptıkları tamamen kabul edilemezdir. Komisyon en kısa sürede alınacak tedbirleri belirlemek için yetkili. Bunu yapacağız ve bunlar hafif tedbirler olmayacak" ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE ÇOK SERT TEPKİ GÖSTERMİŞTİ

Türkiye, 2011'de ilk doğalgaz rezervinin bulunduğu Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin dışarıda bırakıldığı hiçbir projenin gerçekleşemeyeceğini savunuyor.Türkiye, AB'nin iddialarına geçen günlerde yaptığı açıklama ile sert tepki göstermişti.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "AB'nin bu taraflı ve gerçeklerden kopuk tavrını değiştirmeye davet ediyoruz. Türkiye bütün çevre denizlerinde olduğu gibi Ege ve Doğu Akdeniz'de de barış ve istikrardan yana olagelmiştir. Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin meşru hakları ve çıkarları hilafına adım atanlar, Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye'yi bölgede yok saymaya kalkışanlar, bu amaçlarına asla ulaşamayacaklar" ifadelerine yer verilmişti.

Güney Kıbrıs Rum Kesimi ise Avrupa Birliği'nden Türkiye konusunda destek istiyor. Geçtiğimiz günlerde Rum yönetiminin, AB'nin Türkiye'ye karşı harekete geçmemesi durumunda Balkanlar'a yönelik alacağı kararlarda veto hakkını kullanacağı tehdidini öne sürdüğü iddia edilmişti.