Her siyasi oluşum, toplumun bütün kesimlerini ayırt etmeden, gerçeklerin daima farkında olarak yapılan faaliyetler bu doğrultuda sürdürülmelidir. İcraat yapılırken toplumsal kesimlere kendisini ifade edecek bir dil kullanılması gerekir. Yani insandaki beş duyu aynı lisanı konuşmalı, aksi takdirde fert kendisi ile devamlı savaş halinde olacaktır. Devleti yönetmeye talip olan bütün siyasiler farklılıklarına rağmen birbirlerinin hasmı değil rakip olduklarını halka örnek olarak göstermelidirler.

Eğer toplum, biz ve onlar şeklinde ayrıştırıldığında, ortaya tam bir kamplaşma çıkacaktır. Hâlbuki ülkemizin çözüm bekleyen bir sürü sorunları var olduğu hepimizce malum. Dolaysıyla çözmede, düşünecek yapacak zamanları olmayacaktır. Her dönemde siyasiler birbirlerine laf attıkları olmuştur. İstisnalar dışında muarızlarını küçük düşürecek seviyeye indirilmesinden kaçınılmıştır. Kamplaşma kutuplaşma zaman ilerledikçe çekilmez hale gelmiştir. 1969’dan bugüne değin toplumu kucaklayan, ayırım yapmayan, uzlaşmaya öncülük etmede Milli Görüşü Temsil eden Partilerin (en son Saadet Partisi) Ülkemize büyük hizmetler vererek refahını, huzurunu, saadetini ön plana almada büyük payı var.

Hatta, Devlete hizmette bütün parti liderlerini Allah rahmet eylesin (Erbakan, Demirel, Türkeş, Ecevit, İnönü) televizyon programlarında bir araya gelerek fikirlerini seviyeli bir şekilde ifade ederlerdi. Bizde onları zevkle izler, devletin idaresinde ortak noktanın bulunmasında bilgi sahibi olurduk. Dolaysıyla Ülkemizin sorunlarının çözülmesinde rakiplerin bu davranışlarını sevinçle fark eder sevinirdik.

Ülkemizin her zamandan farklı huzura, barışa ve İnsanca yaşamaya ihtiyacı var. Zor günlerden geçtiğimiz hepimizce malum. Yaşamış olduğumuz salgın hastalık hepimizi perişan etmektedir. Siyaset kurumları insanları rahatlatacak önlemler düşünülmeli ve yapmalıdır. Günlük nefsanî hareketlerle, düşünceyi şiddetle susturmak yol olmasa gerekir. Çünkü bu hareketler güzel sonuç vereceği düşünülemeyeceği hepimizce malüm.

Yaşanan olayların konuşarak diyalogla çözmek zor olmasa gerek. Milletimizin sıkıntıları belli, bir yerden başlanılması gerektiği görülmektedir. Neticede ben yaparım, bu Ülkeyi benden başka kimse yönetemez ve Millet hayrına hiçbir şey yapamazlar şekli Siyasette farklı Görüş ve düşüncelere tahammülsüzlüğün oluşumu; Demokrasi ile bağdaşmaz hale getirir. İfade ettiğim gibi siyasette elbet farklılıklar olacaktır. Yalnız çok ağır suçlamalara yer verilmemeli, gerekirse çözüm yargıya taşınmalıdır. İnsanlık değerlerinin uygulandığında Devlet, Millet ve bütün insanlık kazanır. Allah Milletimizi ve bütün inananları her türlü hastalıklardan ırak eylesin. Bütün insanlığın insanca yaşamasına vesile olur İnşallah. Vesselam…