"Sîmâlarından tanırsın" dedin, mahcûbum,
Maskeli suratlar karşısında mağlûbum,
Tefekkür ettikçe, İstikbâl-i ümmeti,
Yardıma muhtâcım, ararken liyâkati.

Kılığına, kıyafetine bakarak insanları tanıdığınız dönemler, gerilerde kaldı. Bir başörtülünün sadece başörtülü kısmını görseniz bile, bol kıyafetler giyindiğini, namaz kıldığını, oruç tuttuğunu, sevgilisinin olmadığını, sigara içmediğini, kısaca dindar yaşantıya sahip olduğunu hemen tahmin ederdiniz.

Ya da sakallı birini gördüğünüzde, maneviyata düşkün, kendini günün hastalıklarından korumaya çalışan, sağlam ve güvenilir yapıda olduğuna kanaat getirirdiniz.

Bu insanların; dünya, ahiret, laiklik, faiz, miras, karma düğün gibi konularda neler düşündükleri belliydi. Hatta hangi yapıda insanlarla evleneceklerini dahi bilirdiniz.

Her kesimde engin bir hoşgörü anlayışı vardı ama çizgiler, hatlar çok netti.

Şimdiki insanları tanımak çok zor. Ulaşmak istedikleri yerlerin isteklerine göre kılları, kılıkları ve kıyafetleri değişiyor. Çok kaba bir tabir de olsa, affınıza sığınarak kullanmak zorundayım. Toplumda fikir fahişeleri çoğaldı. Hangi konuda, kimin ne düşüneceğini kestirmek imkansız hale geldi. Bir başörtülüyü ve sakallıyı, her platformda, her fikirde ve her alemde görebilirsiniz.

Çizgiler tamamen yok oldu. Üstte bir metrekare bezle kapalı olan başın, alt tarafında kalan bedene, her kıyafet ve her davranış serbest. Aynısı, çenesinde bir avuç kıl olan erkekler için de geçerli. "Takva sahibiymiş, helal olsun" diyecekken, fikirlerini, hayatını, davranışlarını görmeye başladığınızda, yanıldığınızı anlıyorsunuz. Artık kimsenin bıyıklarının hilalliğine, bademliğine, sakalının görüntüsüne, başının örtüsüne aldanmayın. Keşke kalpleri görme imkanımız olsa.

Maalesef, omurgasız, kemiksiz bir toplumla karşı karşıyayız. Genelleme yapmak, asla doğru değildir. Ancak görmezden gelmek de daha büyük yanlıştır. Bizim sandığımız insanlar, hiç akla hayale gelmeyecek mekânlarda tatil yapabiliyorlar, açıklamalarda bulunabiliyorlar, onun bunun abuk subuk fikirlerini destekleyebiliyorlar, karşılaştıkları ayıpları alkışlayabiliyorlar vs.

Aslında suretlerin değil, kalplerin önemli olduğunun idrakindeyiz. Fakat belirsizlikler; kimliksizliği de beraberinde getiriyor. Yeni nesil, dinine küfredenleri, Müslümanlara zarar verenleri ve haram işleyenleri normal görmeye, hatta alkışlamaya başladı.

Artık bizim evlatlarımız, camilerde, çay mekanlarında, STK larda değil, barlarda, alkollü mekanlarda buluşuyor. Düğünlerde, kadın-erkek ayrı olmasının konuşulması bile ayıp hale geldi.

Şunu iyi görelim. Bizim gençlerimiz, bizim gibi değil, mücadele ettiğimiz insanlar gibi düşünüyorlar ve onlar gibi yaşamak istiyorlar. Nefsimizde ve evlerimizde iktidar olmadan, ülkede iktidar olmanın sıkıntılarını yaşıyoruz. Rabbim, şahsımdan başlayarak cümlemize, yanlışlarımızı görmeyi, kendimize çekidüzen vermeyi ve hakiki kul olabilmeyi nasip etsin.