MUSTAFA Karaaslan köşesinde, “Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın basın toplantısında söz alıp konuşmak ve olayı baştan anlatmak istedimdi ama ‘eskiyi açma’ diyerek beni konuşturmadılar…” diye yazmış.

Nasıl konuştursunlar seni azizim, lastiği patlatmışlar, stepne yok, kaç metre yol alabilirsek o kâr diye düşünüldü zahir!

Karaaslan’ın “beni konuşturmadılar” sitemini okuyunca Neyzen Tevfik’in Cafer Kırimi için yazdığı dörtlük geldi aklıma.

Atatürk'ün büyük dil kongresini topladığı gün, başvekil de bakırköy de genişletilen bez fakrikasını açmaya gelmişti.

Dil kongresine bütün bakanlar, milletvekilleri ve bazı büyükelçiler de gelmiş ve dil konusunda tezi olanlar, kürsüye çıkıp konuşmuşlar, fikirlerini beyan etmişlerdi.

Bunlar arasında üniversite profesörlerinden Cafer Kırımi bey de kürsüye çıkarak tezini savunurken, Kırımlı olması dolayısıyla söz arasında ruslar hakkında biraz sitemde bulununca Atatürk çok kızmış ve:

- “Burası siyaset meydanı değildir, yanlış konuşuyorsun” deyince profesörü kürsüden indirmişlerdi.

Neyzen Tevfik bu olayı öğrenince şu dörtlüğü yazmış:

Fabrika yaptı Sümerbank bez için,

Çok muazzam bir eser bu laf değil,

Dil işinde ehli dil tezden dedi:

Sıçtı Cafer bez getir…

HANİFİ ÖKSÜZ’E AYDIN’DAN MEKTUP VAR!

ASLINDA bilirsiniz, bu sütunlarda kişisel talep ve meseleleri dile getirmem ancak adı bende saklı bir hemşehrimiz hanımefendiden, KİPAŞ Holding Başkanı Hanifi Öksüz’e iletmemiz ricasıyla gönderilen bir mektup var. Bunu, bir anlamda sosyal sorumluluk olarak görüyor ve bu nedenle köşeme alıyorum.

Hanifi Bey ilgilenirse mektubu bize gönderen hanımefendinin iletişim bilgilerini verir, sonucu da bu sütunlarda yazarız.

Noktasına virgülüne dokunmadan işte o mektup:

“Saygıdeğer hemşehrim Hanefi Öksüz bey, aslen Kahramanmaraşlıyım ama Aydın Söke'de yaşıyorum. Yıllar önce Kahramanmaraş çocuk yuvasından Afşinli bir aile tarafından evlatlık alınan bir delikanlımız var. Alan aile 5 yıl önce trafik kazasında hayatını kaybetti. Çocuk yapayalnız kaldı, şu an Söke'de günübirlik işlerde çalışıyor. Askerliğini ben yaptırdım karınca kararınca. Sizin Söke'ye bir kağıt fabrikası kurduğunuzu duydum, Allah işinizi rast getirsin inşallah. Bahsettiğim delikanlının özel bir vasfı yok ancak bozulmamış bir Türk genci. Şevkatli, vicdanlı, çok çalışkan ne iş olsa yapar.

Bu kimsesiz evladımıza bir büyüklük yaparsanız çok sevinirim. Kan bağım yok ancak insanlık bağım var... Lütfen bu çocuğumuza dokunun. Torpil istemiyorum, sadece deneyin.. Allah yolunuzu açık etsin. Ben Afşin'liyim 18 yıldır Söke'de çalışıyorum. Söke'ye hoş geldiniz. Saygılar...

Yaşamış olduğu onca travmaya rağmen insani yönünü hiç kaybetmemiş, hala utanabilen, inanılmaz vicdanlı, eline geçen harçlık ile sokaktaki kedilere, köpeklere mama alan pırlanta gibi bir çocuk, Söke Kaymakamı Andırınlı, ulaşmayı denedim ama henüz randevu alamadım, sizinle çok samimi olduğunu duydum.”

YATACAK YERİ YOK:

POLİTİKACI YANCILARININ

KENDİ şahsi ikbâllerini memleket meselelerinden önde görüp “eğriye eğri, doğruya doğru” diyemeyen cümle politikacıların ve politikacı yancılarının…

YATACAK YERİ ÇOK:

BERTİZLİLERİN

BÜYÜK bir birliktelik örneği sergileyerek orijinalitesi yüksek, “Bertiz Masere Günleri Festivali” adı altında muhteşem etkinlik düzenleyen Bertzlilerin…